Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "1 Kasım’dan sonra yeni sayfa açılacak, görüşmelerimiz var" açıklamasına ilişkin, "Böyle bir görüşme söz konusu değil. Bunlar kabil-i hitap olmaktan çıkmıştır. Bunlar sürece ihanet etmiştir. HDP'nin bu yönetimiyle bu anlayışıyla bu anlamda ciddi bir konu görüşmek mümkün değildir. Siz, iyi niyetle süreci devam ettirmek isteseniz bile bu var olan tablo değişmeden hiçbir şey devam ettiremezsiniz" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, TRT Haber'de katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Akdoğan, 7 Haziran seçimlerinden sonra başlayan DAEŞ, PKK ve DHKP-C'nin saldırılarının hatırlatılması üzerine, "Eş zamanlı olarak üç örgütün Türkiye'ye saldırıda bulunması aslında bir yönüyle 'Türkiye'de devlet otoritesi kalmamıştır. Bir otorite zafiyeti yaşanmaktadır. Burada bizim borumuz öter' böyle bir görüntü verilmek istendi. Bunun arkasından bir kaos planı devreye konulmak isteniyor. 'Türkiye terör örgütlerinin cirit attığı bir ülke, buna karşı devlet aciz bir durumda'. Böyle bir görüntü vermek istiyorlardı. Buna karşı devlet, o anda eş zamanlı olarak üç örgüte karşı terörle mücadele kapsamında operasyonları başlatmasaydı, bu kaos planı devreye girebilirdi. Türkiye bugün başka bir yere sürüklenmiş olurdu" diye konuştu.
Bu operasyonların bir sonuç olarak ortaya çıktığını vurgulayan Akdoğan, terörle mücadelenin seçime endeksli olmadığını, terör son bulana kadar terörle mücadelenin devam edeceğini söyledi.
Siyaset kurumunu zayıflatmak ve günlük yaşantıyı tamamen esaret altına almak için terörün çok uzun zaman kullanıldığını kaydeden Akdoğan, vesayet odaklarının, derin devlet yapılanmalarının terör üzerinden sivil siyaseti zayıf bırakma çabalarını akamete uğrattıklarını belirtti.
Suriye ve Irak bağlamında yaşananların tekrar terör üzerinden birilerinin hesap yapmasını gündeme getirdiğine dikkati çeken Akdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunun bir amacı Türkiye'de AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını engellemektir. AK Parti'yi devirip, Türkiye'yi kendi yörüngelerine oturtup ona göre bir dış politika belirlemektir. Türkiye'yi bir uydu ülke haline getirmektir. Örneğin PKK'nın buradaki amacı şu, 'Devlet otoritesi kalmadı burada ben hakimim'. Kantonlaşma sürecinin bir parçası olarak böyle bir görüntü vermeye çalışıyor. Devlet bu oyunu bozdu. Bunun bir diğer sebebi de farklı olanları oradan kaçırmaktır. Kobani olaylarından sonra bölgeden bir takım insanların taşındığını gördük. Kendilerine tabi olmayan Kürtler de dahil olmak üzere... Hepsini kaçırtıp, tamamen homojen, kendi kontrollerinde, tasallut altına alabilecekleri bir yapı kurmak. Suriye'den ilk Türkiye'ye kaçanlar PYD'nin zulmünden kaçan Kürtlerdi. Orada PYD diye bir yapı yok ki orada küçük küçük Kürt gruplar vardı. Kandil'den gelen silahlı unsurlarla gelip oraya çöktüler. Küçük Kürt gruplar üzerinde hakimiyet kurup, kendilerine tabi olmayanları kaçırttılar. Aynı bunu acaba, Türkiye'de deneyebilir miyiz? Kuzey Irak'taki kamplar, Suriye'de oluşturmaya çalıştığı kantonlar, sınırın karşı tarafındaki Türkiye'de bir takım yerlerde, ilçelerde kurtarılmış bölgeler oluşturup bir üçgen kurabilir miyiz ve burada geçişkenlik oluşturabilir miyiz. Onların da başka amaçları vardı."
"Türkiye, operasyonlarla ciddi bir oyunu bozdu"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara'daki terör saldırısına ilişkin açıklamalarına atıfta bulunan Akdoğan, "Görüntüde bir örgüt olabilir. O örgütün içine angaje edilen ve başka örgütlerin amaçlarına hizmet eden insanlar olabiliyor. Arka planda bir üst akıl bu örgütleri kullanabiliyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye bu terörle mücadele operasyonlarını başlatmakla çok ciddi bir oyunu bozdu" diyen Akdoğan, operasyonların seçime endeksli olmadığını ve sonuç alınıncaya kadar güvenlik politikalarının aynı şekilde devam edeceğini kaydetti.
