ANKARA (İHA) - Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye 3 Ekim 2005'te müzakerelerin başlaması için verdiği kararın Türkiye için yeni bir başlangıç olduğunu belirterek, "Ancak önümüzde dik ve çetin bir yokuş var. Bu yokuşta 31 kasis ile mücadele etmemiz gerekecek" dedi.
ASO Başkanı Çağlayan, AB Zirvesi'nde Türkiye'nin müzakere süreci ile ilgili verilen kararı değerlendirdi. Yazılı bir açıklama yapan Çağlayan, AB'nin Brüksel Zirvesi'nde alınan 3 Ekim 2005'te Türkiye ile müzakerelere başlanılması kararının memnuniyet verici olduğunu ifade ederek, "Bugün Türkiye için yeni bir başlangıçtır. Bu başlangıç Sayın Başbakan ve hükümetin yoğun gayretiyle olmuştur. Bu memnuniyet verici gelişme hepimize hayırlı olsun. Ancak asıl iş şimdi başlıyor. Önümüzde bizi dik ve çetin bir yokuş bekliyor. Bu yokuşta yol boyu 31 kasis ile mücadele etmemiz gerekecek" dedi.
Brüksel Zirvesi'nin, üyelik müzakere sürecinin çok çetin geçeceğini de net bir biçimde ortaya koyduğuna dikkat çeken Çağlayan, 3 Ekim 2005 tarihinde tarama sürecinin mi yoksa müzakerelerin mi başlayacağının belli olmadığını; ancak kendilerinin bu tarihe kadar gerekli taramaların yapılarak müzakerelerin başlamasından yana olduklarını ifade etti. Müzakereler sırasında aynı anda birden fazla bölümün açılması gerektiğine dikkat çeken Çağlayan, aksi halde Kıbrıs Rum Kesimi'nin her bölümün açılması ve kapanmasında oybirliği gerektiği için tam 62 kez veto edebileceğini kaydetti. Çağlayan, bu dönemde özellikle kişilerin temel hak ve özgürlüklerinden bahseden AB hukukunun, kişilik haklarını sınırlayan vizeyle ilgili kararını da öncelikli görüşülmesi gereken konulardan biri olduğunu da vurguladı. Müzakere tarihinin alınmasıyla Türkiye'nin yeni bir döneme girdiğini de dile getiren Çağlayan, artık toplumun tüm kesimlerine önemli sorumluluklar düştüğünü kaydederek açıklamasına şöyle devam etti:
"Müzakere tarihi alınmasını sayın Başbakan başardı; ama müzakere takvimi sonunda AB'ye tam üyelik başarısını elde etmek için sayın Başbakan ile birlikte hepimize ciddi görevler düşüyor. Artık hepimiz bilmeliyiz ki, bu süreçte yapılacakları sadece hükümetlerden beklemek yerine herkes, her kesim bu değişim ve dönüşüme gereken ilgi ve desteği vermeli, değişime önce kendisinden başlamalı. Bu süreçte eski anlayışlarla yeni politikalar üretmeliyiz. Artık herkes kendine çeki düzen vermek zorundadır. Bu süreci bir dönüm noktası olarak görmeli ve hep beraber Türkiye'yi dünyada hak ettiği noktaya getirmeliyiz."