İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Ergenekon soruşturması kapsamında iddianamenin tamamlandığını açıklayarak, 48'i tutuklu 38'i tutuksuz toplam 86 şüpheli hakkında "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek", "silahlı terör örgütüne üye olmak", "silahlı terör örgütüne yardım etmek", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemek", "halkı silahlı isyana tahrik", "patlayıcı bulundukmak", "Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet Gazetesi'ne patlayıcı suçlarına azmettirmek", "devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek", "kişisel verileri kaydetmek", "askeri itaatsizliğe teşvik", "halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik" ve benzeri suçlardan kamu davası açıldı" dedi.
Cumhuriyet Başsavcısı Engin, Ergenekon soruşturmasına ilişkin hazırlanan iddianame konusunda basın toplantısı düzenledi. 12 Haziran 2007 tarihinde İstanbul Ümraniye'de bir evde ele geçirilen el bombaları sebebiyle başlatılan ve olaya müteakip yapılan operasyonda elde edilen belgelere istinaden genişletilen soruşturmanın önemli bölümünün tamamlandığını belirten Engin, soruşturmanın 3 cumhuriyet savcısı tarafından yapıldığını söyledi. Engin, "Soruşturmanın tamamlanan bölümüne ilişkin olarak soruşturmayı yürüten 3 cumhuriyet savcısı tarafından iddianame düzenlenmiş olup, yetkili cumhuriyet başsavcı vekilimiz tarafından onaylandıktan sonra diğer soruşturmalarda olduğu gibi otomatik olarak 14 Temmuz 2008 tarihi itibariyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulmuştur. Yapılan operasyon ve bu operasyon sebebiyle bir kısmı tutuklu şüphelilerle ilgili soruşturma halen devam etmekte. Soruşturma tamamlandığında ayrıca yasal gereği takdir edilecektir. Bir bölümü tamamlanan bu soruşturmayla ilgili olarak bugüne kadar geldiğimiz süreçte basın ve yayın organlarında en fazla eleştiri konusu olan hususlardan birisi iddianeme düzenlenmesinin 1 yılı aşmış olmasıdır" dedi.
Soruşturmanın çok kapsamlı olduğunun altını çizen Cumhuriyet Başsavcısı Engin, "Bu konuda görevli olan ve iddianameyi düzenleyen cumhuriyet savcılarından aldığımız bilgilere göre soruşturmanın çok kapsamlı olması, şüphelilerin sayısının fazlalığı, teknik ve fiziki takipler ve aramalarda elde edilen yüzbinlerce sayfa belge ve dokümanın yeni operasyonları gerektirmesi, bunların incelenmesi, elde edilen belgelerle ilgili olarak yazışma yapılan kurumlardan cevapların beklenmesi, özellikle yeni ceza muhakemesi kanunu hükümleri gereğince iddianamenin düzenlenmesi için soruşturmaya esas teşkil eden tüm belgelerin toplanmasının gerekli olması, bunların değerlendirmesi uzun bir süreç gerektirmiştir. 451 klasör ekleri bulunan ve 2 bin 455 sayafadan oluşan bir iddianamenin hazırlanması bugüne kadar uzadı" diye konuştu.
Başsavcı Engin, bu süre içerisinde gerek tutuklu şüphelilerin itiraz ve talepleri, gerekse cumhuriyet sacılarının başvuruları sebebiyle tüm şüphelilerin tutukluluk hallerinin en geç birer aylık süreyle defalarca incelendiğini ve şüphelilerin tutukluluk hallerinin bugüne kadar sürdüğünü söyledi.
Kamuoyunun haklı beklentisini karşılamak için bu toplantıyı düzenlediğini belirten Başsavcı Engin, "İddianamenin mahkeme tarfından kabulü ve iadesi konusunda henüz bir karar verilmemiş olması ve ayrıca yasal gizliliğin ve kısıtlama kararının halen devam etmiş bulunması sebebiyle sadece kamuoyunun haklı beklentisini karşılamak ve spekülasyonlara sebebiyet vermemek amacıyla açıklama yapıyoruz. Ayrıntılı açıklama yapmamıza yasal imkan yok. Bu açıklamanın amacı, davanın açıldığının ve hangi mahkemede görüleceğinin resmi olarak kamuoyanu duyurulmasıdır. İddianamenin içeriğini ayrıntılı öğrenebilmek, mahkemenin kabul etmesinin ardından mümkün olacaktır" açıklamasında bulundu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, iddianameye ilişkin şu bilgileri verdi:
"Yapılan operasyon dışında kalan ve yukarıda ifade ettiğimiz kapsamda soruşturması tamamlanan 48'i tutuklu 38'i tutuksuz toplam 86 şüpheli hakkında "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek", "silahlı terör örgütüne üye olmak", "silahlı terör örgütüne yardım etmek", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemek", "halkı silahlı isyana tahrik", "patlayıcı bulundukmak", "Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet Gazetesi'ne patlayıcı suçlarına azmettirmek", "devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek", "kişisel verileri kaydetmek", "askeri itaatsizliğe teşvik", "halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik" ve benzeri suçlardan kamu davası açıldı."
