Bakan Soylu, Bakanlığın Eğitim Daire Başkanlığında düzenlenen '107'nci Dönem Kaymakamlık Kursu' açılış programına katıldı. Soylu, PKK’nın 1984 yılından bugüne kadar 6 bin 21 sivil vatandaşı katlettiğini anlatarak, "Birileri rahatsız olsun, bunu her yerde söyleyeceğim. Hep bu acılarla, dertlerle, fotoğraflarla büyüdük. Biz alelade bir terör örgütüyle karşı karsıya değiliz. Batı'nın bütün hıncını almak için üzerimizi her gün tırnaklamak istediği bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. Bunu çiçek, böcek görenler katliam listesinin bir parçasını okusunlar. Dişlerimizi sıktık diye bizi devlet adabı konusunda eleştirenler düşüncelerini tekrar ortaya koysunlar. Kimse kusura bakmasın o tahta beşikteki çocuğun fotoğrafını gördüğümüz andan itibaren bizim dişlerimiz sıkıktır. Ne zaman bu örgütün son ferdi bitecek son terörist bitecek o zaman normal hale döneceğiz" dedi.
'BİRİLERİNİN SÖYLEDİĞİ GİBİ MİSAFİR ETMEDİLER, İŞKENCE ETTİLER'
Geçen hafta Gara'da 13 masum insanın kafasına kurşun sıkılıp öldürüldüğünü hatırlatan Bakan Soylu, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın, kaçırılan vatandaşlarla ilgili, "Biraz misafir edecekler, bırakacaklar" sözlerini hatırlatarak, "6 yıldır ellerinde rehin tuttular, işkence ettiler. Birilerinin söylediği gibi misafir etmediler. Doğrudan işkence ettiler, sonunda da öldürdüler. Yılladır Türkiye'yi insan hakları ve işkence üzerinden kınama üstüne kınama yazan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden diğer uluslararası kuruluşlardan üniversitelerde 40-50 yıldır slogan atan 'devrim' 'devrim' diye kafa ütüleyen, bayatlamış sol örgütlerden bir tane kınama duyan olmuş mu acaba? Yoktur, olmaz da olamayacak da. Teröriste 'terörist' diyoruz. Dediğimiz zaman bizi eleştiriyorlar. Abdullah Öcalan için özgürlük isteyen, bunun için eylem yapan insana biz ne diyelim? Geçen gün sırf yalakalık olsun diye yine milletvekilleri 'sözde tecrit kalksın özgürlük gelsin' diye açıklama yapmaya çalıştılar. Yapabilirler mi? Yaptırır mıyız? Buna müsaade eder miyiz? O siyasi partiye tepki verdiğimiz zaman 'bunu diyemezsiniz, 6 milyon insanı temsil ediyor' diyorlar. O temsil ettiğiniz 6 milyon insandan bazıları 537 gündür kapında bekleşiyor. El hareketi yapıp alay edeceğinize, hakaret edeceğinize ilgilenseydiniz. Biz o insanlardan 24 ailenin evladına kavuşmasını sağladık" diye konuştu.
'OLAYIN HEMEN ARDINDAN İKİ GENEL BAŞKANA GİTTİK'
Bakan Soylu, terörist olmanın suç olduğunu hatırlatarak, "Ama kabahatli biziz. Kabahatli bu millet. 'Mış' gibi yapılacak, söylenmeyecek, siyasi nezaket beklenecek. Yok efendim devlet adabı beklenecek. Kimse kusura bakmasın enayilik bir devlet adabı değildir. Hele bu devletin adabı hiç değildir. Biz olayın hemen ardından Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla iki sayın genel başkana gittik. Olayı tüm çerçevesiyle hem Milli Savunma Bakanımız hem ben kendimize ait hususları tüm samimiyetimizle, tüm olan bitenin ayrıntısıyla, kaçırıldıkları andan katledildikleri ana kadar olan bütün süreci namusumuzla, onurumuzla, devlet adabıyla ifade ettik. Bu devleti yönetenlerin sorumluluğudur. Bu sorumluluğu yerine getirdik. Bu ortak kaderde, tasada, kıvançta, tarihte birlikte olduğumuzu düşündüğümüz insanlara karşı ortaya koyduğumuz bir sorumluluktur. Bu sorumluluk hakikaten olayların çerçevesi içerisinde yapılması gereken bir sorumluluktur. Ne kadar nezaket ortaya koymuşsak beklediğimiz de odur. Biz bu dönemin gereklerini yerine getiriyor değiliz, geleceğimize miras bırakıyoruz. Doğru alışkanlıklar, doğru gelenekler, doğru davranışlar. Bu tip dönemlerde polemikleri bir tarafa bırakıp yarına ait, bizden sonra geleceklere doğru davranış anlayışını emanet etmek. Hepimiz insanız, sözümüzde, lafımızda muhakkak eksiğimiz vardır" dedi.
'CUMHURBAŞKANIMIZIN ÜZERİNE YIKMAYA ÇALIŞMAK PKK'YI AKLAMAKTIR'
Bakan Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında yaptığı konuşmasını eleştirerek, şunları kaydetti:
"Sayın Kılıçdaroğlu’nun bizim ardımızdan sanki biz tüm detayları anlatmamışız gibi görüşmeden çıkar çıkmaz grup toplantısında meseleyi siyasi tartışmaya dönüştürüvermesi ve 13 evladın şehadetinin sorumlusunun Sayın Cumhurbaşkanımız olduğunu söylemesi PKK'yı aklamaktan, üstünden yük almaktan ve bu acı olayı bir siyaset malzemesi haline, polemik haline dönüştürmekten başka bir şey değildir. Çok yaralandığımızı, üzüldüğümüzü anlattıktan sonra metnin bir parçasının bile değişmemiş olduğunu dinlerken üzülerek müşahede ettik. Böyle olmamalıydı. Yaşın büyük olması hata yapılmayacağı anlamını taşımaz. Gelmişiz, anlatmışız, ‘ne kadar sorunuz varsa buyurun cevaplamaya hazırız’ demişiz. Ondan sonra meseleyi Sayın Cumhurbaşkanımızın üzerine yıkmaya çalışmak terör örgütünü, PKK'yı aklamaktır. PKK'nın karşısında hep birlikte bir cephe olabilmek fırsatını kaçırmaktır. Bu tarihi bir fırsattı. Bu kalleşliğe hep birlikte fatura ödettirebilmek fırsatını kaçırmaktır. Böyle yapılmamalıydı. O grup toplantısını dinlediğim an yaşadığım hayal kırıklığı hayatımın en önemli hayal kırıklıklarından birisiydi. Gün polemik günü değildi. Üzüntülüyüm, sadece söyleyeceğim budur. Terör örgütünün yapmak istediği açıktır. 6 bin 21 sivil insanı niçin katletti? Bunun cevabı var mı? Var, cevabı 'ya benimsin ya kara toprağın’, 'ya bana tabi olursun ya sana canınla bedelini ödetirim.' Burada yıllarca bu politikayı güttüler. Korkutma, ürkütme, hayatıyla korkutma ve kendine tabi etme politikası. Dönem dönem yaptıkları katlin sebebi de budur."
DHA