ANKARA (ANKA)-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "fal partisi" sözlerine, "Sayın Recep Tayyip Erdoğan sen bırak bu saf çocuk numaralarını. Ortada yumurta da var, fol da var hatta civciv bile var. Hepsi var. Diyorsun ki fol yok yumurta yok. İkisi de var. Foldasın yumurtanın üzerine oturmuşsun. 2030 yılına kadar oradan kalkmayacaksın sen çünkü hortumuna devam edeceksin. Göreceksiniz yakında bunların tamamının ipliğini pazara çıkaracağız. İşin falı mı kalmış" diye yanıt verdi.
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hedefinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP vardı.
-"10 YIL İÇİNDE FİRAVUNLAŞTILAR"-
AKP'nin kendi iktidarını ve statükosunu yarattığını savunan CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"Devletin bütün çarkları artık AKP için çalışıyor. Valisi AKP için çalışıyor, kaymakamı AKP için çalışıyor, askeri AKP için çalışıyor, müdürü, emniyet müdürü, vergi dairesi müdürü hepsi AKP için çalışıyor. Bizim işimiz sadece AKP ile mücadele etmek değil. Biz AKP ve onun yarattığı statükoyla mücadele ediyoruz. Öyle millet falan dediğine bakmayın. Onun için millet eşittir Recep Tayyip Erdoğan. Millet kavramının içini tamamen boşalttılar. 10 yıl içinde firavunlaştılar. Kendi statükolarını yarattılar. Gitmemek için çaba harcıyorlar. Çünkü o kadar palazlandılar ki artık o kadar yetkileri var ki yasama ve yargıyı da yürütmenin emrine verdiler. Tek güç haline geldiler. Yolsuzluk mu istediğin kadar yapabilirsin."
-BAŞBAKAN'A YANIT: "BIRAK BU SAF ÇOCUK NUMARLARINI"-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "fal partisi" sözlerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Kur'an-ı 20 milyar dolarlık yolsuzluklarına örtü yaptılar dedim. Açıklama yapmış Sayın Başbakan, 'Ortada diyor fol yok yumurta yok, yolsuzluk yapmakla itham ediyor beni Kemal Kılıçdaroğlu' diyor. 'Genel Başkan mıdır, falcı mıdır anlayamadım, CHP değil Cumhuriyet hayal partisi, Cumhuriyet fal partisi' demiş. Sayın Recep Tayyip Erdoğan sen bırak bu saf çocuk numaralarını. Ortada yumurta da var fol da var hatta civciv bile var. Hepsi var. Ben sana soru soruyorum. Bu 4+4+4'ün içinde 24., 25., maddeler niye var? '2030 yılına kadar yapacağınız ihaleler Kamu İhale Yasası'na tabi değildir' diye hüküm getirdiniz. Diyorsun ki 'fol yok yumurta yok', ikisi de var. Foldasın yumurtanın üzerine oturmuşsun. 2030 yılına kadar oradan kalkmayacaksın, sen çünkü hortumuna devam edeceksin. Göreceksiniz yakında bunların tamamının ipliğini pazara çıkaracağız. İşin falı mı kalmış. Meclis'ten kanun çıkarıyor, 20 milyar dolarlık ihale Kamu İhale Yasası'na tabi olmayacak diyor. Efendim ortada fol yok yumurta yok. Ben söylüyorum yer çekimi kanunu ne kadar gerçekse senin 20 milyar dolarlık hortumun da o kadar gerçek."
-"BU BAKAN MEKSİKA HÜKÜMETİNİN MİLLİ EĞİTİM BAKANI DEĞİL"-
Başbakan'ın Seul'e giderken "sınavlar ve özel dershaneleri kaldıracağız" şeklinde bir açıklama yaptığına işaret eden CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti:
"Söylediği tarih 25 Mart 2012. 10 gün sonra Milli Eğitim Bakanı dedi ki, bir sınav yetmez, 3 sınav olması lazım. Bu bakan Meksika hükümetinin Milli Eğitim Bakanı değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Eğitim Bakanı. Recep Tayyip Erdoğan da başka ülkenin Başbakan'ı değil, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Başbakanı. Aynı kabinedeler. Birisi kalkacak diyor öbürü bir sınav yetmez 3 sınav olacak. Sayın Arınç açıklama yaptı, 'dershaneler kalkmayacak' dedi. Şimdi kim doğruyu söylüyor. Başbakan mı, bakanlar mı? Siz AKP yalakası medyada bunlardan hangisi doğru söylüyor diye bir eleştiri yazısı okudunuz mu? Okuyamazsınız.
-"MERKEZ MEDYA"-
Merkez medyaya da söylüyorum. Deniz Feneri gibi bir davayı birinci sayfada küçük bir haber yapamazsınız.
Hangi özgürlükten bahsediyorsunuz siz? Haber yaparsam hükümet kızar mı? Kızarsa kızsın, özgürlüğün bedeli var. Bedel ödenmeden demokrasi gelmez. Silivri Toplama Kampı'nda olanlar bedel ödüyorlar, bari onlardan utanın."
-"SAĞLIK BAKANLIĞI KENDİ PERSONELİNİN ÖLÜP ÖLMEDİĞİNİ BİLMİYOR"-
Her yerde doğruları söylemeye devam edeceklerine dikkat çeken CHP Genel Başkanı, "Bunların icraatları, Sağlık Bakanlığı'nda atama yapıyorlar. Bin 500 kişi galiba. Ölmüş insanın ataması olur mu, emekli olanın ataması olur mu? Emekli olanları atamışlar, ölmüş adam hayatta değil ama Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre hayatta. Bunun adı Sağlık Bakanlığı. Kendi personelini bile ölüp ölmediğini bilmiyor, sen ülkeye nasıl sağlık getireceksin" diye konuştu.
-MECLİS BAŞKANI'NA SESLENDİ-
Konuşmasında Meclis Başkanı'na da seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ve Sayın Cemil Çiçek hapisteki milletvekillerinin sorunu senin sorunundur. Çözecek olan sensin. Protokol için bizi bir araya getiren de sensin. Protokolün gereği niye yerine getirilmiyor diye soracak olan da sensin. Şimdi Meclis'ten bin 500 kişiyi atacaksan başka yerlere göndereceksin. Nasıl seçeceksin bin 500 kişiyi. Madem bu kadar fazla vardı 10 yıl içinde Meclis'e kimler alındı, çık onu anlat."
Kılıçdaroğlu, konuşmasında, "Nerede bir sorununuz varsa adresiniz CHP'dir gelin beraber çözeceğiz" dedi.
HABERAL'IN ANNESİ ANNE DEĞİL Mİ?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Haberal'ın bir isteği vardı. Annem hasta, ölmeden önce göreyim. Sayın Başbakan'ın annesi vefat ettiğinde göz yaşlarını tutamadı, hepimiz duygulandık. Peki Mehmet Haberal'ın annesi anne değil mi, niçin ona izin verilmedi?" diye sordu.Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal'ın annesinin vefatını hatırlatarak, şöyle dedi:
"Haberal'ın bir isteği vardı. 'Annem hasta ölmeden önce göreyim, helallik alayım, elini öpeyim, hayır duasını alayım. Ondan sonra hapis mi, sürgün mü, idam mı, hepsine razıyım' diyordu. Bir kanun teklifi getirdiler ama çıkarılmadı. Ben merak ediyorum bir insanın annenin ne kadar değerli olduğunu bilmemesi mümkün değil. Sayın Başbakan'ın annesi vefat ettiğinde göz yaşlarını tutamadı, hepimiz duygulandık. Peki Mehmet Haberal'ın annesi anne değil mi, niçin ona izin verilmedi? Sayın Haberal diyor ki, 'Her şeyi kabul ederim ama bir şeyi bir türlü anlayamıyorum, ben niçin hapisteyim?' diyor. 'Ben parlamentoda görev yapmak istiyorum' diyor. 'Milletvekili seçildim ben, Zonguldaklılar bana oy verdiler. Zonguldaklılar talep ediyorlar milletvekilimizi istiyoruz diye.' Ne anayasa var ne hukuk var. Silivri toplama kampının olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Silivri toplama kampının olduğu ülkede adaletten söz edilemez, oradaki yargıçların adalet dağıttığından söz edilemez. Oradaki yargıçlar açıkça söylüyorum, altını çiziyorum, siyasi otoritenin emrinde olan yargıçlardır, onlar yargıç değillerdir söylüyorum. Gazetecileri atacaksın, askerleri atacaksın, öğretim üyelerini atacaksın, niye hapse atıyorsunuz? Silivri toplama kampı 21. yüzyılın Türkiye'deki Nazi kampıdır."
-"ATILAN İMZA O KİŞİLERİN NAMUSUDUR, NAMUSLARINA SAHİP ÇIKSINLAR ÖNCE"-
"Birileri vicdanımız sızlıyor, rahat edemiyoruz onların da bırakılması lazım diyorlar" diye konuşan Kılıçdaroğlu, "Sen iktidar mevkiindesin, sen şikayet konumunda mısın? Vicdanın sızlıyorsa gereğini yaparsın. Birde oturduk protokol imzaladık sizle, protokolün gereğini niye yapmıyorsun? Bir metnin altına atılan imza o kişilerin namusudur. Namuslarına sahip çıksınlar önce.Bütün dünyaya anlatacağız bunu" dedi.
-"KOMEDİYE BAKIN"-
Bir hastane kurulduğunu ifade eden CHP Genel Başkanı, "Şimdi bir de hastane kurmuşlar. Hazırladıkları belgenin başlığı şöyle; Silivri Hapishanesi Devlet Hastanesi, komediye bakın siz. Ne zaman kurdunuz bu hapishaneyi siz? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin önünde rezil olmamak için böyle bir sahtekarlığa başvuruyorlar. Sahte delillerle yargılanıyorlar. Avukatlarına belgeler verilmiyor, savunma yapıyorlar, yaptıkları savunmadan ötürü mahkum oluyorlar. Adalet diyeceksiniz, ne adaleti, adaletin A'sı bile yok burada. Artık söylüyorum, kim yargı diyorsa kim yargıda hak arıyorsa başvuracağı ilk yer ya AKP milletvekili ya AKP il başkanıdır. Vatandaş adaleti orada aramaya çalışıyor. Git benim adıma rica et ya beraat ettirsinler ya az mahkumiyet versinler. Şimdi onlara bir yetkili makam daha gösteriyorum. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu, oraya da gidin, oradan da rica edin, sizin beraatiniz için onlar da aracılık yapsın. Bütün bu rezilliği nasıl görmezsiniz" diye konuştu.
-DENİZ FENERİ-
Deniz Feneri davasını hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Deniz Feneri davasına bakın, Allah aşkına böyle rezalet 88 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiştir. Asıl failler Türkiye'dedir deniyor. Asıl failler Recep Tayyip Erdoğan'ın koltuklarının altında, onun özel korumasında. Bu ülkede artık kul hakkı yemek hırsızlık yapmak Recep Tayyip Erdoğan'ın güvencesi altında serbesttir" dedi. CHP Genel Başkanı, şöyle devam etti:
"Düşünün 3 tane yürekli savcı, olayı soruşturuyorlar, görevden alınıyorlar. Şimdi onlar yargılanıyor. Yargılanıyorlar ama asıl failler için istenilen cezadan çok daha fazlası soruşturmayı yapan savcılar için isteniyor. Böyle bir rezillik olabilir mi? Ne yaptılar, yolsuzluk mu yaptı savcılar, kul hakkı mı yediler, zekat parası mı yediler, Hac parası mı yediler bunlar?
Bu hükümet yolsuzlukları tescillenmiş bir hükümettir. Ne güzel takipsizlik verecektiniz, üçünüz de şimdi Yargıtay üyesiydiniz. Ama onlar onurlu insanlar. Yurttaş adına görev yapan insanlar. Onlar Cumhuriyetin savcıları.Diğer savcılar AKP'nin savcıları. Onlar Cumhuriyetin savcıları değil. Kimse kusura bakmasın. Elini kolunu sallayarak geziyor hırsızlar. AKP savcıları sizin sayenizde geziyor onlar."