HABER

Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Zirvesi bugün başladı: Zirvede neler konuşulacak?

Birleşmiş Milletler (BM) Biyoçeşitlilik Zirvesi bugün New York'ta başladı. Zirvede çevre kirliliği, sürdürülebilir ekonomik olanaklar, okyanus ve denizlerdeki plastik atıkları konuşulacak.

Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Zirvesi bugün başladı: Zirvede neler konuşulacak?

Birleşmiş Milletler (BM) Biyoçeşitlilik Zirvesi bugün New York'ta başladı. Zirvede çevre kirliliği, sürdürülebilir ekonomik olanaklar, okyanus ve denizlerdeki plastik atıkları konuşulacak.

Zirve, biyolojik çeşitliliğin bozulması nedeniyle insanlığın karşı karşıya olduğu kriz ve sürdürülebilir kalkınma için biyoçeşitlilik konusundaki eylemleri hızlandırma konusundaki acil ihtiyaca vurgu yapayacak.

Zirvede açılış konuşmasını BM Genel Kurul Başkanı Volkan Bozkır yaptı. Bozkır, "Bu gezegendeki varlığımız tamamen çevremizdeki doğal dünyayı koruma yeteneğimize bağlı. Biyoçeşitliliği korumak için ahlaki, ekonomik ve varoluşsal sebeplerimiz olduğunu biliyorsunuz. Gezegenimizin sağlığına yatırım, geleceğimize yapılan bir yatırımdır" dedi.

Ardından BM Genel Sekreteri António Guterres ile Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Tarafları Konferansı'nın gelecek yılki ev sahibi Çin Devlet Başkanı Şi Cinping konuştu.

Ülke temsilcilerinin yer alacağı zirvede liderlerin video mesajlarının da yayımlanması bekleniyor.

https://twitter.com/UNBiodiversity/status/1311304289860681728

Zirve öncesinde taahhütname imzalandı

Zirve öncesinde 64 ülkenin lideri ile Avrupa Birliği Komisyon Başkanı "Doğa ve İnsan için Liderler Taahhüdü" adı verilen bir taahhütname imzalayarak 2030 yılına kadar biyolojij çeşitlilikte yaşanan kayıplarını sonlandırmayı vaat etti.

Aralarında Emmanuel Macron, Angela Merkel, Justin Trudeau, Jacinda Ardern ve Boris Johnson'ın da bulunduğu 64 ülke liderinin iklim krizi ve ekosistemlerin gördüğü zararı ortadan kaldırmak üzere imzaladıkları taahhütnamede 10 madde yer aldı.

Taahhütler arasında orman tahribatını azaltmak, sürdürülemez balıkçılık uygulamalarını durdurmak, çevreye zararlı sübvansiyonları ortadan kaldırmak ve önümüzdeki on yıl içinde sürdürülebilir gıda üretim sistemlerine ve döngüsel (üretim, kullanım ve imha süreci yerine dönüşümü ve yeniden dönüşümü esas alan) ekonomiye geçiş için gösterilecek çabalar yer alıyor.

BM'nin New York'taki binası.

Liderler bu taahhüdü, gelecek nesillerin çevre tahribatı konusunda harekete geçmelerini sağlayacak bir "dönüm noktası" olarak tanımlıyor.

Türler tehdit altında

The Nature Conservancy adlı yardım kuruluşu tarafından bu ay yayımlanan bir rapora göre, önlem alınmazsa tüm canlı türlerinin yüzde 30 ila yüzde 50'si 2050 yılına kadar yok olabilir. Bu da ekonomik ve sosyal refahı tehdit edebilir.

Örneğin, arı, kelebek gibi çiçek tozlarını taşıyarak döllenmeyi sağlayan canlıları kaybetmek, yıllık tarımsal üretimde 217 milyar dolarlık bir düşüşe neden olabilir.

Bu yaz Kaliforniya ormanlarında çıkan yangınlar şehri duman altında bırakmıştı.

Bilim insanları, korunan alanlar ve koruma yoluyla gezegenin en az yüzde 30'unun korunması gerektiğini söyledi. Kunming anlaşmasının bir taslağı da bu taahhüdü içeriyor.

Bu anlamda da Kanada ve İngiltere Pazartesi günü yaptıkları açıklamada 2030'a kadar kara ve denizlerinin en az yüzde 30'unu koruma sözü verdi.

Çin, üzerine düşeni yapabilecek mi?

BM'ye göre 2020 yılı doğa ve biyolojik çeşitlilik için süper bir yıl olacaktı. Ancak bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını insanın doğa ile kurduğu dengesiz ilişkiyi tekrardan gözler önüne serdi.

