Christian Fraser
BBC, Paris
Marine Le Pen, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabileceğine inanıyor.
Jean-Marie Le Pen 40 yıl boyunca Avrupa'daki en başarılı ve en korkulan aşırı milliyetçi hareketlerden birine liderlik yaptı.
2002 Yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura kalarak Fransa'da tam bir şok yarattı.
Ama artık 82 yaşında olan Jean-Marie Le Pen, Ulusal Cephe liderliğini bırakmaya hazırlanırken, yerine kızı Marine'i hazırlıyor.
Marine Le Pen, yaptığımız söyleşide "Siyasete öyle hemen istekle atılmadım. Ama Le Pen'in kızı olarak, herhalde mücadeleye girmem kaçınılmazdı. Siyaset beni yuttu." diyor.
"Şimdi babamın mücadelesini sürdürmek istiyorum." diyen Marine Le Pen, sözlerine şöyle devam ediyor:
"Babamın inandığı, Fransız halkının gerçekten istediği şeyler için mücadele etmek istiyorum. Bunu ben yapmazsam, benden başkasının yapabileceğini sanmıyorum."
Daha yumuşak bir imaj Marine Le Pen, kendisine güven duyan bir kadın ama, Ulusal Cephe'nin amblem olarak seçtiği Jeanne d'Arc gibi de değil pek.
Sürekli kot pantolon ve yüksek topuklu ayakkkabılar giyen, iki kez boşanmış, üç çocuk annesi, kürtaj yandaşı bir kadın Marine Le Pen.
Bu imajıyla parti içindeki katı tutumlu Katoliklerin tercihi olmadığı gayet açık.
Ama onunla tanışanlar, çok candan ve sıcak olduğunda hemfikirler. Bu da Marine Le Pen'i güçlü bir politikacı yapıyor.
Siyasal Bilimler Fakültesi'nden aşırı sağ politikalar uzmanı Nonna Mayer, "O kendi kuşağını temsil eden biri. 2. Dünya Savaşı nostaljisi yaşamıyor. İleriye bakıyor." diyor.
Mayer, Marine Le Pen'le ilgili gözlemlerini şöyle sürdürüyor:
"Marine'in göçmenlikle ilgili görüşleri, babasınınkiyle aynı. Marine Le Pen, iki tür Fransız olduğunu düşünüyor. 'Gerçek Fransız'lar ve ötekiler. Ama bu mesajı, daha farklı ve yumuşak bir üslupla sunuyor. Son derece sevilen biri ve medyayla arası da çok iyi."
Ulusal Cephe lideri, 75 bin parti üyesinin oylarıyla belirlenecek ve 16 Ocak'ta Tours kentindeki parti kongresinde açıklanacak.
Eski tüfek Bruno Gollnisch uzun yıllar Jean-Marie Le Pen'in sağ koluydu
Ancak Marine Le Pen'in parti liderliği önünde bir engerl var: Bruno Gollnisch.
Gollnisch, yıllarca Jean-Marie Le Pen'in sağ koluydu ve kısa bir süre için Avrupa Parlamentosunda aşırı sağ grubun liderliğini yaptı.
Bruno Gollnisch, 'eski tüfek' olarak görülmekle birlikte, temel göçmenlik politikası konusunda Marine Le Pen'le hemen hemen aynı çizgideler.
Gollnisch, "Ülkemize yönelik dev göç akınını durdurmayı ve mümkün olursa, barışçı ama kararlı bir şekilde tersine çevirmeyi amaçlıyoruz. Biz aynı zamanda, ulusal tercihten de yanayız. Yani iş, eğitim gibi alanlarda Fransızların, yabancılara tercih edilmesinin gayet normal olduğunu düşünüyoruz." diyor.
Ulusal Cephe içindeki feministler ve kimi gelenekçiler, Gollnisch'i tercih ediyor.
Marine Le Pen, partiyi bölebilir. Ama baba Le Pen, kızının imkansız gibi görünen şeyi başarabilecek en iyi konumdaki kişi olduğu inancında.
