Tulip Mazumdar
BBC Muhabiri
17 yaşındaki Miriam birkaç saat uzaklıktaki köyünden geldi bize öyküsünü anlatmak için.
Geçen yıl 6 ay süreyle Boko Haram tarafından tutsak alınmıştı. Militanlardan biriyle evlenmeye zorlanmış, ardından defalarca bu adamın tecavüzüne uğramıştı.
Ufak tefek yapısından, vücudunu saran canlı renklerdeki kumaştan ve başındaki çiçekli uzun başörtüsünden anlaşılmıyor ama, şimdi bu militanın çocuğuna hamile.
Miriam, köyünden kaldığımız otele, ailesini tanıyan genç bir erkekle birlikte geldi. Geceyi bu kişiyle geçirmesi ya da tek başına kalması uygun değildi. Ne yapmak istediğini sorduk Miriam'a, beni işaret ederek "onunla kalmak istiyorum" dedi.
Miriam'ın İngilizcesi benim Hausa bilgimin yoksunluğundan ancak bir kademe daha iyi. Duşu nasıl kullanacağını anlatmayı başardım, giysilerini çamaşırhaneye gönderip benim bazı giysilerimi verdim.
Duştan yumuşak beyaz havlulara sarınmış halde çıkıyor. Bir çocuktan farkı yok. Ama karnını işaret ettiğinde hamileliğinin ne kadar ilerlemiş olduğunu anlıyorum.
Hamile halde Boko Haram tutsaklığından kaçmasından sonra, köy halkının kendisini reddettiğini anlatıyor; "Kız olmasını umuyorum. Onu bir erkekten çok daha fazla seveceğim. Bir erkek çocuk ise, her zaman Boko Haram'ın oğlu diye bilinecek." diyor.
Her genç kız gibi...
Saat gecenin 10'uydu. Kafamı toplamak için dışarı çıktım. Miriam'ın ne kadar korunmasız olduğunun gayet iyi farkındaydım. Miriam gibi genç kadınların, aylarca işkence ve tacize uğradıktan sonra Boko Haram'a katılmaya ve onların emriyle adam öldürmeye zorlandığını da biliyordum.
Bu meraklı genç kadının neler görmüş olduğundan ve bu tuhaf ortamda tamamen yabancı birinin yanımda ne yapabileceğinden kaygılıydım.
Otel odasına geri döndüğümde Miriam yatağın bir ucunda tostoparlak olup uykuya dalmıştı.
Ben de dalmışım anlaşılan. Gözümü açtığımda saat sabahın 5'iydi. Miriam için gün başlamıştı. Beni banyoya sürükledi ve heyecanla makyaj çantamı işaret etti. Yüz pudramı alıp yüzünü pudralamamı istedi, ruj ve rimeli elime tutuşturdu.
Göz kapaklarını kırpıştırıyordu. Ona makyaj yapmaya başladım. Gülüyor, yaşadığının gerçekliğinden emin olmak için saçımı çekiştiriyordu.
Belki ikimiz de kısa bir an için Miriam'ın ne kadar umarsız bir durumda olduğunu unutmuştuk. Birkaç dakika için makyaj denemelerine girişen sıradan bir 17 yaşındaki genç kız gibiydi.
Ama yalnızca birkaç dakika için...
Öldürme tehdidiyle izdivaç
Geçen yıl Boko Haram Miriam'ın köyüne saldırmış ve köyü ele geçirmişti. Bir eve götürülmüş, küçük bir odada diğer 40 kadar kadınla birlikte alıkonmuştu. Başında evlendirilmeye karşı direnmiş ama yanına getirilen dört erkeğin boğazları kesilince evlenmeye razı olmuştu. Militanlar, "Evlenmeyi reddeden kızlara böyle yapacağız" demişti.
Altı ay sonra ve başarısız kalan bir kaçış girişiminden sonra Miriam yeniden kaçma fırsatı yakalamıştı. Evlenmeye zorlandığı adam onu yalnız bırakmış, Miriam da fırsattan yararlanıp kaçmıştı. Evine varıncaya kadar da arkasına bakmadan koşmuştu.
"Kaçmadan önce birşey aldım yanıma." dedi. Belini saran kumaş düğümünün arasında gizli SIM kartını çıkardı. Cesaretine inanamıyordum. Kocası olan adamın telefonundan çıkarıp almıştı kartı.
Karttaki video kayıtlarını izledik birlikte. Köyler yakılıyor, insanların başları kesiliyor, sokaklara saçılmış cesetler görülüyordu. Bir köye düzenlenen saldırıyı tüfeğiyle kutlayan genç bir adamın görüntüsü belirdi.
"Kocam" dedi Miriam; "Beni bir daha görürse öldürür." diye ekledi.
Gözlerinde daha önce gördüğüm parıltı sönüyor gibiydi. Ailesindeki erkeklerin Boko Haram tarafından öldürüldüğünü, annesiyle bir başlarına kaldıklarını anlattı.
Sonra yeniden bir ışık yandı adeta; ama daha çok bir öfke parıltısıydı bu. "Tanrı benim intikamımı alacak. Daha fazla söyleyecek birşeyim yok." dedi.