ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Körfez sermayesine yönelik eleştirilere sert tepki göstererek, "Nedir bu hazımsızlık, nedir bu alerji? A ülkesi Türkiye'de yatırım yaparsa sorun yok. B ülkesi yaparsa o yeşil, o kırmızı, o siyah, o mavi. Buna herhalde renk alerjisi deniyor. Katarlı, Suriyeli yatırımcılar dünyanın her yerinde yatırım yapıyor, Türkiye'ye yönelince bakıyorsunuz farklı farklı tavırlar sergileniyor" dedi.
Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Başbakan Erdoğan, Katar'a yaptığı ziyaret ve Körfez sermayesine yönelik eleştirilere sert çıktı. Katar ile ticaret hacminin 26 milyon dolardan 480 milyon dolara yükseldiğini belirten Erdoğan, "Ankara'da mahkum olursanız 26 milyon dolar ticaret hacmini 480'e çıkaramazsınız. 5 yıl öncesine kadar parmak sayısını geçmeyecek kadar Türk olan Katar'da şu an 7 bin Türk var. Türk işadamlarının Katar'daki proje tutarı 5 yılda 5 kat artmıştır. Bunlar önemli
göstergelerdir. Allah aşkına bundan kim rahatsızlık duyar? Ben buna anlam vermekte zorlanıyorum. Bakıyorsunuz 'Suriye'ye gitme. Araplar şu tarihte bunu yaptı'. İsveç'e gitme, gözünün üzerinde kaşı var. Katar'a gitme, Bulgaristan'a gitme, Yunanistan'a gitme...Gitmeyince olmuyor. Bunu artık anlamak gerekir. İhracatımız 36 milyar dolarda kalıyor, 114 milyar dolara çıkmıyor, bunu gördük" diye konuştu.
ABD, Fransa ve İngiltere gibi bütün batı ülkelerinin Körfez sermayesini çekmek için ellerinden geleni yaptıklarını ve çok büyük yatırımlar gerçekleştirdiklerini kaydeden Erdoğan, Türkiye'de 5 yıl öncesine kadar kimsenin olmadığını, şimdi Türk müteahhitlerinin ABD ve Çin ile birlikte dünyanın en büyük projelerine imza attıklarını bildirdi. ABD ve Çin'den sonra Türk müteahhitlik sektörünün dünyada 3. sıraya yükseldiğini anlatan Başbakan Erdoğan, aynı alerjinin Türkiye'ye gelen yatırımlarda da nüksettiğini gördüklerini söyledi. Küreselleşen dünyada böyle bir ayrım yapılamayacağına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Katarlı, Suriyeli yatırımcılar dünyanın her yerinde yatırım yapıyorlar. Kendilerine davetler çıkarılıyor. Bu yatırımlar Türkiye'ye yönelince bakıyorsunuz farklı farklı tavırlar sergileniyor? Nedir bu hazımsızlık, nedir bu alerji? Bunun altında ne var? Her Başbakan bu yatırımları arttırma gayreti içinde oldular ama yapamadılar. Şimdi Türkiye 22 milyar dolar seviyesini yakaladı, bu tartışmalar başladı. Biraz dürüst olmak lazım. Millet görüyor, millet bu tartışmaları izliyor. Bu millet kimin nerede durduğunu, ne demek istediğini çok iyi biliyor. Bu açıkça ayrımcılıktır, bu sermaye ırkçılığıdır. Bu Türkiye'ye zarar veren, Türkiye'nin ekonomisini, dış ticaretini, büyümesini, istihdamını hedef alan son derece tehlikeli bir yaklaşımdır. Yatırımın, ticaretin rengi, ırkı, milleti olmaz. Türkiye'nin menfaatine, Türk milletinin çıkarına olan neyse biz onu yaparız. Bu yaklaşımın Türkiye'yi geçmişte nerelere taşıdığını, hangi krizlere taşıdığını da biliyoruz. Ne hakkınız var millete bedel ödetmeye? Nereden buluyorsunuz bu hakkı? Bu yetkiyi nereden kendinize yüklüyorsunuz? Sizin bu yetkilendirmeniz cazip gelseydi benim vatandaşım 22 Temmuz'da buyurun iktidar derdi. A ülkesi Türkiye'de yatırım yaparsa sorun yok. B ülkesi yaparsa o yeşil, o kırmızı, o siyah, o mavi. Buna herhalde renk alerjisi deniyor. Artık siyasetin de, medyanın da yüzleşmesi gerekiyor."
