HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Baykal'ın telefon görüşmesi kayıtlarının yayımlanması basın özgürlüğü değil"

Anayasa Mahkemesi, Deniz Baykal ile bir kadın gazeteci arasındaki telefon görüşmesinin ses kaydını yayımlayan Yeni Akit gazetesi yöneticilerine verilen tazminat cezasını yerinde buldu - Karardan: - "Başvuru konusu haberin olayların meydana geldiği tarihlerde özel ve iş hayatında ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmış olan davacıyı daha da zor bir duruma düşürdüğü, onun şöhret ve itibarını ciddi biçimde zedelediği açıktır" -"Başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerine yönelik müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve orantılı olduğu görüldüğünden anılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır"

Anayasa Mahkemesi, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bir kadın gazeteci arasındaki telefon görüşmesinin ses kaydını "Şok diyaloglar" başlığıyla yayımlayan Yeni Akit gazetesi yöneticilerine verilen tazminat cezasını yerinde buldu.

Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Kararda, Deniz Baykal ve bir kadın milletvekiline ait olduğu iddia edilen mahrem içerikli gizli kamera görüntülerinin ortaya çıkmasının ardından Baykal'ın ana muhalefet partisi genel başkanlığı görevinden istifa ettiği hatırlatıldı.

Ulusal basında yaygın bir biçimde yer alan görüntülerin ilk olarak olay tarihinde Anadolu'da Vakit ismiyle yayın yapan ulusal gazetenin internetteki haber sitesi olan "habervaktim.com"da yayımlandığı kaydedilen kararda, Anadolu'da Vakit gazetesinin, yerini 11 Ekim 2010'dan geçerli olmak üzere başvuruya konu haberin yapıldığı Yeni Akit gazetesinin aldığı aktarıldı.

Kararda, Deniz Baykal ile başka bazı siyasetçilerin özel hayatlarına ilişkin olduğu iddia edilen mahrem içerikli görüntülerin internetten yayımlanmasını konu edinen bir soruşturmanın başlatıldığı, soruşturma kapsamında ilgili dönemde Anadolu'da Vakit gazetesinin, daha sonraki dönemlerde ise bu gazetenin yerini alan Yeni Akit gazetesinin Ankara temsilciliği görevini üstlenmiş olan Y.D. isimli kişinin 23 Haziran 2016'da tutuklandığı anlatıldı. Anılan görüntülerin yayımlanmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in ve Y.D'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda sanığın yargılandığı davanın devam ettiği hatırlatıldı.

- Baykal tazminat davası açtı

Kararda, Baykal'ın istifasından sonraki süreçte Yeni Akit gazetesinde, "Şok diyaloglar" başlığı altında yayımlanan haberlerde Baykal ile bir kadın gazeteci arasında geliştiği iddia edilen telefon görüşmelerinin kayıtlarına ulaşıldığının belirtildiği, bu kayıtlara dayalı olduğu belirtilen bazı diyaloglara yer verildiği ve bu kayıtlara dayalı olarak Baykal'ın eleştirildiği kaydedildi.

Baykal'ın, bu haber üzerine kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasıyla Yeni Akit gazetesi yöneticileri Mehmet Doğan Uğurlu ve Ramazan Fatih Uğurlu'ya karşı manevi tazminat davası açtığı hatırlatıldı.

Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin davayı reddettiği, temyiz üzerine kararın Yargıtay tarafından bozulduğu anlatılan kararda, bozma sonrası Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin, Yargıtay kararında gösterilen gerekçeleri benimseyerek başvurucular aleyhine 6 bin TL manevi tazminata hükmettiği bildirildi.

- Basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürdüler

Kararın onanmasının ardından başvurucuların Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduğu ifade edilen kararda, başvurucuların, "gazeteci olarak kendilerinin haberi iyi niyetle ve somut olaylara dayandırarak yaptıklarının kabul edilmesi gerektiğini, bunun aksini yani sırf davacıyı küçük düşürmenin amaçlandığını gösteren bir kanıt olmadığını, tazminat kararı nedeniyle düşündüklerini yazıp söyleme konusunda kendilerini baskı altında hissettiklerini belirterek bütün bu nedenlerle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürdükleri" kaydedildi.

Yüksek Mahkemenin kararında, basın özgürlüğünün, ilgililerin meslek ahlakına saygı göstermelerini, doğru ve güvenilir bilgi verecek şekilde ve iyi niyetli olarak hareket etmelerini zorunlu kıldığı vurgulandı.

Kötü niyetli olarak gerçeğin çarpıtılmasının kabul edilebilir eleştiri sınırlarını aşabileceği ifade edilen kararda, dolayısıyla haber verme görevi zorunlu olarak ödev ve sorumluluklar ile basın kuruluşlarının kendiliğinden uymaları gereken sınırlar içerdiği belirtildi.

Kararda, "Başvuru konusu haberin olayların meydana geldiği tarihlerde özel ve iş hayatında ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmış olan davacıyı daha da zor bir duruma düşürdüğü, onun şöhret ve itibarını ciddi biçimde zedelediği açıktır." tespitine yer verildi.

Başvurucular aleyhine ceza mahkemelerinde değil, yalnızca hukuk mahkemelerinde dava açıldığına işaret edilen kararda, başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerine yönelik müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği, derece mahkemelerinin farklı çıkarları dengelerken sahip oldukları takdir paylarını aşmadıkları sonucuna varıldığı ifade edildi.

Başvurucular aleyhine hükmedilen tazminatın gözetilen amaç ile makul bir orantılılık ilişkisi içinde olup olmadığının da değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilen kararda, şu tespitler yapıldı:

"Derece mahkemelerince hükmedilen 6 bin TL'den ibaret tazminat miktarının başvurucuların sahip olduğu ekonomik olanakları zora sokacak veya ortadan kaldıracak miktarda olmadığı ayrıca -bu tür davalarda genellikle verilen tutarlar ve söz konusu haberin ağırlığıyla karşılaştırıldığında- ulaşılmak istenen amaç ile orantısız olmadığı değerlendirilmiştir. Bu kapsamda başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerine yönelik müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve orantılı olduğu görüldüğünden anılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların ifade özgürlüğünün ihlali iddialarına ilişkin olarak bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir."

Yerel Seçim 2024


En Çok Aranan Haberler