Teröristle vatandaşı ayırt eden hukuk içinde bir mücadele yürütüldüğünü vurgulayan Akdoğan, 90'lı yıllardaki olumsuzluklarla çağrışım yapılacak bir süreç olmadığının altını çizdi.
"Bunların yalanlarından, taktik açıklamalarından bıktık"
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın "1 Kasım'dan sonra yeni sayfa açılacak, görüşmelerimiz var" şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine Akdoğan, "Bunların hiçbir sözüne itibar etmemek lazım. Bunların yalanlarından da bıktık, bu taktik açıklamalarından da" diye konuştu.
PKK terör örgütünün de benzer taktik açıklamalarda bulunduğunu belirten Akdoğan, örgütün seçim sürecine girince taktik bir eylemsizlik ilan ettiğini ve buna da uymadığını, eş zamanlı olarak da canlı bomba talimatları vermeye başladığını hatırlattı.
Bunun nasıl bir taktik durumsa HDP'nin yaptıklarının da taktik bir durum olduğunu kaydeden Akdoğan, "Bunlar her şeyi berbat ettiler, çözüm sürecini sabote ettiler, barajı geçmek için sürece ihanet ettiler" dedi.
Sürecin geldiği noktaya dikkati çeken Akdoğan, "Bugün burada çok sıkıştılar. İnsanlar diyor ki 'Ben sana niye oy vereceğim. Tamam barajı geçme motivasyonun vardı oy verdik. Siz her şeyi berbat ettiniz'. PKK'nın bölgedeki stratejisi de halktan ciddi tepki çekti" şeklinde konuştu.
"Bunlar kabil-i hitap olmaktan çıkmıştır"
PKK'nın bölgede isyan denemeleri yapmasının amacını "Güvenlik güçleri üzerine gidecek, halk orada ayaklanmış, devlet de halkı eziyormuş" görüntüsü vermek olarak değerlendiren Akdoğan, devletin bu oyuna gelmediğini söyledi.
Örgütün bu stratejisine vatandaşların çok büyük bir tepki gösterdiğini ifade eden Akdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlar kıvranıyor. Özerklik projesi, devrimci halk savaşı, vur-kal eylemleri çöktü. Siyasi uzantısına da eleştiri var. Bu tür açıklamalarla 'Bir takım görüşmeler var, seçimden sonra süreç yeniden başlayacak, bundan dolayı bize oy verin'. Böyle bir kandırmaca içerisine giriyorlar. Böyle bir görüşme söz konusu değil. Bunlar kabil-i hitap olmaktan çıkmıştır. Bunlar sürece ihanet etmiştir. HDP'nin bu yönetimiyle bu anlayışıyla bu anlamda ciddi bir konu görüşmek mümkün değildir. Bu sürecin sahibi AK Parti'dir. Siz, iyi niyetle süreci devam ettirmek isteseniz bile bu var olan tablo değişmeden hiçbir şey devam ettiremezsiniz."
HDP'nin tam bir hayal kırıklığı yaşattığını ve güven sarsılması yaşandığını ifade eden Akdoğan, "Şu anda bu yönetimde bulunan kişiler, bunlar sürece açıktan ihanet ettiler. Bu yüzden bu çok kolay bir durum değil. Ben kısa vadede bu yapı değişmeden onların muhatap alınacağı kanaatinde değilim. Öncelikle sürecin bir noktaya gelebilmesi için güvenlik açığının giderilmesi, terörle mücadelede bir yere varmamız gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Siyasi şantajla siyaset yapılmaz"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Oslo görüşmelerine ilişkin belge iddiasına Akdoğan, "Bu boş konuşma... Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış. Bu eskiden gündeme getirilmiş bayat bir konu. 'Son hafta böyle bir çamur atayım, tutar mı tutmaz mı' diye bir deneme. Ana muhalefet liderinin bir ağırlığı ve ciddiyeti olması lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümeti, toplumun rıza göstermeyeceği hiçbir şeyi onaylamaz, hiçbir taahhüt altına girmez. AK Parti iktidarı millete rağmen milletin istemediği hiçbir yola tevessül etmez ve hiçbir şeyi kabul etmez. Bu yüzden Oslo vesaire bağlamında yalan yanlış bir sürü şeyler ortaya atılmıştır. Bunu da paralel yapının nasıl gündeme getirdiği malumdur. Bu bayat bir konudur. Hiçbir inandırıcılığı olmayan bir konudur. Paralel yapının üflediği 'hadi siz siyaset alanında oynayın' dediği bir konudur. Bunlara itibar etmemek lazım" diye konuştu.
"Bu siyasi şantajdır" diyen Akdoğan, ''Ben bir şey biliyorum ama açıklamam'. Biliyorsan açıkla, kardeşim. Siyasi şantajla siyaset yapılmaz. Kim ne biliyorsa açıklasın. AK Parti hükümeti, milletin istemediği hiçbir yola girmez. Hiçbir yanlış işin altına imza atmaz" dedi.
"(Paralel Yapı) Terör örgütlerine bilgi sağlayabilir"
Paralel yapının, Çözüm Süreci döneminde süreci sabote etmek için ellerinden geleni yaptığını söyleyen Akdoğan, "Terörle mücadele sürecinde de 'bu süreci nasıl akamete uğratabiliriz' diye bir takım faaliyetlerin içerisine girdikleri görülüyor. Kamu birimlerinin içinde de bunların uzantıları olduğu için terörle mücadelede başarıya ulaşabilmesi için bunlarla eş zamanlı mücadele edilmesi lazım" dedi.
Ortada bir şer cephesi olduğunu ve bunun orkestra şefliğini de paralel yapının yaptığını kaydeden Akdoğan, "O dönemdeki bilgileri Türkiye aleyhine kullanıyorlar. Terör örgütlerine de bu bilgileri sağlayabilirler. Ve sağladıklarını da ben tahmin ediyorum. Türkiye'ye karşı bir ihanet şebekesine bu dönüştü. Bir takım örgütlerle ve siyasi partilerle işbirliği içindeler" şeklinde konuştu.
Paralel yapının, Türkiye'ye karşı uluslararası zeminde yapılan algı operasyonlarının da bir parçası olduğunu belirten Akdoğan, bunun odağına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerleştirildiğini dile getirdi.
Akdoğan, 17 Aralık darbe girişimini hatırlatarak, "Doğrudan siyasete müdahale, bir darbe girişimiydi. 'Ben istediğimi getirir, istediğimi götürürüm.' Niye? 'Herkesi dinledim, kaydettim, fişledim.' Bunlardan mağdur olmayan kimse kaldı mı? Siyasi partilerin hepsine bakın. Hepsine zarar verecek bir şey yaptılar. Öğrencilerin sorularını çalmaktan memurların sicilini bozmaya kadar, hayatın her alanında millet bunlardan yaka silkti" şeklinde konuştu.
Bunun vatandaşların hayatına dönük saldırı olduğunun altını çizen Akdoğan, "Türkiye bunu çok ucuz atlattı. Cenab-ı Hak yüzümüze baktı da bu yapı deşifre oldu, bir farkındalık oluştu. Bu mekanizma çökertildi. Bu çok önemli bir durumdur" dedi.
"Terör hadiseleriyle siyaset dizayn edilmeye çalışılıyor"
Seçimlere çok az bir süre kaldığı hatırlatılan Akdoğan, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili önemli bir seçime gidildiğini belirtti.
Seçimle ülkenin, geçmişte olumsuzlukları bilinen, nasıl çıkılacağı belli olmayan koalisyon tüneline mi gireceğinin yoksa tek parti iktidarıyla güven ve istikrarı devam mı ettireceğinin ortaya çıkacağını ifade eden Akdoğan, "Terör hadiseleriyle bir şekilde siyaset dizayn edilmeye ve baskılanmaya çalışılıyor" diye konuştu.
Akdoğan, terörün hayatı esir almayı, rutini bozmayı amaçladığına dikkati çekerek, buna teslim olunmamasının önemine değindi. Hayatın normal akışına devam etmesini, seçime gölge düşmemesini, herkesin sandığa gitmesini ve iradesini ortaya koymasını teröre verilecek bir cevap olarak nitelendiren Akdoğan, şunları söyledi:
"Bu yüzden daha bir anlamlı. Genel olarak baktığımızda da katılımın yüksek olması önemli. Burada vatandaşlarımız yani önümüzdeki 4 yıl nasıl bir Türkiye görmek istiyoruz? Üç ay önce seçim vardı. Üç ayda Türkiye neler kaybetti. Bölgemizde bir sürü savaş var, batıda küçülen bir ekonomi, küresel kriz var bunların içinde biz halkımız bu olumsuzluğu hissetmesin diye çaba gösterdik. Türkiye hükümetsiz kalmasın, bunun için sorumlu davrandık. Hükümet kurma girişimlerinde, diğer olaylarda AK Parti hep pozitif bir şekilde, vatandaşımız bunu hissetmesin diye çok çaba gösterdi ama yaşananları herkes görüyor. Bir şekilde bu türbülanstan da çıkmak için tek başına iktidar önem taşıyor. Bu yüzden de insanların sandığa gitmesi, iradesini ortaya koyması önemli. Geçen sefer katılım yüksekti, bu sefer biraz sanki genel bir sessizlik, biraz bu terör hadiselerinden de sonra, hali var ama benim gördüğüm vatandaşlarımız bir fikre, kanaate varmış."
"Her türlü tedbir alınıyor"
Vatandaşların 7 Haziran'dan sonra yaşananlara bakıp notunu verdiğini ifade eden Akdoğan, "Hükümet kurma sürecinde kim doğru yaptı, kim yanlış yaptı, kim her şeye 'hayır' dedi, kim sorumlu davrandı. Terör saldırılarından sonra kim sağduyu içinde hareket etti, ortak bir tavır takınabildi, buna baktı. Kim 7 Haziran'dan ders çıkarttı, seçmenin mesajını aldı, ona göre kendisini yeniledi, seçim beyannamesinde önüme ne koydu? Vatandaş bu üç olaya da baktı partilerin notunu verdi ve şu anda bir fikri var vatandaşın, ben öyle görüyorum. Vatandaş şimdi sandığa bekliyor" ifadelerini kullandı.
Seçim güvenliğiyle ilgili özellikle Doğu ve Güneydoğuda vatandaşların müsterih olmasını isteyen Akdoğan, şöyle konuştu:
"385 bin güvenlik görevlimiz seçim günü görev yapacak. Burada sadece seçim günü sandıkların korunması değil, bu süreçte vatandaşların baskı ve tehdit altında olmaması, herhangi bir şiddete maruz kalmaması, seçim günü yaşanacaklar okul bahçelerinde, içinde vesaire, bütün bunlara dönük her türlü tedbir alınıyor. Vatandaşımız rahat, müsterih bir şekilde gitsin, iradesini ortaya koysun. Uyarıyorum, o gün başkası yerine oy kullananlar, vatandaşı okul bahçesinde veya koridorlarda tehdit edenler, hileye tevessül edenler bunların çok ağır cezaları var. Bunların hepsinin de hesabı tek tek hukuk içinde sorulur. Bu yüzden seçim güvenliği açısından ben bölgede şartların daha olumlu da olacağını düşünüyorum. Vatandaşlarımız hür bir şekilde gitsinler, iradelerini ortaya koysunlar, 'Türkiye'nin geleceğinde ben de söz sahibiyim kardeşim' desinler."
"AK Parti kendisini oldukça yeniledi"
7 Haziran'dan bu yana siyasi partilerde değişiklik olup olmadığının sorulması üzerine Akdoğan, partilerin bu süreçteki siyaset tarzlarıyla ortaya koydukları beyannamelerin değişip değişmediğini gösterdiğini bildirdi.
Akdoğan, AK Parti'nin 'Ben seçmenin mesajını doğru aldım, dersime çalıştım, kendimi yeniledim' diyerek ona göre bir seçim beyannamesiyle ortaya çıktığını belirterek, birçok "dev" projeyi açıkladıklarını anımsattı. "Diğer partilerin var mı bir projesi" diye soran Akdoğan, sadece AK Parti'nin projeyle konuştuğunu söyledi.
AK Parti'nin her kesime dönük beyanname hazırlandığını dile getiren Akdoğan, şunları kaydetti:
"Siyaset tarzı, üslubu açısından da AK Parti kendisini oldukça yeniledi. Böyle baktığımızda yanlışta direnenler var. Birtakım partilerin, her şeye 'hayır' diyen partilerin, yani iktidar korkusuyla yönetme sorumluluğundan kaçan bir siyasi parti olur mu? Siyasetin amacı zaten yönetime gelip halka hizmet etmektir. Sen bundan kaçıyorsan ve her şeye 'hayır' diyorsan vatandaş o zaman diyor ki 'Bunun siyaset yapmak gibi bir derdi yok.' Bu 'küçük olsun benim olsun diyor' ve oradaki büyük bir camianın diyelim işte ülkücü hareketin, sen bütün iradesine ipotek koyuyorsun ve önlerine ket vuruyorsun. Bunlar tabii tepki çekiyor. Vatandaş gördü, bir terör hadisesi olduğunda ilk dakika çıkıp 'katil devletti', yani acının üzerine basıp orada kampanya yapanları gördü. 'Terör' diyip, hep bunun siyasetini yapıp terör hadisesi olduğunda görüşmeyi bile kabul etmeyenleri de gördü. Bir de 'Ben her türlü açık çeki veriyorum, ne gerekirse yaparım' diyip iki satır ortak açıklama bile yapamayanları, bu kadar ciddi bir konuyu görüşüp ondan sonra çıkıp seçim kampanyasının PR faaliyetiymiş gibi içeride konuşulan her şeyleri dışarıya yansıtanları da gördü. Böyle bakınca bütün partilerle ilgili seçmenin bir kanaati var bunu 1 Kasım'da göreceğiz."
