Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, "Bugün, ABD ile geldiğimiz bu vize sorununun müsebbibi asla Türkiye ya da Türkiye'yi yönetenler değildir. Bu problemin sebebi ABD, ABD'nin siyasetçileri, orayı yönetenler ve onun Ankara'daki büyükelçisidir." dedi.
Destici, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısına, TÜPRAŞ'ın İzmir Rafinerisi'nde sabah saatlerinde meydana gelen patlamada hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileyerek başladı.
Ampute Milli Futbol Takımı'nın Avrupa Şampiyonluğunu kazanmasının bütün milleti gururlandırdığını dile getiren Destici, bu şampiyonluğun, insanın, birtakım uzuvlarını kaybetse de inancıyla, imanıyla, yüreğiyle hangi başarılara imza atabileceğini göstermesi açısından ve özellikle de A Milli Futbol Takımı'na örnek olması açısından kayda değer bir başarı olduğunu söyledi.
Türkiye ile ABD'nin vize işlemlerini karşılıklı askıya alması konusunda da açıklamalarda bulunan Destici, "Amerika Birleşik Devletleri'nin ölçüsüz uyarı ateşi niteliğindeki tepkisinin sebebinin, sadece İstanbul Başkonsolosluğu'nda çalışan bir şahsın tutuklanmasıyla sınırlı olamayacağı kanaatindeyiz." diye konuştu.
Türkiye'nin, Astana Zirvesi'nden sonra başlattığı İdlib operasyonunun da bu kararda etkili olduğunu düşündüklerini belirten Destici, "Bugün, ABD ile geldiğimiz bu vize sorununun müsebbibi asla Türkiye ya da Türkiye'yi yönetenler değildir. Bu problemin sebebi ABD, ABD'nin siyasetçileri, orayı yönetenler ve onun Ankara'daki büyükelçisidir." ifadesini kullandı.
ABD'nin, PYD-YPG ile ortaklık yapma yanlışı içerisinde olduğuna dikkati çeken Destici, "Eğer bu yanlışlarından en kısa süre içerisinde dönmezlerse bunun da bedelini ağır bir şekilde ödeyeceklerdir. Çünkü terör örgütleriyle, teröristlerle iş tutanlar, bugüne kadar nasıl bunun bedellerini ödemişlerse ABD de açık bir şekilde PKK'nın uzantısı olan, ta kendisi olan PYD ve YPG ile iş tutmanın bedelini gün gelecek, ödeyecektir." değerlendirmesinde bulundu.
ABD-Türkiye ilişkilerinin bu noktaya gelmesinin müsebbibinin, ABD'nin yöneticileri ve ABD'nin Türkiye'deki büyükelçisi olduğunun altını çizen Destici, şöyle devam etti:
"Büyükelçilerin görevi, görev yaptıkları ülkelerde kriz çıkarmak, krizleri körüklemek ya da ateşe benzin dökerek gitmek değildir. Ama son ABD-Türkiye arasındaki vize krizinde görülmüştür ki Amerika'nın buradaki büyükelçisi bırakın krizi önlemeyi tam tersine bu krizin çıkması için elinden gelen her türlü gayreti göstermiş ve bu krizin baş müsebbibi olmuştur. Ama hak ettiği, layığını da bulmuş, o muameleyi de Türkiye'den, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil ve askeri bürokrasi ve milletin tamamından da hak ettiği muameleyi görmüştür."
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin İdlib'deki çatışmasızlık bölgesine yönelik intikalini de destelediklerini ifade eden Mustafa Destici, operasyona katılan güvenlik güçlerine başarılar diledi.
- "Batının gerçek yüzü bu"
Destici, İspanya'nın doğusundaki Katalonya Özerk Bölgesi'ndeki gerginliğe ilişkin ise Katalonların bağımsızlık referandumuna İspanya'nın şiddetli bir şekilde müdahale etmesini Batının görmezden geldiğini söyledi.Aynı Batının, Kuzey Irak'taki gayrimeşru referandumundan sonra Barzani yönetimini alttan alta desteklemeyi sürdürdüğüne işaret eden Destici, "Batının gerçek yüzü bu. Kendinden olanlara başka, olmayanlara başka... Hristiyan, Yahudi alemine başka, İslam alemine başka... Şimdi bunları çok açık ve net bir şekilde gördük. Dolayısıyla coğrafyamızın sulhu ve selametinin çaresinin Batı, ABD değil, coğrafya ülkeleri olduğu ve bizim olduğumuz bir kere daha çok açık ve net bir şekilde gözüktü." dedi.
Irak'taki Türkmenlerin Lozan'dan beri yalnız bırakıldıklarını savunan BBP Genel Başkanı Destici, şunları kaydetti:
"Biz Kerkük'ü, orada yaşayan Türkmenleri değil, aslında kendimizi savunuyoruz. Çünkü Ankara ne ise Kerkük odur. Sivas ne ise Telafer odur. Burası ne kadar vatan toprağıysa Kerkük de Telafer de Tuzhurmatu da o kadar vatan toprağıdır, kutsaldır, şehit kanlarıyla sulanmıştır. Korunması için de yine şehitler verilecekse veririz ama o toprakların elden çıkmasına ya da başkalarının çiğnemesine asla izin vermeyiz."