ANKARA (İHA)Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde düzenlenen, "Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi" konulu konferansa katıldı.
"ECEL ECELDİR AMA ACI ECELLERİN HEPSİ AYNI YILA DENK GELDİ"
Bir öğrencinin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün üzerindeki sır perdesinin halen kaldırılamadığını belirtmesi üzerine Kuzu, "Özal'ın zehirlenmesi konusunda Adli Tıp raporuyla ilgili çok bir şey söylemedim. Çünkü o bir teknik rapor ben 'doğru' desem de bunun bir karşılığı yok, 'yanlış' desem de bir karşılığı yok. Emek vermişler, 380 sayfa rapor hazırlamışlar. Raporda bir takım zehirlenme maddelerinden ama normal değerlerden söz ediliyor" dedi.
1993 ve 2007 yılının Türk siyasetinde enine boyuna masaya yatırılıp incelenmesi gereken yıllar olduğuna dikkat çeken Kuzu, "JİTEM'in, derin devletin yurt içini, yurt dışını bol gezdiği, bol çomak soktuğu yıllar. 2003 yılına bakıldığı zaman Uğur Mumcu'nun öldürülmesi, Bitlis Paşa'nın öldürülmesi, Madımak Olayı, Özal'ın öldürülmesi, iki tane büyük çapta subayın bu işi kilit olarak bilinenlerin öldürülmesi, Adnan Kahveci'nin trafik kazası. 8-10 tane çok büyük olay var. Ecel eceldir ama bu kadar acı ecellerin hepsinin aynı yıla denk gelmesi nedeniyle insan bunlardan söz ederken zorlanıyor" diye konuştu.
"ÖZAL'A KOLAYI VEREN İKİ GÖREVLİDEN BİRİ KANARYA ADALARI'NA DİĞERİ HONDURAS'A KAÇIYOR"
"Özal'la çalışma olarak yakın temas içinde olan bir insandım" diyen Kuzu, şöyle devam etti:
"Özal'ın kardeşi Korkut Bey bana, 'Turgut ağabey, bu işin üzerine gidelim' dediği zaman, Özal'ın 'Korkut bu işi kapat, çok farklı odaklar var, bu işin sonu kötü olur, bu işi kapatalım' dediğini söylüyor. Arkasından olaydan 3 hafta önce benim İstanbul'da bir otelde bir görüşmem var. Bizim bakanlardan birisi o zaman ANAP'ın teşkilatında ilçe başkanı, diğeri yardımcı onlar da yanımızda. Özal, o zaman Cumhurbaşkanı ve beni yanına çağırdı, dedi ki 'Burhan Hocam, seni dinlemedik, zamanında başkanlık sistemini getirmedik. Kurduğum istikrarı Demirel ekibi mahvetti, ben şimdi Balkanlara gidiyorum, döneceğim Kafkaslara gideceğim oradan dönünce parti kuracağım, seni listeye alacağım, sakın yok deme' dedi. Listeyi çıkardı adımı gösterdi, ondan sonra gitti. Ben hazırlığımı yaptım. Gitti, geldi ondan sonra da vefat etti. Benim gördüğüm sapasağlam bir insandı. Arkasından Bulgaristan'ın büyükelçiliğinde içtiği bir limonatadan bahsediliyor. Aynı gece 16 Nisan gecesi evine doktor geliyor. Ertesi gün sabah vefat ediyor zaten. Doktor geliyor ama Semra Hanım için kardiyolog bir bayan doktor geliyor. Bunlar raporda var. Semra Hanımın tansiyonuna falan bakıyor, 15 dakika Özal yanında duruyor sonra bilgisayarın başına geçiyor. Özal, internette oyun oynamayı çok seven bir insandır ve saat 4'e kadar orada çalışıyor. Oyun oynuyor daha doğrusu, o tip şeylere meraklı bir insan. Saat 3'te görevlilerden biri kola getiriyor. Ardından Özal, sabahleyin 8 buçukta kalkıyor, yüzünü yıkıyor, banyosunu yapıyor, tam kahvaltıya gelirken düşüp orada ölüyor. GATA hazırlanıyor, oraya gidecek adam Hacettepe'ye yönlendiriliyor ve çocuk kliniğine. Çocukla ne işi var Özal'ın. Oradan yanlış gittik, geldik falan sonra güya kan alıyor hemşire, düşürmüş kırmış elli tane iş var işin içerisinde. Tabi ertesi gün Özal'a kolayı veren iki görevliden biri Kanarya Adaları'na diğeri Honduras'a kaçıyor. Orta Amerika'da bir yer ve o iki ülkenin de Türkiye'ye suçluları iadesi diye bir şey yok. Yani anlaşmamız yok. Tablo bu, benim amacım bunları anlatarak bir yere varmak yoksa mutlak olarak ecelle de insan ölür, doğaldır. Sonra 'bunları niye kurcalıyorsunuz' deniliyor."
"ORTADA BİR KUMPAS VAR"
Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, "2007 yılında ise Danıştay saldırısı olmuş, benim bakanlarım irtica diye oradaki hakimlerin cenazesine gidemediler. Şimdi bakıyorsunuz, başka bir mahkemede olayın boyutu değişti. Cumhuriyet Gazetesi'ne saldırı var, onun da boyutu değişti. O da bize yıkılmaya çalışıldı. Çünkü parti kapatma davasında bize savcı tarafından iddia olarak bunlar da soruldu. Şimdi de başkaları yargılanıyor. Trabzon'da malum din adamının öldürülmesi, Malatya'da Kabul Toplama Merkezi'nin bombalanması, Hrant Dink'in öldürülmesi, AK Parti hakkında açılan kapatma davası, Hablemitoğlu'nun öldürülmesi. Bunları topladığın zaman ortada bir başka kumpas var. Şimdi Cumhurbaşkanı talimat verdi, Madımak olayı tekrar incelenecek. Ben de söylüyorum, Uğur Mumcu olayı çok önemli bir kriptodur, mutlaka incelensin. O gün belli yerleri suçlayanlar bugün bunları demiyorlar. Sokaklarda yüründü 'kahrolsun şeriat' diye. Onu yapanlar bugün yazdılar kitaplarında, 'yanlış yaptık' diyorlar. Çünkü işin çok farklı yerlere gidiyor. Yurt içi ajanı var, yurt dışı ajanı var her türlü var. Hedefleri de gayet basit, öndeki adamları temizleyip Türkiye'yi karıştırmak. Yani o gün kim ses getirdiyse o öldürülüyor yoksa o kişilerin şahsıyla alakalı değil. Türkiye'de özellikle Özal'la ilgili konu ortaya çıktığı zaman bazıları rahatsız oluyor, 'bu iş kapatılsın' diye çalışıyor" ifadelerini kullandı.
"ASELSAN MÜHENDİSLERİNİN ŞÜPHELİ ÖLÜMLERİNİ DE MASAYA YATIRMAK GEREKİYOR"
Bir öğrencinin, yakın tarihte Aselsan'da çalışan üç mühendisin şüpheli ölümlerinin hatırlatılarak, "Bu olaylar için de bir 19 yıl bekleyecek miyiz?" şeklindeki sorusu üzerine ise, "1993'teki olayların 20 yıllık zaman aşımı süresi de dolmak üzere. Çok doğru, acele etmek gerekiyor. Yani böylesine 5-6 beyin, nasıl oldu da hepsi intihar etti. Onu da masaya yatırmak gerekiyor. O konuda inceleme devam ediyor, savcılık götürdüğü yere kadar götürecek" dedi.