ANKARA (İHA) - Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, kadına ayrımcılığın dine dayandırılmasına sert tepki göstererek, "Kuran-ı Kerim'in gönderilişinin üzerinden on dört asır geçmesine rağmen, Müslümanlar olarak kadın hakları ve kız çocuklarına karşı izlenen ayrımcılık konusunda hala yüce yaratıcının kınadığı bir konumda olmamız gerçekten esif verici ve düşündürücü bir olaydır" dedi.
Bardakoğlu, namus kavramını kadının sorumluluğunda gören anlayışı da yanlış bulduğunu vurguladı. Diyanet İşleri Başkanlığı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü bu yıl ik kez aktif olarak kutladı.
Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla özel bir çalışma yapan Diyanet, 'Gelenek ve Hakikat Arasında Kadın' adlı bir kitapçık hazırladı. Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, kadına ayrımcılığın dine dayandırılmasına sert tepki göstererek, "Kuran-ı Kerim'in gönderilişinin üzerinden on dört asır geçmesine rağmen, Müslümanlar olarak kadın hakları ve kız çocuklarına karşı izlenen ayrımcılık konusunda hala yüce yaratıcının kınadığı bir konumda olmamız gerçekten esif verici ve düşündürücü bir olaydır" dedi.
Bardakoğlu, kadın sorunlarının temelinde büyük ölçüde toplumların sosyo-ekonomik yapılarıyla da bağlantılı olarak ataerkil zihniyetin, erkek varlığını ve haklarını önceleyen, cinsiyet farklıığını ön plana çıkaran bir anlayışın kadınlarla ilgili algı ve kabullerinin yattığını vurguladı. Sözkonusu anlayışın kadını doğumundan itibaren erkekten aşağı ve ikinci bir cins olarak algılama yanlışına düştüğüne dikkati çeken Bardakoğlu, böyle düşünenlerin ikinci aşamada bu yanlışı dine onaylatma gayretine girdiğini kaydetti.
Dinlerin içeriğine bakıldığında kadına yönelik sorunların dinden kaynaklanmadığının görüleceğini ifade eden Bardakoğlu, İslam'ın özünde, mesajında, öğretisinde kadın hakları sorunu olmadığını vurguladı.
Sadece insanların geleneklerinde, kültürlerinde, tarihsel tecrübesinde, etraftan aldıkları davranış modlarında hak ihlalleri olduğunu belirten Bardakoğlu, "Zira İslam, kadın ve erkeği yaratıcı karşısında eşit bireyler olarak tanıtmakta, her dönem toplumunda az veya çok varlığını sürdüren bu yanlış anlayışı açıkça kınamaktadır. Kuran-ı Kerim'in gönderilişinin üzerinden on dört asır geçmesine rağmen, Müslümanlar olarak kadın hakları ve kız çocuklarına karşı izlenen ayrımcılık konusunda hala yüce yaratıcının kınadığı bir konumda olmamız gerçekten esif verici ve düşündürücü bir olaydır" değerlendirmesini yaptı.
Kızlarına karşı son derece yakın, merhametli ve şefkatli bir baba olan, genç kız ve kadınların hor görülmesine, dövülmesine, zorla evlendirilmesine müsade etmeyen Hz. Peygamber'in yeterince örnek alınmadığını anlatan Bardakoğlu, kız çoccuklarının ve kadınların eğitimi konusunda herkesin üzerine düşen sorumluluklar bulunduğuna da işaret etti.
Bardakoğlu, "Cinsiyet farklığının, hiyerarşik ve katı kalıplar için algılandığı bazı toplum kesimlerinde kız çocukları ve kadınların töre cinayeti, aile içi şiddet, eğitim ve cinsiyet ayrımcılığı gibi bir dizi olumsuzluklara hedef olması işin belki de en üzücü yanıdır. Namus kavramının ve onunla yakın içeriklere sahip iffet ve ırz kavramlarının çok daha geniş bir kapsamı olduğu halde bunların dar bir çerçevede anlamlandırılması, yine bunların sadece kadına düşen bir sorumluluk olarak görülmesi de sözkonusu zihniyetle, sosyal yapıyla ve gelenekle beslenen başka bir yanlıştır" dedi.
Diyanet İşleri Başktanlığı'nın ülkenin kadın sorunlarına karşı duyarlı olduğunun, bu sorunları çözümünde aktif rol almayı kalıcı bir politika olarak benimsediğinin de altını çizerek, kadın sorunlarıyla ilgili çalışma yapan kurum ve kuruluşlarla görüşmeler yaparak, dinin yanlışı onaylayıcı bir referans olmasını önlemeye çalıştıklarını bildirdi.