BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, 'Kenan Evren Çankaya'ya çıkmak için 11 Eylül'de kanı durdurmadı' sözlerine işaret ederek, "Demirel de Çankaya'ya kanlı bir yoldan tırmandı. Başbakan Erdoğan da Çankaya'ya çıkmak istiyor. Acaba Çankaya'nın yolu kanlı bir yol mu olacak? Bu ülkenin gençlerinin kanı pahasına mı olacak, yoksa barış ve demokrasi pahasına mı olacak? Bunu göreceğiz" dedi.
BDP Meclis Grup Toplantısı'nda konuşan BDP Genel Başkan Yardımcısı Kışanak, dün Diyarbakır Cezaevi'nde 12 Eylül döneminde yaşanan işkencelerle ilgili suç duyurusunda bulunulduğunu hatırlatarak, bu insanlık ayıbından kurtulmanın herkesin görevi olduğunu söyledi. Sivil inisiyatif olarak kurulan Diyarbakır Cezaevi Gerçeğiyle Yüzleşmek ve Adalet Arayışı Komisyonu ile Meclis'te kurulacak bir komisyonun birleştirilmesini ve bu tarihi gerçekle yüzleşilmesini isteyen Kışanak, bu konuda her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Bu siyasal sürecin acilen başlatılması gerektiğini belirten Kışanak, TBMM'nin başlatılan hukuki süreçten sonuç alınabilmesi için bunun önünü açması gerektiğini dile getirdi. Kışanak, "Bu ülkenin yakın tarihindeki en büyük kara lekeyi temizleme görevi Parlamentonundur" diye konuştu.
Diyarbakır'da dün savcılığa 305 kişinin bireysel suç duyurusunda bulunduğunu ifade eden Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'da yaptığı konuşmada, 'Duvarların dili olsa da konuşsa' dediğini hatırlatarak, "Duvarları beklemeye gerek yok. Bunun mağdurları hala hayatta ve konuşuyorlar. Dinlemek istiyorsanız bu Meclis'te resmi bir komisyon kurulmasını ve bu tanıkların dinlenmesini sağlayın" şeklinde konuştu. Kışanak, Diyarbakır Cezaevi'nin bir insanlık müzesine çevrilmesi ve orada yaşananlar için bu
toplumdan özür dilenmesi gerektiğini, çözüm arayışlarının ilk adımı olarak bunun gerçekleştirilebileceğini söyledi.
1993 yılında yaşanan bazı ölümlerin bugün kamuoyunda tartışıldığına işaret eden Kışanak, 1990'lı yıllardaki karanlık olayların aydınlatılması için hükümeti göreve davet etti. Bunların ortaya çıkartılması için öncelikle arşivlerin açılması gerektiğini belirten Kışanak, "1990 konsepti neydi, devlet niye rutinin dışına çıktı. İşe MGK tutanaklarını açarak başlayabilirler. Bunların belgeleri mutlaka devletin gizli kazalarında duruyordur" dedi.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, 'Kenan Evren Cumhurbaşkanı olmak istiyordu, bu yüzden 11 Eylül'de kanı durdurmadı' dediğini hatırlatan Kışanak, Demirel'in de Çankaya'ya kanlı bir yoldan tırmandığını öne sürdü. Kışanak, "Başbakan Erdoğan da Çankaya'ya çıkmak istiyor. Acaba Çankaya'nın yolu kanlı bir yol mu olacak? Bu ülkenin gençlerinin kanı pahasına mı olacak, yoksa barış ve demokrasi pahasına mı olacak? Bunu göreceğiz. Türkiye'de eğer Çankaya'ya çıkmak istiyorsanız, bunun yolu barıştan,
demokrasiden, çözümden ve özgürlükten geçer" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun günlerdir bir takım diplomatik temaslar sürdürdüklerine işaret eden Kışanak, bu temasların perde arkasında ne olduğunu bilmediklerini söyledi. Kışanak, "Hükümetin derdi çözümse bu halktan neyi gizliyor? Demek ki yaptıkları bu temaslar çözüm adına değil. Halkımızın hayrına değil. Bu yaklaşımın altında PKK'yı tasfiye etme planı var. 30 yıldır bu ülkede PKK'yı tasfiye adı altında kan ve gözyaşı dökülmedi mi? Sizin tasfiye politikanız, kan ve gözyaşından
başka bir şey getirmeyecektir. Çözüme bu kadar yaklaşılmışken yeniden çözümü başka kapılarda aramak da neyin nesi oluyor?" şeklinde konuştu.
Kışanak, bugün Meclis'te hükümete sınır ötesi operasyon yetkisi veren tezkerenin görüşüleceğine işaret ederek, bunun Türkiye'nin defalarca denediği ama her defasında sonuçsuz kalmış bir yöntem olduğunu dile getirdi. Bu sorunun çözümünün kapıya gelip dayandığını söyleyen Kışanak, o kapıyı kapatmanın savaşa ve kan dökülmesine kapı aralayacağını belirtti. Tezkere görüşmelerinin kapalı oturumda yapılmasına sonuna kadar karşı olduklarını kaydeden Kışanak, bu savaş tezkeresinin ne getireceğinin halka açıkça
anlatılmasını istedi.
Kışanak, Roj TV'nin kapatılması yönünde hükümetin diplomatik çabalar yürüttüğüne işaret ederek, bunu basına yönelik baskı olarak gördüklerini söyledi. Türkiye'de özgürlüklere kapı açılması halinde Roj TV'nin yurt dışında değil Ankara'da, İstanbul'da, Diyarbakır'da yayın yapabileceğini dile getiren Kışanak, kendisini bir değerler birliği olarak tanımlayan AB'yi de, Roj TV'ye yönelik baskıları kaldırmaya çağırdı.