Çin, bu yıl Kunming kentinde yapılması planlanan ancak salgın sebebiyle 2021 yılına ertelenen bir uluslararası toplantıya ev sahipliği yapacak. Gelecek yıl yapılacak bu toplantıdan Paris İklim Anlaşması benzeri bir anlaşmanın çıkması öngörülüyor.

Bu zirve, gelecek yılki Çin toplantısı öncesinde yapılacak müzakereler için de ayrı bir öneme sahip.

Hükümetlerin, koronavirüs salgınıyla birlikte ekonomilerini ve hayatlarını kurtarmak için uğraşırken çevresel hedefleri görmezden gelmesi bir tehlike olarak görülüyor. Ancak bunun tersinin olduğuna dair temkinli bir iyimserlik var.

Covid-19 ile birlikte hayvanlardan insanlara bulaşabilecek hastalıkların doğanın yok oluşunu hızlandırması yönündeki uyarılara odaklanılacak.

Çevrenin kırmızı alarm verdiği bir dönemde dünyanın en büyük sera gazı yayıcısı Çin, büyüyen gücünü kullanarak 196 ülkeyi iklim krizine yönelik bir planı kabul etmeleri için ev sahibi olmakla görevlendirildi.

Çin'in modern dünyada çevre sicili bir hayli zayıf. Hızlı ekonomik kalkınma programları, devasa altyapı projeleri doğa için büyük bir bedele mal oldu.

Ancak Pekin, yeşil alanları sanayileşmeyle büyük ölçüde ortadan kaybolan bazı Avrupa ülkelerinin korumaya odaklanma yaklaşımına güvenmiyor.

Çin'de bir fabrika.

Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri (IPBES) Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu'nun eski başkanı Robert Watson ise Çin'in üzerine düşen görevle alakalı olarak, "Bence Çin hem iklim değişikliği hem de biyolojik çeşitlilik ve arazi bozulması konusunda kesinlikle kritik öneme sahip. Çin'in liderliği olmadan bu sorunları çözemeyeceğiz" yorumunda bulunuyor.

Bazı yetkililer ise, 2060 yılına kadar karbon nötrlüğü sağlama sözü vererek Çin'in karbon taahhütlerini artırmasından günler sonra Başkan Şi'nin zirvenin açılışında yapacağı konuşmada, dünya liderlerini başka bir büyük çevresel taahhütle şaşırtacağından kuşkulanıyor.

Watson, Çin'in Yangtze havzasını ormansızlaştırmasıyla beraber, kötü arazi bozulması örnekleri yaşadığını ifade ederek şunları söylüyor:

"Şimdi, anladığım kadarıyla, Yangtze havzasında oldukça önemli bir ağaç dikimi yaptılar çünkü aşırı sellere ve toz çanaklarına yol açıyordu. Elbette şehirlerde de korkunç bir hava kirliliği var. Çin'in bu konuda ekonomik bir güç olduğunu göstermek ve dünyada liderlik rolü oynamak istediği konusunda biraz iyimserim.

"Dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin Çin ile yakın bir şekilde çalışması ve toplu olarak doğru yönde hareket edip edemeyeceğimizi görmesi gerekiyor."

Greenpeace, zirveye katılmayacak olan Trump ve Bolsonaro'yu eriyen buz heykelleriyle protesto etti.

Zirveden öne çıkacak detaylar

Zirve organizatörleri, dünya liderlerinin Çarşamba günü konuşma talepleri karşısında ise şaşkına döndü.

Edinilen bilgiye göre Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika Başbakanı Cyril Ramaphosa ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson zirvede konuşma yapmak konusunda istekli.

ABD Başkanı Donald Trump ve Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro ise zirveye katılmayacak. ABD hükümetinden herhangi bir temsil beklenmezken Brezilya'yı daha önce iklim krizini Marksist bir komplo olarak reddeden Dışişleri Bakanı Ernesto Araújo temsil edecek.

Ancak Amazon yağmur ormanları yanmaya devam ediyor. Pek çok kişi Brezilya liderinin ülkesini çevresel yıkıma doğru yönlendirmesinden korkuyor.

ABD, BM'nin biyolojik çeşitlilik sözleşmesine taraf olmasa da, Bolsonaro'nun çevre konusundaki tutumu, nihai Kunming anlaşması üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Hükümetler, Araújo'nun söylediklerini büyük bir ilgiyle dinleyecek.

Dünya liderlerinin yanı sıra gençlik aktivisti Archana Soreng de zirvenin açılışında konuşma yapacak. Hindistan'daki Khadia kabilesinin üyesi olan Soreng, BM genel sekreterinin iklim değişikliğiyle ilgili gençlik danışma grubunun da bir parçası olacak.

BM'nin Biyoçeşitlilik Başkanı Elizabeth Maruma Mrema, İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesine yaptığığı açıklamada,"Konuşmak için kayıt yaptıran hükümetlerin ve eyaletlerin sayısına bakın. Bu bile tek başına açıkça bir şeyler söylüyor" dedi.

Bu yıl Polonya'da gerçekleştirilen bir çevre eyleminden.

Doğa**nın finansal değerlerle ölçümü**

Doğanın değerini finansal açıdan ifade etmek, koruma çabalarının büyük bir odağı haline geldi. Çoğu ekonomik modelde bulunmayan ormansızlaşma, kirlilik ve türlerin yok olmasının maliyeti ile, sağlıklı ormanların, nehirlerin ve okyanusların insanlığa sağladığı ekosistem hizmetlerinin ekonomik katkısının hesaplanması, koruma tartışmasının yeniden çerçevelenmesine yardımcı oldu.

Zirveden önce sigorta şirketi Swiss Re, küresel GSYİH'nın yarısından fazlasının (yüzde 55) yüksek işlevli biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetlerine bağlı olduğunu hesapladı. Bu tutar da 41,7 trilyon dolara eşit.

Ancak araştırma, Güneydoğu Asya, Avrupa ve ABD'deki büyük ekonomilerdeki ekosistem düşüşüne maruz kaldığını da ortaya çıkardı.

AB, Almanya, Norveç, Kosta Rika ve İngiltere, doğa için finansmanı artırma çabalarına öncülük ediyor. Ancak çevre konusunda anlamlı adımlar atmak için, yüksek biyolojik çeşitliliğe sahip birçok gelişmekte olan ülke - Brezilya ve birkaç Afrika ülkesi dahil - ekosistem hizmetlerini tanıyan küresel bir finansal sistemin oluşturulmasını istiyor.

Tüm müzakere pozisyonlarını nihai bir anlaşmaya dönüştürmekle görevli olan BM'nin Kunming sürecindeki eşbaşkanı Basile van Havre, bu ülkelerin tutumlarını anladığını söyledi:

"Sanırım duyulması gereken bazı endişeleri masaya yatırıyorlar. Brezilya'yı terk eden ve dünyanın başka yerlerine giden ticari mallar var. Ve diğer yerlerdeki ekonomileri besliyorlar. Yani, süpermarkette yiyecek satın alırsam, korumayı desteklemek için parayı Brezilya'ya nasıl geri aktaracağız? Bu yerel toplulukların ihtiyacını tamamen anlıyorum."

Bu tür sorunlar, önümüzdeki yıl Kunming toplantısının ana gündem maddesi olacağı gibi bugün itibariyle de konuşulmaya başlanacak.

Bu yıl Polonya'da gerçekleştirilen bir çevre eyleminden.

Özel sektörün bakışı

Hükümetlerin yanı sıra, bankalar ve özel şirketler de bugünkü zirve öncesinde doğayı koruma taahhütlerini açıkladılar.

Aralarında HSBC, Allianz ve Axa gibi şirketlerinin de yer aldığı 26 finansal kurum, ekosistemi korumak için dünya liderlerini bir anlaşmaya varmaya çağırdı.

Dünyanın en büyük yatırımcısı olan BlackRock'un CEO'su Larry Fink, biyoçeşitlilik için bilim, teknoloji ve yenilikten yararlanma konusunda liderlerin katıldığı diyalogda da yer alacak.

Toplantı öncesinde, doğa koruma grupları ve organizasyonları biyoçeşitlilik ve kampanya hedefleri hakkında bir dizi basın bülteni yayımladı.

The Wildlife Trusts, Birleşik Krallık'ın 2030'a kadar kara ve denizin yüzde 30'unu korumaya yönelik yeni taahhüdünün yanı sıra 30 milyon sterlinlik bağış toplama çağrısı başlattı.

Biyoçeşitlilik nedir?

Biyoçeşitlilik, tüm biçimleri ve tüm etkileşimleri ile dünya üzerindeki yaşamın çeşitliliğidir.

Genlerden başlayarak, daha sonra tek tek türler, sonra topluluklar ve son olarak yaşamın fiziksel çevre ile etkileşime girdiği ormanlar veya mercan resifleri gibi tüm ekosistemlerden oluşan birkaç seviyeden oluşuyor.

Her türün ekosistem oluşumunda etkisi vardır. Biyoçeşitliliğin azalmasında, bu ve benzeri nedenlere bağlı olarak, habitatların yıkıma uğramasının yanı sıra, ortama yabancı türlerin girmesi, aşırı tüketim ve besin zincirlerindeki bozulmalar da etkili oluyor.

Oxford Üniversitesi'nden Prof. Dr. David Macdonald da biyoçeşitlilik için "O olmadan insanlık için bir gelecek yoktur" diyor.

En Çok Aranan Haberler