Yaman, partisinin ilk grup toplantısında yaptığı konuşmada, "halkın iradesinin hiçe sayılarak DTP'nin kapatıldığını, siyasi yasakların halen bir devlet politikası olarak uygulanmaya devam ettiğini, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklandığını, emeği ve alın teri için direnen TEKEL işçilerine karşı devletin en sert yöntemlerle müdahale ettiğini" savundu.
Bütün bunların, AK Parti'nin siyasi sorumluğunda yapıldığını ileri süren Yaman, ''Batıda demokrat geçinen AKP, Fırat'ın doğusunda bizzat otoriter devletin kendisine dönüşüyor'' diye konuştu.
Yaman, AK Parti'nin ''muhalif örgütlü güçleri baskı altına alarak kontrol altında tutma projesini; açılım, özgürlük ve demokrasi söylemleri adı altında hayata geçirmeye çalıştığını'' iddia etti.
-DTP'NİN KAPATILMASI-
Nuri Yaman, açılımının geldiği en trajik noktalardan birinin, DTP'nin kapatılması olduğunu söyledi. DTP'nin, AK Parti'nin dayattığı çözümsüzlük politikasının bir sonucu olarak kapatıldığını iddia eden Yaman, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hükümet, DTP'yi hedef haline getirmiş, Anayasa Mahkemesi de gereğini yapmıştır. Bir siyasi partinin kapatılması, siyasi idamdır. Bu zihniyetin 1938'deki mantıktan ne farkı vardır?
Hükümet sorumluluğu yargıya yükleyerek, kendi gerçekliğini hiçbir şekilde gizleyemez. Yargıya bu kararı aldıran AKP'nin, Kürtlerin siyasal temsilcilerini tasfiye etmeyi öngören politikaları olmuştur.
Ne ilginçtir ki AKP, 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine karşı 367 kararını alan Anayasa Mahkemesiyle DTP'nin kapatılması konusunda ortaklaşmıştır. Kendi içinde iktidar kavgası yaşayan güçlerin, konu Kürtler ve DTP olunca oybirliği sağlaması da manidardır. Bu oybirliğine AKP de dahil olmuştur. DTP'nin kapatılması için kalkan 12. el AKP olmuştur. DTP, AKP eliyle yürütülen Kürtlerin siyasal iradesini tasfiye projesinin bir sonucu olarak kapatılmıştır.
AKP'nin öngördüğü çözüm, muhatapları tasfiye edip, Kürt sorununu siyasal bir sorun olmaktan çıkartmaktır. Yani, 'Siyasal Kürtleri, tasfiye edebilirsek geriye kalan Kürtleri de kendi kontrolümüze alırız' hesabını yapıyorlar. Bu, AKP;nin uyguladığı bir devlet projesidir.''
-DİYARBAKIR'DAKİ OPERASYON-
Yaman, Diyarbakır'daki operasyonda belediye başkanlarının gözaltına alınması ile ilgili ''Diyarbakır adliyesi önündeki o görüntülerin Guantanamo Kampı'ndan, 12 Eylüldeki toplama kamplarından bir farkı var mıydı? Evet vardı. Çünkü demokrasi adına bir utanç tablosu olan bu gelişmeler, AKP Hükümetinin sahte demokrasi, sahte açılım laflarının sürekli gündemde tutulduğu bir dönemde yaşanmıştır. Darbe dönemlerinden tek farkı budur'' dedi.
Ankara'da Seferberlik Tetkik Kurulundaki kozmik odada yapılan arama konusuna değinen Yaman, ''devlet sırrı adı altında gizlenen, üstü örtülen gerçeklerin, kontgerilla faaliyetlerinin bir bir açığa çıkarılması gerektiğini'' söyledi.
Yaman, gerçek anlamda bir temiz eller operasyonu başlatılmak isteniyorsa Mecliste biran önce ''Hakikatleri Araştırma Komisyonu'' kurulması gerektiğini dile getirdi.
Kozmik odada yapılan aramaların sonucunda ülkenin tüm karanlık geçmişinin ortaya çıkartılabileceğini ifade eden Yaman, ''Ancak Hükümetin şu anki tutumunu, bunu açığa çıkartmaya yönelik bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Hatta Hükümetin kozmik büro aramasına yönelik yaklaşımının Kürtlere karşı operasyonları gölgeleme girişimi olduğuna dair kuşkularımız da bulunmaktadır'' diye konuştu.
-UFUS URAS-
Yaman'ın ardından, konuşma yapan BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da partililere hitaben, ''Beni Mecliste yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim'' dedi.
Uras, konuşmasının bir bölümünü de Kürtçe yaptı. Ufuk Uras'ın bu bölümde, ''Yaşasın halkların kardeşliği'' dediği bildirildi.
Bu arada, Diyarbakır'daki operasyonda gözaltına alınan belediye başkanlarının bulunduğu fotoğraflar, grup kürsüsüne ve milletvekillerinin sıralarına konuldu.
Grup toplantısına, kapatılan DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk de katıldı.