Avukat Emin Özkurt, davada yargılanan Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın tamamen aklandığını, dolayısıyla UEFA'nın iki kulübe verdiği cezaların hukuki dayanağının kalmadığını vurguladı.
Özkurt, her iki kulübün yöneticilerine seslenerek, bundan böyle izlenmesi gereken rota konusunda şu tavsiyelerde bulundu:
“Geçtiğimiz hafta mahkemeden tarihi bir karar çıktı. Fenerbahçe ve Beşiktaş’la ilgili son derece önemli bir gelişme yaşandı. Mahkeme dosyanın esasına girip karar verdi. Özellikle dikkatinizi çekmek isterim ki bu karar sadece delil yetersizliği veya dinlemelerin geçersizliğine dayanmış değildir, geçtiğimiz hafta bağımsız Türk yargısı tarafından söz konusu maçlarda şike olmadığına da karar verilmiştir.
FENERBAHÇE'YE CEZA GETİREN TAPELER VE GAZETE KUPÜRLERİ ARTIK HUKUKEN YOK ANLAMINDADIR
Hal böyleyken, Fenerbahçe’nin 2011-12’de şampiyonlar ligi’ne UEFA’nın girişimi ile ve TFF’nin kararıyla alınmamasına, sonrasında da UEFA’dan 2 yıl artı ceza almasına sebep olan hukuki zemin ortadan kalkmıştır. Zira TFF ve UEFA kararlarını polis fezlekelerine, telefon dinlemelerine ve henüz ceza kararı kesinleşmemiş iddianameye dayandırmıştır, oysa geçen haftaki beraat kararıyla bu dayanılan veriler hukuken ortadan kalkmıştır. UEFA ve TFF’nin Fenerbahçe’ye ceza verirken dayandığı fezleke, tapeler ve gazete kupürleri hukuki olarak yok anlamındadır.
BEŞİKTAŞ DA AKLANDI
Aynı durum UEFA’dan 1 yıl men cezası alan Beşiktaş için de geçerlidir. İddiaların gerçek dışı çıktığı ortaya çıkmıştır. Beşiktaş da şikeden aklanmıştır.
Hem Fenerbahçe’nin hem Beşiktaş’a tavsiyem, gerekçeli karar çıktıktan sonra öncelikle UEFA’ya başvurup haklarında yapılan disiplin yargılamalarının yenilenmesini talep etmeleridir.
Kulüplerimizin manevi kayıplarının tam manasıyla karşılanması mümkün değil ancak maddi kayıplar bir nebze de olsa karşılanabilir.
UEFA ÇİFTE STANDART SERGİLİYOR
UEFA 3 Temmuz sürecinde Fenerbahçe’yi, tabiri caizse o dönemki TFF yönetimini kullanmak suretiyle cezalandırırken ve Şampiyonlar Ligi’nden men ederken polis fezlekesine, gazete, internet ve televizyon kupürlerine, 3. şahısların konuşma tapelerine dayanmıştı. Hatta kulübü Şampiyonlar Ligi’nden çıkarırken kulübün savunmasını dahi almamıştı.
O dönem biz de, avukatlık görevimizin bir gereği olarak, savcı iddianamesinin kesin sonuca varmadığını ve halen konunun iddia boyutunda olduğunu dile getirmiş, savunma hakkı tanınmadan ihraç kararı gibi herhangi bir ceza verilmemesi gerektiğini, UEFA’nın blöf yaptığını söylemiştik. Ancak gerek UEFA, gerekse dönemin TFF yetkilileri bizi dinlememişti.
OLYMPIAKOS'A FARKLI MUAMELE
Aradan 4 yıl gibi bir süre geçti, benzer bir durum bir Yunan takımı ile ilgili UEFA’nın önüne geldi. Olimpiakos’un Başkanı savcılar tarafından hazırlanan şike iddianamesi çerçevesinde yargılanmaya başladı. Ancak bu sefer UEFA, Fenerbahçe'nin şike davasında polis tapelerini kabul ederken, Yunan kulübü için aynı verileri yeterli görmedi, bunların kesin delil niteliğinde olmadığını belirtmek suretiyle Olimpiakos’un Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etmesine izin verdi.
Netice olarak, UEFA’nın Türk takımlarına karşı sergilediği bu tutumu diğer ülke takımlarına sergilenen yaklaşımlarla mukayese edince hukuken çelişkili bulduğumu belirtmek isterim. Ayrıca bu çifte standart durumunu sadece Fenerbahçe’nin değil tüm Türk takımlarının meselesi olarak değerlendirmek gerektiği kanısındayım.”
Sosyal medyadan Fenerbahçe ve UEFA ile alakalı bazı mesajlar: