İstanbul (AA)- Uğradığı silahlı saldırı sonucu 19 yıl önce hayatını kaybeden Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç, Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başında törenle anıldı.
Törene, Çetin Emeç'in eşi Bilge, kızı Mehveş, torunu Selin ve damadı Özalp Birol ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, Uğur Dündar ve Doğan Hızlan'ın da aralarında bulunduğu dostları katıldı. Törende konuşan Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Emeç'i anma törenlerinin kurumsal hale geldiğini belirtti.Çetin Emeç'in iyi bir gazeteci olduğunu vurgulayan Özkök, onların siyasi manada dava adamı olmadıklarını, bir mesleğin davasını yürüttüklerini, bunun,
mesleği daha canlı, hareketli, okunabilir kılma davası olduğunu anlattı. Özkök, öldürülen gazetecilerin, Türk basınında öldürmenin ilk gerçek hedefleri olduklarını, onların kişiliğinde Türk basınının bir gelişme perspektifinin öldürülmek istendiğini dile getirdi.
Ertuğrul Özkök, sözlerine şöyle devam etti:
"Onlar başaramadı, iyi ki biz kazandık. Çünkü Türk basını hayata bağlılık yolunda başka yerlere doğru gidiyor. Bu iyimserliğimizi destekleyecek hiçbir şey yok. Türk basınında, Çetin Bey'i geçen yıl andığımız günden bugüne geçen döneme baktığımız zaman, beni iyimserliğe götürecek hiçbir şey görmüyorum. Güzel haber, iyi haber; artık gazeteciler öldürülmüyor, inşallah öldürülmez. Kötü haber; gazeteler iktidarlar eliyle, iktidarın elindeki devlet imkanları, baskı imkanları ile öldürülmeye çalışılıyor. Tabii ki bu, insanların öldürülmesinden daha az tehlikeli bir şey değil. Sonunda bir mesleğin bağımsız kalmayı amaç edinmiş üyelerinin çalıştığı gazeteler öldürülürse, o zaman o gazeteciler de öldürülmüş demektir. Dolayısıyla artık son 1-2 yıldır gazeteci öldürmeye teşebbüs yok ama gazete öldürmeye tam teşebbüs, hem de suçüstü bir şekilde gözler önüne serildi."
Özkök, Türkiye'de siyasi iktidarın giderek otoriter, otokratik bir kimliğe doğru yürüdüğünü, bir tahammülsüzlük olduğunu öne sürerek, şu görüşleri dile getirdi:
"Bu tahammülsüzlüğü artık her konuda gazetecileri suçlamaya, siyaset meydanlarında gazeteleri, gazete gruplarını hedef almaya, hedef göstermeye kadar götürmüş vaziyettedir. Bu davranış biçimlerinin Türkiye'nin girmeye çalıştığı Avrupa Birliğinin, Kopenhag kriterlerinin hangi maddesinde yazılı olduğunu defalardır soruyorum ama yanıt alamıyorum. Ama bildiğimiz bir şey var. Basın tarihinde sadece Türkiye'de değil, dünyanın neresine bakarsanız bakın gazeteler, kurumlar, gazeteciler kalıyor ama onları baskı yoluyla sindirmeye, ortadan kaldırmaya çalışanlar bir gün er veya geç gidiyorlar. Çünkü siyasetçilerin ömürleri gazetelerin ve kurumların ömürlerinden daha kısa. İyi ki de böyle. İyi ki de sağlam, ayakta durabilen kurumların, bağımsız medya kuruluşlarının, gazetelerin ömürleri siyasi iktidarlardan özellikle ceberut siyasi iktidarlardan daha uzun süreli. Bizim Çetin Bey'i anarken güveneceğimiz tek şey budur."
Ertuğrul Özkök'ün yanına çağırdığı Çetin Emeç'in torunu 6 yaşındaki Selin Birol da duygularını, "Dedemi çok seviyorum, çok iyi gazeteci. Ona şiir yazdım ama evde unuttum. Bana dedemi çok anlatıyorlar" diyerek dile getirdi. Tören, Çetin Emeç için dualar okunması ile sona erdi.