Babayla kızın gayet yakın göründükleri söyleşi sırasında, Jean-Marie Le Pen, neşeli ve şakacı bir havada, "Ulusal Cephe, bir basketbol takımı değil. Ağır sorumlulukları bulunan bir siyasi örgüt." diyor ve sürdürüyor:
"Ben kimi desteklediğimi açıkça söyledim. Bir kıyaslama yapmama izin verirseniz, Bruno Gollnisch Olimpiyatlardaki bir yüzme şampiyonu gibidir. Ama bize Formula 1 sürücüsü lazım. Taşıdığı değeri küçümsemiyorum, Bruno Gollnisch iyi bir yüzücüdür ama sürücülükte o kadar iyi değildir."
İddialı hedefler Marine Le Pen Ulusal Cephe içinde babasının fikirlerini en iyi kendisinin sürdürebileceğini savunuyor
Fransa'daki Ulusal Cephe karşıtları arasında ve genel anlamda Avrupa'da korkulan senaryo, 2012 cumhurbaşkanlığı seçiminde, Marine Le Pen ya da Bruno Gollnisch'in halk arasında pek az sevilen Cumhurbaşkanı Sarkozy'yi geride bırakıp ikinci turda varlık göstermesi.
2002'de Le Pen ikinci tura kaldığında, ortanın solundaki seçmenler gururu bir yana bırakıp, merkez sağın adayı Jacques Chirac'a oy vermek zorunda kalmışlardı.
Benzer bir senaryo 2012'de tekrarlanırsa merkez sağın seçmenleri bir sosyalist adaya mı oy verecekler?
Marine Le Pen, bu kanıda değil.
Yıllar boyunca Ulusal Cephe içinde, kenardaki bir siyasi parti olunmasından hoşnutluk duyanların sayısı yüksekti. Marine Le Pen ise, daha büyük hedefler peşinde.
Avrupa'daki siyasi eğilimlerin de kendisine yardımcı olacağına inanıyor.
"Ben cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için bu işe girdim." diyor Marine Le Pen.
Ve şöyle sürdürüyor:
"Her siyasi partinin hedefi budur. Düşüncelerini uygulamaya sokmak için iktidara geçmek. Dolayısıyla biz de mücadele edeceğiz. Ve sanıyorum ki, ikinci tura kalma şansımız büyük. İşte bu yüzden Fransız siyaset sınıfları huzursuzluk içinde. Belki de bir sosyalist aday çıkabilir karşımıza. Umarım çıkar. Sağ ve sol içinde oy kullanma eğilimleri aynı değildir. Bundan da öteye, Fransız halkının kafasındaki Ulusal Cephe imajı da değişti. Bunun kanıtı, sayılar."
Marine Le Pen, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabileceğine inanıyor.
Tehlikeli rakip Peki ama Fransızlar arasında Marine Le Pen'in imajı değişti mi?
Geçen ay maske düşmüş ve Lyon kentindeki bir kampanya konuşması sırasında, Marine Le Pen, sokaklarda namaz kılan Müslümanları, 2. Dünya Savaşı sırasında Fransa'yı işgal eden Nazilere benzetmişti.
Nonna Mayer, "Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda eminim ki, Marine Le Pen'e karşı kutsal bir ittifak oluşturulacaktır. Fransız seçmenlerinin çoğu, onu hala aşırı sağın yeniden canlanması olarak görüyor. Fransız seçmenlerinin yarısından fazlası hala Ulusal Cephe'yi demokrasi açısından bir tehlike olarak niteliyor." diyor.
Bununla birlikte yakınlarda yapılan bir kamuoyu yoklaması, Marine Le Pen'in 2012 cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların yüzde 13'ünü elde ederek üçüncü sırada yer alabileceğini ortaya koydu.
Bu büyük bir oran olarak görülmeyebilir ama, 2002 seçiminden bir yıl sonra babasının sahip olduğu desteğin 5 puan üzerinde.
Ve Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin ne denli bocaladığı, Fransız solunun da hala kargaşa yaşadığı düşünülecek olursa, Marine Le Pen, çok tehlikeli bir muhalif haline gelebilir.