Şüpheli olarak ifadeleri alınmış bulunan 36 kişi hakkında da kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini belirten Engin, haklarında dava açılan şüphelilerden her birine, yukarıda sayılan suçların tümünün birden isnad edilmediğini söyledi. Cumhuriyet Başsavcısı Engin, "'Örgüt yöneticileri, örgüt ün faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır' hükmü dikkate alınarak örgütte yönetici olarak nitelendirilen şüphelilerin tüm bu suçlardan da cezalandırılmasına, örgüt yöneticisi olmayan diğer şüphelilerin ise sadece eylemlerine uyan suçların vasıf ve mahiyetine göre cezalandırılmaları talep ediliyor" dedi.
İddianamede adı geçen 'terör örgütü'nün, herkesin bildiği anlamda klasik bölücü veya ideolojik terör örgütü olmadığını belirten Engin, "Terör tanımı terörle mücadele kanunun birinci maddesinde yer almıştır. Bu maddede bölücü ve ideaolojik terör örgütlerinin amaçlarını ifade eden tanımının yanında, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak, ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemler de terör suçu olarak kabul edilmiştir" diye konuştu.
Engin, geçen yıl bir dergide Darbe Günlükleri adı altında yayınlanan iddiaların, gerek soruşturmanın tamamlanan bu bölümünde, gerekse 1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan operasyonun kapsamı dışında kaldığını söyledi. Dergideki iddialarla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şu aşamaya kadar bir soruşturma yapılmadığını belirten Engin, "Bu soruşturmanın başladığı tarihten itibaren maalesef yazılı ve görsel basında soruşturmaya ilişkin bir kısmı da gizli olan belge ve bilgilerin yayınlanması suretiyle soruşturmanın gizliliğini ihlal edici nitelikle bir çok yayın yapıldı. Kamuoyunu bilgilendirme elbette basının başta gelen görevidir. Bu aslı görevin yapılmamasını düşünmek söz konusu olamaz ancak bu yayın ve yorumların büyük bölümünün maalesef gerçek dışı olduğunu ifade etmek isterim. Bu yayınlar, ciddi boyutlarda bilgi kirliliğine sebebiyet vermiş, kamuoyu yanlış bilgilendirilmiştir. Birçoğu doğru olmayan bu bilgiler, çeşitli kişi ve gruplar tarafından da yanlış yorumlandığı için kamouyanda yanlış beklentilere yol açmak da soruşturmanın selametini, şüplelilerin temel haklarını ihlal etmekte, yargı aleyhine de ağır ve haksız eleştiriler esebebiyet vermektedir. Basın ve kamuoyunun, yetkililerin açıklaması dışındaki bilgilere itibar etmemelerini, soruşturma ve yargılama ile ilgili olarak gereken hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz" diye konuştu.
Basın mensuplarının 'Ergenekon' isminin kaynağını sorması üzerine Engin, "Örgüt ismi, soruşturmayı yapan savcılar tarafından konulmuş bir isim değildir. İddianamede yer alan ve kamuoyunda ergenekon olarak vasıflandırılan bu isim, örgütün yapılanmasında örgüt mensubu olarak iddia edilen kişilerin kendilerinin örgütlerine verdiği isimdir. Savcılar tarafından konulmuş bir isim söz konusu değil. Soruşturmalarda da böyle bir uygulama yoktur" ifadelerini kullandı.
Başsavcı Engin son olarak, iddianamenin kabulü için yasal sürenin 15 gün olduğunu fakat mahkemenin ne kadar sürede inceleyeceğini konusunda bilgi sahibi olmadıklarını belirtti.