Bağış, partisinin Kartal İlçe Başkanlığınca, Kartal Emexx Otel'de düzenlenen programda yaptığı konuşmada, AK Parti'nin milletin vicdanında kurulduğunu ve milletten başka kimseden talimat almadığını söyledi.
Bu ülkenin, Atatürk'ten sonra ilk kez cemevine giden bir cumhurbaşkanı gördüğünü belirten Bağış, ülkenin ilk defa Alevi vatandaşlarıyla aynı sofrayı paylaşan, onlarla iftar yapan bir başbakan gördüğünü kaydetti.
On yıl önce bu ülkede insanlar 'Kürdüm' demeye korkarken, günde yirmi dört saat Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalı gördüğünü dile getiren Bağış, ''Ve o kanal, eskiden çocuklarını dağa göndermeye teşvik eden, onları şiddete davet eden kanalı izleyenlerin, devletin onlarla paylaşmak istediği doğru mesajı, gerçek haberi, kaliteli eğlence programlarını izlemelerine vesile oldu'' dedi.
Bağış, bu ülkede demokrasiyle ilgili sorunu olan bir değil birçok kesim bulunduğunu belirterek, ''Bu ülkede Kürt kardeşlerimizin de demokratik sorunu var, Alevi kardeşlerimizin de demokratik sorunu var, işçi kardeşlerimizin de kadın kardeşlerimizin de farklı inançlara mensup azınlık gruplarının da demokratik sorunu var. Ama her birinin bireysel özgürlüklerini artırarak, hür düşüncenin önünü açarak inşallah bu ülkede kimsenin hor görülmediği, herkesin huzur içerisinde, kardeşçe yaşadığı günleri de birlikte inşa edeceğiz'' diye konuştu.
Ülkede yapay korkulara girmek isteyenlere de müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Bağış, şunları söyledi:
''Sıkıştıkları yerde 'Bunların gizli gündemi var' diyorlar. Sorarım onlara, dokuz yıldır iktidardayız. Dokuz yıldır hala bizim gizli bir gündemimiz kaldıysa herhalde dünyanın en iyi saklanan sırrıdır bu. Dokuz yıldır bizi bizzat fiiliyatta, iktidarda bu ülkeyi yönetirken gördünüz. Bir Allah'ın kulu, 'Benim hayat tarzıma karıştılar' diyebilir mi? Kimsenin kılık kıyafetine biz laf ettik mi? Kimsenin yediğine, içtiğine biz laf ettik mi? Kimsenin nerelerde kimle dolaştığına biz laf ettik mi? Bu ülkede hala yapay korkular yaymaya çalışan, insanları ürkütmeye çalışan bir ana muhalefet zihniyeti var.
'Değişim, değişim' dediler, değişe değişe bir statükocu gitti, bir statükocu geldi. Hindistan'ın Gandi'sine özenen bir 'Çakma Gandi' geldi başımıza. Ecevit'in otuz, kırk yıl önceki kasket şapkasını giymekle halkçı olacağını zannetti. Ama partisini Cumhuriyet Halk Partisinden Cumhuriyet Çark Partisi'ne dönüştürdü. Bir gün diyor ki 'genel af', ertesi gün 'vazgeçtim'. Bir gün 'baş örtüsüne özgürlük' diyor, ertesi gün 'vazgeçtim' diyor. Hakkari'de gidiyor 'özerklik' diyor, başka bir gün 'AB özerklik şartlarından bahsetmiştim' diyor. 'AB'nin özerklik şartı' diye bir şey yok. Avrupa Konseyinin var. Türkiye bunu yirmi yıl yıl evvel imzalamış, imzalarken de otuz altı maddenin otuz birine şerh koymuş. Tek şerh koyan da biz değiliz, Fransa'da şerh koymuş. Bir sürü ülke şerh koymuş. Bilmiyor, öğrenmeye de niyeti yok. Yürüyen merdiveni bile ters tarafından çıkmaya çalışan bir arkadaş. Kukla gibi.''
-''O DANIŞMAN 12 EYLÜL'DE YANINDA OLSAYDI BELKİ SANA OY KULLANMAYI DA ÖĞRETİRDİ''-
Bağış, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:
''Şimdi tutturmuş, 'bir davetiye Ürdün'e uçakla gitti mi, gitmedi mi?' Başbakanımız anlattı televizyonda; 'Biz gittiğimizde yanımızda Bakanımız Egemen Bey de vardı' diye. Hemen açıklama yapmış. 'Egemen Bey o tarihte bakan değildi'. Dedim ki 'Bunu sana anlatan danışmanlarını yanından ayırma, çok önemli bir şey söylemiş. O danışman 12 Eylül'de yanında olsaydı belki sana oy kullanmayı da öğretirdi'. Belki o dönemde bakan değildik ama İstanbul milletvekiliydik. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nın Dış İlişkiler Danışmanıydık. Başbakanımız oraya düğün davetiyesi götürmeye gitmedi arkadaşlar. Başbakanımız oraya Birleşmiş Milletler'in Ortadoğu Özel Temsilcisi eski Cezayir Dışişleri Bakanı Sayın Lakhdar Brahimi ile görüşmeye gitti. Ürdün Kralı ile Lakhdar Brahimi dünür olurlar. Ürdün Kralı rica etti, 'Sayın Erdoğan, bu Ortadoğu sizsiz çözülmez, gelin. Bizim dünür de (çünkü Lakhdar Brahimi'nin kızı Ürdün Kralı'nın kardeşiyle nişanlıydı o dönemde) burada olacak, beraber değerlendirelim' diye. Gittik, onu konuştuk, aynı gün geri geldik. Başbakanımız oraya düğün davetiyesi götürmeye gitmiş olsa Pakistan'ın Cumhurbaşkanı, İtalya'nın Başbakanı, Romanya'nın Başbakanı, Yunanistan'ın Başbakanı, Suriye'nin Devlet Başkanı, bunlar hep Türkiye'ye geldi. Her birine ayrı ayrı davetiye mi götürdük? Böyle saçmalık mı var? Ama birileri bunu, maalesef kötü işletiyor.''
Kılıçdaroğlu'nun ''Biz iktidara gelelim, bu sözlerimizi tutmazsak dört ay içerisinde bırakırız'' dediğini kaydeden Bağış, ''Allah aşkına çocuk mu kandırıyorsun ya. Bakın biz 2002'de ne dedik 'İktidara geldiğimizde bizden üç yıl bir şey beklemeyin' dedik. Çünkü bu ülkenin sorunları kolay kolay çözülmez. Ama üç yıl sonra da milletin önüne dediklerimizi teker teker koymaya başladık. Dün demiş 'Sallıyorum, düşüyor'. Doğru, sallıyor, palavra sallıyor. Hem de iyi sallıyor. Ama düşen kendi maskesi ve partisinin oy oranları'' dedi.