ANKARA (İHA) - Türkiye Barolar Birliği'nin çağrısı üzerine dün yapılan baro başkanları toplantısının ardından 41 baro başkanının imzasıyla yapılan açıklamada, "Bir rejim bunalımı olasılığına dikkat çekmeyi ve sorunun çözümünün demokraside aranması ve mutlaka orada bulunması gereğine işaret etmeyi zorunlu görüyoruz" denildi.
Türkiye Barolar Birliği tarafından yapılan açıklamada, baro başkanlarının, Cumhuriyet ve laiklik erdemlerini içselleştirmiş hukukçular olmanın kendilerine yüklediği sağduyulu davranış sorumluluğuyla TBMM'de kabul edilen Anayasa değişikliklerinin meydana getirdiği ortamı "yapay bir gündem" olarak nitelendirdikleri belirtildi. Türkiye'nin çözüm bekleyen ve her biri "son derecede de yakıcı" olan sorunları varken, "toplumda derin bir ayrışmaya neden olan türban gündeminin", niteliği itibarıyla yeni sorunlar yumağının bir başka eksendeki tartışma konusu olacağı ifade edilen açıklamada, "Esasen yargı kararları ile çözümlenen bu olgunun bir Anayasa değişikliğinin konusunu oluşturması, Anayasa tekniği açısından asla kabul edilmeyecek bir kötü örnek olarak hukuk tarihimizde yer alacaktır" görüşüne yer verildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Türbanla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM tarafından verilen kararların içeriği itibarıyla laiklik ilkesini ciddi biçimde zedeleyecek bir girişim söz konusu iken şimdi kabul edilen Anayasa değişikliklerinin yeni bir kaos yaratacağı endişesi, bir hukuki kaygı olarak vurgulanmaktadır. Değişiklikler, laik demokratik düzene ilişkin duyarlılık taşıyan kesimlerin bu duyarlılıklarını paylaşmadığı gibi yeni kaygılara gebedir. Oysa Sayın Başbakan tarafından 22 Temmuz gecesi yapılan konuşmadaki mutabakat arayışına ilişkin ifadeler, toplumda yeni umutların filizlenmesine neden olmuş ve bu doğrultuda sadakat beklenmişti. Şimdi gelinen bu son noktada sağduyulu bir hukukçu kimliğinin taşımak zorunda olduğu sorumluluk içinde baro başkanları olarak bir rejim bunalımı olasılığına dikkat çekmeyi ve sorunun çözümünün demokraside aranması ve mutlaka orada bulunması gereğine işaret etmeyi zorunlu görüyoruz. Böyle ortamlarda darbe özlemcilerine asla fırsat verilmemesi gereğini, demokrasiye ve Cumhuriyete aşık Türk avukatları olarak ifade etmeyi de hukukçu kimliğimizin doğal bir sonucu olarak nitelendiriyoruz."
Yapılan açıklamada, Yargıtay Yasası'nda yapılması düşünülen değişikliklerin de kaygıyla değerlendirildiği belirtilerek, "Bölge Adliye Mahkemeleri'nin kurulmasına ilişkin yasal düzenlemelerin yürürlüğe girmesinin 2010 yılına kadar uzayabilecek bir süreci gereksindirmekteyken, Yargıtay üyeliklerine atama yapılmaması ve giderek üyeliklerin eksiltilmesi, yargının kilitlenmesine neden olacak yeni bir aşamayı ifade edecektir" denildi.