ANKARA (İHA) - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Devirde Anayasal bir engel yok" sözleriyle SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devredilmesi tartışmalarına son noktayı koydu.
Hazırlanan tasarının özünde, temel insan haklarından biri olan sağlık hakkını gerçekleştirmek ve korumak olduğunu vurgulayan Akdağ, "Uluslararası hukuk normları ile Anayasa'nın yol gösterici hükümleri çerçevesinde hazırlanan tasarıda, Anayasa'nın ilgili bütün hükümleri gözetilmiştir" dedi.
Akdağ, Türk Harb-İş Sendikası tarafından çıkarılan dergideki yazısında, SSK'nın mülkiyet hakkının korunduğunu, kamu hizmeti görevlileriyle ilgili özel hükümlerin sevk edilerek mali haklar ve özlük hakları yönünden mağduriyete yol açılmamasına hassasiyet gösterildiğini kaydetti.
SSK'nın, sigortalıların sosyal güvenliklerini sağlamak ve diğer kanunlarla verilen görevleri yapmak üzere kurulmuş kamu tüzel kişiliğine haiz bir kurum olduğunu hatırlatan Akdağ, Kuruluş Kanunu'ndaki "kamu tüzel kişiliği" ifadesinden de açıkça anlaşılacağı gibi SSK'nın bir kamu kurumu olduğunu ve bunun değiştirilemeyeceğini belirtti.
SSK'nın özel hukuk hükümlerine tabi olmasının kamu kurumu niteliğini değiştirmeyeceğini ifade eden Akdağ, bu nedenle bir kamu kurumuna ait olan bazı taşınmaz ve taşınır malların, yani kamusal bir mülkiyetin başka bir kamu kurumuna devrinin Anayasa'ya aykırılığından bahsedilemeyeceğini savundu.
"ORTADA GASP FALAN YOKTUR"
Bakan Akdağ, yazısında ayrıca şu ifadelere yer verdi:
"Nitekim, 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun tüm kamu hastanelerinin sağlık işletmesine dönüştürülmesini öngören hükmüne karşı dönemin ana muhalefet partisi tarafından 1987 yılında Anayasa Mahkemesi'ne açılan iptal davasının gerekçesi şöyle ifade edilmiştir: 'Sağlık tesisleri SSK'nın ise de, gerçekte belli bir topluluğun yararlandığı, malı olarak kullandığı kuruluşlardır. İptali istenilen yasa bu kuruluşların asıl sahiplerinin ellerinden alınmasına olanak vermektedir. Madde bu nedenlerle Anayasa'nın mülkiyet hakkı başlıklı 35. maddesine de aykırıdır.' Anayasa Mahkemesi ise, aşağıdaki hüküm ile dava konusu iptal talebini reddetmiştir: 'Dava konusu maddenin Anayasa'nın 35. maddesi ile bir ilgisi bulunmamaktadır.' Görüldüğü gibi ortada, birilerinin yakışıksız bir biçimde ifade ettiği gibi herhangi bir gasp yoktur. Hükümetimiz kaynağını Anayasa'mızın 56. maddesinden alan önemli bir kamu tasarrufu yapmaktadır. Bu uygulama ile bir yandan SSK'lı vatandaşlarımızın daha iyi sağlık hizmeti alması temin edilmeye çalışılırken, diğer yandan da SSK'nın kamu sağlık sigortacılığında aşama kaydetmesine zemin hazırlanarak, işçilerimizin hakları korunmaktadır. Ayrıca SSK'nın finans kaynaklarının yatırım yerine doğrudan sigortalının sağlığı için harcamasının önü açılmaktadır. SSK hastanelerinin devrinde bedellerin nasıl belirleneceği konusu tartışılıyor. Bu konuda rayiç bedelleri araştırma ve fiyat belirleme işini Maliye, Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları ile ilgili bakanlık temsilcilerinden oluşturulacak komisyon yapacak, kesinleşen bedeller Hazine tarafından uygun sürede ilgilisine ödenecektir."
"SSK PERSONELİ DÖNER SERMAYEDEN PAY ALACAK"
Sağlık Bakanlığı'na devredilecek SSK sağlık birimlerinde çalışanların hiçbir hak kaybına uğramayacaklarını belirten Akdağ, personelin özlük haklarının aynen korunacağının altını çizdi.
Akdağ, devralınacak SSK sağlık kurumlarında çalışan sağlık görevlilerinin, Sağlık Bakanlığı'nda devam eden Performansa Dayalı Döner Sermaye Uygulaması'ndan da faydalanacaklarını vurgulayarak, bu nedenle çalışanların maddi açıdan önemli kazançlar elde edeceğini belirtti.
"Bütün politika ve icraatlarının merkezine insan unsurunu oturtmuş olan bir hükümetin düşüneceği ilk husus, sağlık hizmet sunumunda maliyet artışı değil, en hassas, en kırılgan döneminde hizmet almak üzere hastane kapısına gelen vatandaşını devlet şefkati ile kucaklamaktır" diyen Akdağ, şunları kaydetti:
"Tasarının yasalaşması ile daha ulaşılabilir, daha yaygın bir sağlık hizmet sunumu mümkün olacağından SSK mensuplarının sağlık hizmetlerinden daha fazla yararlanmaları nedeniyle bir maliyet artışı söz konusu olabilir. Önümüzdeki dönemde ayakta muayene sonucu yazılan reçetelerdeki ilaçların serbest eczanelerden alınabilecek olması ilaca erişimi kolaylaştıracaktır. Bu sebeple de bir miktar ek maliyet ortaya çıkabilecektir. Görüldüğü gibi işletme, tedavi ve ilaç maliyetleri ancak, hizmet kalitesinin ve ulaşılabilirliğin artmasından kaynaklanan talep ve kullanım artışına bağlı olarak değişebilecektir. Kalite ve ulaşılabilirliğin artması ise 'sosyal devlet' anlayışımızın bir gereğidir."