'KÜRESEL KRİZİ FIRSAT BİLENLER VAR'
"Milletin umudundan, yüksek moralinden bazıları rahatsız oluyorlar. Bunların kim olduğunu söylememe gerek yok. Bunu milletim de sizler de çok iyi biliyorsunuz" diyen Başbakan Erdoğan, 5.5 yıl boyunca Türkiye ekonomisi ilerledikçe, Türkiye kalkındıkça bunu engellemek için, olumsuz söylenti yaymak için ellerinden geleni yapan çevreler olduğunu söyledi. Bu çevrelerin esnafı, çiftçiyi, işçiyi tedirgin etmek için her yolu denediğini ifade eden Erdoğan, "Bunlar kazansın, rant elde etsin, kar elde etsin, çıkar elde etsin, siyasi kazanç elde etsin, Türkiye'ye ne olursa olsun. Bunlar kazansın da Türkiye kaybederse kaybetsin. Şimdi en iyi fırsatı yakaladıklarını zannediyorlar. Küresel kriz, kuraklığın üzerine darbe vurmak için her türlü fırsatı değerlendirmenin peşindeler. Açık söylüyorum başaramayacaklar. Türkiye'ye bedel ödettiremeyecekler. Türkiye'nin huzurunu da bozamayacaklar. Türkiye'nin esnafına, işçisine, memuruna, çiftçisine, sanayicisine yine ağır faturalar yüklemeyecekler. Buna izin vermeyecek, bunun karşısında dimdik duracak bir iktidar iş başında. Yahu gelin şu milletin sevincine biraz ortak olun. Türkiye'de çok güzel şeyler oluyor, gelin bunu görün. 50 yıldır olmayanlar oluyor" şeklinde konuştu.
Muhalefete 'Bir reçete sunun, yok mu sizin kalkınma programınız, bunu gösterin' diye seslenen Başbakan Erdoğan, hiçbir zaman 'şunu yaparsanız daha faydalı olur' diyemediklerini kaydetti. Erdoğan, "Söyleyemezsiniz ki, işiniz gücünüz hakarettir. Acaba nerede, nasıl bir boşluk yakalarız, budur. İftira at tutmasa da iz bırakır" tepkisini gösterdi.
'KIYMETİMİZ ÖLÜP GİDİNCE ANLAŞILIR'
Başbakan Erdoğan, 4 yıl boyunca mevduat bankalarının verdiği toplam kredi miktarının 37 milyar YTL iken bu miktarın 215 milyar YTL'ye yükseldiğini açıkladı. "Bütün Türkiye kredi borçlusuymuş gibi karanlık tablo çıkaranlar var" diyen Başbakan Erdoğan, herşeyin ortada olduğunu söyledi. Hakbank'ın, Ziraat Bankası'nın artık içi boşaltılan bankalar olmadığına dikkati çeken Erdoğan, bu bankaların esnafın, çiftçinin kara gün dostu olduğunu kaydetti. Erdoğan, Ziraat Bankası'nın artık görev zararı yazmadığını da bildirdi.
TBMM'de kabul edilen Sosyal Güvenlik Reformu'na ilişkin de görüşlerini açıklayan Başbakan Erdoğan, "Bu kadar emekçi dostu, bu kadar emek dostu bir başka hükümet bulamazsınız. Çalışanlar lehine bir-iki yasa çıkarıp ömrü boyunca emekçi dostu olarak anılan liderler var ülkemizde. Biz devrim olarak anılacak reformlar gerçekleştirdik. Sağlıkla ilgili attığımız adımlar cumhuriyet tarihine kazınacak gerçekler olacaktır. Birşeyin kıymeti üzerinden 10 yıllar geçtikçe anılıyor veya bu devrimleri gerçekleştirenler ölüp gittikten sonra anılıyor" dedi.
'ÖNCE BAŞBAKANI ARA SONRA YAZ'
Başbakan Erdoğan konuşmasında ayrıca sağlık alanında yapılan iyileştirmelerden söz ederek, bir hastanede yaşanan bir olayın sanki Türkiye'nin her tarafı böyleymiş gibi yansıtıldığını söyledi. Erdoğan, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
"Yaygara koparıyorlar. Kıyamet kopararak bunun faturasını kesmeye çalışıyorlar. Duygu sömürüsü yapamazsın. Sağlık Bakanı'nı ararsın, İl Sağlık Müdürü'nü ararsın, olmadı Başbakanı ara. Ama bazen provakatif olaylar var. Olay çok farklı ama olaydan 24 saat sonra farklı şekilde televizyonlarda anlatılıyor. Bunu da hakikaten bu işte yıllarını vermiş olanlar yapıyor, dürüstlük adına yapıyor. Hasta, hastanede yatmıyor havası veriyorlar. Bizzat şahit oldum, aradım başhekimle görüşüyorum meğerse hasta hastanede yatıyor ama anlatılanlar çok farklı. Bu tür spekülatif olaylarla bu ülkenin Sağlık Bakanlığı'nı gölgelemeye kimse hakkı yoktur. Sen kalkıp bir olayı bütün hastaneler böyleymiş gibi göstermeye çalışıyorsan bu ayıptır. Geneli böyledir deme hakkına sahip olamazsın. Duygu sömürüsü yapamazsın. Bu tamamıyla bir duygu sömürüsüdür. Medyanın bir görevi de denetimidir. İnsani olarak kalkarsın ilgili bakanlığı ararsın, ilgi gösterilmiyorsa gel Başbakanı da ara. Başbakan da buna duyarsızsa o zaman yaz. Ama biz halkımızın moral değerlerini gölgelememeliyiz. Bunlar moral değerlerdir."