"Tek başına iktidar olmaya ramak kaldı"
1 Kasım seçimine yönelik tahmini sorulan Akdoğan, "AK Parti'nin ders çıkarması, kendini yenilemesi, diğer partilerin sürekli yanlış yapması ve yanlışta ısrar etmesi böyle bakınca AK Parti yüzde 41'idi ve oldukça toparladı. Tek başına iktidar olmaya ramak kaldı diyorum ben" diye konuştu.
Bu yüzden partisinin teşkilatlarından rehavete kapılmamalarını isteyen Akdoğan, "İnşallah tek başına iktidar oluruz diye inancımız var" dedi.
Akdoğan, seçimin sandıkta kazanıldığını belirterek, "Biz AK Parti'nin geleceği için değil Türkiye'nin geleceği için doğru olanın bu olduğuna inanıyoruz. Türkiye'nin AK Parti siyasetine ihtiyacı var diye düşünüyoruz. Diğer partiler Şırnak'a, Hakkari'ye gidemez, Van'da siyaset yapamaz. Ne teşkilatları, ne binaları, ne gidip orada vatandaşa söyleyebilecekleri bir cümle, söz var. Zihinlerinde ülkeyi bölmüşler ama her tarafa, bütün illere, ilçelere gidebilen ve oradaki insanlara söyleyecek sözü olan birlik siyaseti yapan bir AK Parti var. Bu Türkiye'nin bütünlüğü için bir sigorta" ifadelerini kullandı.
Akdoğan, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü için AK Parti'nin birlik siyasetine ihtiyaç olduğunu belirterek, bu yüzden 1 Kasım'daki seçimlerin tarihi önemde olduğunu kaydetti.
"Kimse bunlara itibar etmesin"
Yurt dışında kullanılan oyların artmasına rağmen neden istenilen seviyeye ulaşılamadığı sorulan Akdoğan, AK Parti'nin uzun gayretleri sonucunda yurt dışındaki vatandaşların oy kullanmaya başladığını söyledi.
Bu alışkanlığın gelişmesinin biraz zaman alacağını ifade eden Akdoğan, bu seçimlerdeki oy kullanım oranının geçen seçime oranla biraz daha iyi olduğunu belirtti. Akdoğan, zamanla bu oranın Türkiye yüzdesine yaklaşacağını bildirdi.
Bir başka soru üzerine ise Akdoğan, Diyarbakır'da, terör örgütü DAEŞ'e yönelik operasyonda şehit olan güvenlik güçlerine rahmet dileyerek, şunları kaydetti:
"Şu anda bütün terör örgütleriyle devletimiz aynı kararlılıkla mücadele ediyor. Bu örgütlerin hepsi kötüdür, teröristtir, Türkiye düşmanıdır ve hepsiyle mücadele edilmektedir. Zaman zaman 'birtakım örgütlerle sanki mücadele edilmiyor' falan gibi, mesela DAİŞ, 'Türkiye bununla mücadelede isteksiz veya yarım yamalak mücadele ediyor' gibi propagandalar yapılır. Kimse bunlara itibar etmesin. Bakın, bugün Diyarbakır'daki operasyon bu örgüte dönük bir operasyondur, 2 şehidimiz var, 7 terörist etkisiz hale getirildi, 13'ü yakalandı, bununla bağlantılı başka illerde de operasyon yapılıyor. Bu örgütlere karşı bugüne kadar binlerce gözaltı olmuştur, bir sürü kişi sınır dışı edilmiştir ve askerimizi DAİŞ vurduğunda sınırda, sınır ötesinde operasyon yapılmıştır ardından oradaki hedefleri vurulmuştur ondan sonra da koalisyon güçleri bağlamında Türk uçakları yine operasyonların parçası olmaktadır ve Türkiye içerisinde de güvenlik birimlerimiz gereken mücadeleyi bütün bu örgütlere paravan olsun, olmasın kim varsa, bu örgütlere ve arkasındaki zihniyete, yapılanmaya karşı etkili bir şekilde mücadelesine devam edecektir. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın."