İSTANBUL (A.A) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı belgesini elinde bulunduran kişinin belgeyi vermekle yetinmeyip yorumlayarak belgeyle ilgili bir büyük ithamname ortaya koyduğunu'' savunarak, ''O ihbar mektubuyla belgeden yola çıkarak çok daha farklı bir siyasi hedefe yönelik bir açılım gerçekleştirilmek istenmiştir'' dedi.
Baykal, partisinin İstanbul İl Merkezi'nde parti yöneticileri, ilçe ve belediye başkanlarıyla bir araya gelerek değerlendirme toplantısı yaptı.
Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Baykal, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' belgesinin ıslak imzalı aslının ortaya çıkarılmasının zamanlamasına yönelik yapılan eleştirilerle ilgili görüşünün sorulması üzerine, bu belgeyi savcılığa gönderen muhbirin ihbar mektubunda ifade ettiği şekilde belgenin 12 Haziranda eline geçtiğini, Ekim sonuna kadar 4,5 aylık bir süre beklettiğini hatırlattı.
-''4,5 AYDA BİR GECE YARISI KANUN ÇIKTI''-
''Bunun ciddi şekilde sorgulanması gereken bir olay olduğunu'' dile getiren Baykal, ''Bekletme kararını o kişi kendisi mi almıştır? Bu 4,5 ayda neler yaşandı? Bu zamanlamanın altında ne yatıyor? 4,5 ayda bir gece yarısı baskınıyla bir kanun çıktı. Kanunu çıkaran ayrı, bu belgeyi elinde bulunduran ayrı. Bu arada ne oldu diye düşünürken, kanun çıktı'' dedi.
''Belgeyi elinde bulunduran kişinin ihbar mektubunda hangi şartlar altında mektubu aldığını söylemekle yetinmeyip, eldeki belgeyle doğrudan kanıtlanması mümkün olmayan ithamları da yaptığını'' anlatan Baykal, şunları kaydetti:
''Diyor ki; bu işten Genelkurmay Başkanının haberi vardı. 1. Ordu Komutanının haberi ve talimatı vardı. Bunlar belgeyi aşan iş... Belgeyi elinde bulunduran belgesi kadar konuşacak. O belgeyi vermekle yetinmiyor, belgeyi bizim adımıza yorumluyor. Şimdi ihbar mektubunda yaptığı ithamın doğru olup olmadığına mahkeme karar verecektir. Belge bir Albayla ilgili bir belgeyken, belgenin yanına bir ihbar mektubu eklenerek olay bir Genelkurmay Başkanı, bir ordu komutanı haline dönüştürülmüştür. CHP de bir büyük ithamın hedefi olarak bu muhbir vatandaş tarafından mektupta ifade edilmiştir.
Ben bu kişinin CHP'ye yönelik ithamını okuduğum zaman CHP Genel Başkanı olarak bu ithamın ne kadar boş, ne kadar temelsiz, ne kadar peşin fikirli, ne kadar siyasi amaçlı olduğunu çok iyi görebiliyorum. Bu ihbar mektubunda CHP'nin hedef olarak seçilmiş olmasının ne anlama geldiğini çok iyi görüyorum.''
Çok önemli konularda silahlı kuvvetlerle ayrı düşündüklerini ve bunu da ortaya koyduklarını örnekleriyle anlatan Baykal, bu anlayıştaki partisinin böyle bir ihbar mektubuyla suçlamanın ancak siyasi bir projenin gereği olarak ortaya atılabileceğini söyledi.
-''İTHAMLARI YAPAN KİŞİ DERHAL ORTAYA ÇIKARILSIN''-
Baykal, bu konuyla ilgili bazılarının ''Tam Kürt açılımının çıkmaza girdiği noktada bu mektupla gündemi değiştirmeye çalışıyorlar ve açılım politikasının iflas ettiği bir noktayı saklamaya çalışıyorlar'' diye düşündüklerini dile getirerek, şunları söyledi:
'Bu masum bir düşünce. Olay ondan ibaret değil. Olay sadece kamuoyunun gündemini değiştirmek değil. Elbette siyasetçiler gündem değiştirmek için gereken girişimleri yaparlar. Bunu yapan siyasetçi mi? Bunu yapan bir subaysa bunun motifi başka demek ki. Bu bir siyasi gündeme hizmet ediyorsa o siyasi gündemi değiştirme ihtiyacı kimin ihtiyacı, AKP'nin ihtiyacı, Başbakanın ihtiyacı. Zamanlamanın ötesinde belgenin hedefini değiştiriyor. Bölgeyi gönderir gibi yaparken 3 yazı ortaya koyuyor. Biri belge, diğeri onun kişisel ithamnamesi. Üçüncü de bilmem kimin hazırladığı Bilgi Destek Planı. Bir iken 3 çıktı. Kardeşim teker teker, ambole olacağız. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? O belgeyi söyleyin halledelim.''
Ciddi bir ihbarın ancak elinde bulundurduğu belge yargı sürecine intikal ettirilerek yapılacağını vurgulayan Baykal, gündeme yeni ve büyük hedefler taşımak için bunun yapıldığını ve bu ithamları yapan kişinin kim olduğunu sorarak derhal ortaya çıkarılmasını istedi.
Baykal, ihbarı yapan kişinin kim olduğunun ortaya çıkması halinde CHP'ye yönelik iddiaları ispat hakkını da tanıyarak yargıya taşıyacaklarını ve ithamın hesabını yargıda soracaklarını söyledi.
Baykal, ''Türkiye'nin bu ortamında yeni ve geniş bir cephe açılmasını, kavganın birden tırmandırılmasını sadece gündem saptırma olarak izah etmek mümkün değildir. Ortada bir ciddi çatışma kararının alındığını ve bu kararın çeşitli yöntemlerle belli bir strateji ve zamanlamayla uygulanmakta olduğunu hep birlikte görüyoruz'' dedi.
Bir gazetecinin, ''Demokratik açılım sonrası yaşanan gelişmeler Türkiye'de kutuplaşmaları ortaya çıkardı. CHP açılım konusunda hangi noktada?'' sorusuna Baykal, ''bu konuda çok tatsız bir gidişat olduğunu ve gelişmelerden üzüntü duyduklarını'' söyledi.
Uygulanan projenin açılım değil, ayrıştırma projesi olduğunu, yanlışın da bu olduğunu dile getiren Baykal, ''PKK, ayrıştırmanın mücadelesini veriyor, biz kaynaştırmanın mücadelesini veriyoruz'' dedi.
Baykal, ''açılım sürecinin şu anda durdurulduğunu'' ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Başbakan Ağrı'da süreci methetti, Erzurum'da frene bastı, Pakistan yolunda 'durdurdum' dedi. Benim tavsiyem AKP'nin, başbakanın milletin bu iradesini kendisini hiç aldatmadan doğru olarak okuması ve gereğini tam olarak yapmasıdır ve bu işi noktalamasıdır. Yanlış muhatapla temas kurarsan, o muhatabını kahraman yaparsın. Sadece senin gözünde muhatap kalmaz, vatandaşın gözünde de muhatap olmaya başlar ve çok tehlikeli olur. İstediğinin tam tersi ortaya çıkar. Terör sonuç vermiş olur. 'Terörle sonuç alınmaz' lafı ortadan kalkar, terörle sonuç alınmış olur.''
Baykal, ''Türkiye'nin kendi iç dinamiklerine kalsa bunu sürdürmenin bir anlamının olmadığını, milletin, Kürt kökenli vatandaşlarının bile istemediğini ama böyle bir şeyi talep eden birilerinin olduğunun anlaşıldığını'' savundu.
''Dış himaye ortadan kalktığı anda artık PKK'nın tehdit konumunu sürdürmesinin mümkün olmayacağını'' ifade eden Baykal, şunları kaydetti:
''Terörle mücadele çifte standartlı yürümez. El Kaide ile hangi hedefe yönelik mücadele ediyorsanız, PKK ile de aynı hedefe yönelik mücadeleyi kabul edeceksiniz. El Kaide ile müzakere yapılıyor mu? Birileri 'El Kaide ile oturun masaya, müzakere edin' diyor mu? PKK ile de birileri bize 'oturun müzakere edin' demesin.''