HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

CHP'li bir siyasetçinin Külliye'ye gittiği iddiası

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: (2) - " 'Sarayda yazılmıştır' cümlesini kullanan kim varsa bilin ki aslında bu işin içindedir. Çünkü bu kadar olaya rağmen, 'Biz bunu araştıracağız.' diyecekleri yerde sürekli olarak Cumhurbaşkanlığı makamını hedef göstermek demek ki işin içinde taammüden ve fiilen olmak anlamına gelmektedir ve tamamen belli meseleleri örtmek için sürdürülen bir şeydir" - "Hangi CHP'li bu haberi sızdırmıştır? Herhangi bir bilgi ve belgesi olmadan bu haber gazeteciler tarafından nasıl yapılmıştır ve gündeme getirilmiştir? Türkiye'de gerçek medya bu soruları sormasaydı iş demek ki şöyle ilerleyecekti; yalan haber üzerinden yalan siyaseti yapacaklardı, Cumhurbaşkanlığı makamını işin içine katacaklardı, rakiplerini tasfiye eden bir sonuç elde etmeye çalışacaklardı. Bunu bozan ne olmuştur? Son derece mantıklı, basit, en temel gazetecilik ilkeleriyle sorulan sorular olmuştur"

İSTANBUL (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul Havalimanı VIP Salonu'nda yaptığı basın toplantısında, Beştepe'ye giden CHP'li siyasetçi iddialarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Bir gazetecinin, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak'ın, asıl özür dilemesi gerekenlerin CHP'ye bu kumpası kuranlar olduğu ve bu kumpasın senaryosunun sarayda yazıldığını ileri süren ifadelerini hatırlatması üzerine Çelik, "Bu bahsettiğiniz çirkin ifadeyi kullananlar, yani 'sarayda yazılmıştır' cümlesini kullanan kim varsa bilin ki aslında bu işin içindedir." dedi.

Çelik, şöyle konuştu:

"Çünkü bu kadar olaya rağmen, 'Şunu bir araştıralım, arkasına bakalım, bu gazeteciler bunu, bu yalan haberin arkasından çekildiler. Yalan haberin kaynağı olarak bir CHP'liyi gösteriyorlar. Biz bunu araştıracağız' diyecekleri yerde sürekli olarak Cumhurbaşkanlığı makamını hedef göstermek demek ki işin içinde taammüden ve fiilen olmak anlamına gelmektedir ve tamamen belli meseleleri örtmek için sürdürülen bir şeydir. Şimdi gelinen noktada gözüken şey şudur, orada kendi genel başkanları da 'Gidenler var. İsimlerini biliyorum.' dedi. Bunları biz söylemiyoruz ki, biz bu olayın hiçbir tarafında değiliz. Onların sadece iftiralarına cevap vermekle meşgulüz biz. Dolayısıyla burada büyük bir ahlak sorunu ortaya çıkmıştır. Ahlak sınavından nasıl kalınır, bir siyasi parti yöneticileri eliyle nasıl çökertilir, bir siyasi partiye gönül veren vatandaşlarımızın umutları, hayalleri nasıl tahrip edilir, bunun net bir örneğini görüyoruz. Bu son derece tehlikeli bir şeydir. Cumhurbaşkanlığı makamını karıştırıyorlar. Kendi iç rekabetlerinde çok çirkin senaryolarla karşı tarafı itibarsızlaştıracak işlere imza atıyorlar. Ayrıca, siyaset medya ilişkisi açısından son derece çarpık bir ilişkinin var olduğu görülüyor."

- "Hala yalan siyasetini devam ettiriyorlar"

Çelik, bunun yukarıdan aşağıya literatüre geçecek bir skandallar zinciri, silsilesi olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"Şunu arzu edebilirsiniz, tek derdimiz iktidar olmak olsa en elverişli rakip bunlar dersiniz ama mesele o değil ki sadece. Mesele sivil siyasetin gücünün korunması, vatandaşlarımızın taleplerinin korunması, siyasetin haysiyetinin, onurunun korunması. Dolayısıyla böylesine net bir tabloyla yüzleşmeleri gerekirken, hesaplaşmaları gerekirken ve özellikle de zarar verdikleri umutlarını kırdıkları vatandaşlarımızla helalleşmeleri gerekirken, Cumhurbaşkanlığı makamından özür dilemeleri, bu çarpık siyaset-medya ilişkisinin dışına çıkmaya çalışmaları gerekirken hala yalan siyasetini devam ettiriyorlar.

Şimdi önce bir yalan haber kuruldu. Onun üstüne yalan siyaseti inşa edildi. Bu yalan siyasetinin temeli olan yalan haber bu işin arkasından çekildi, bu haberi yapanlar dediler ki, 'Bizim böyle bir yaptığımız haberin yanlış olduğunu ifade ediyoruz. Biz bunu CHP Genel Merkezinden aldık.' İtibarsızlaştırılmak istenen rakipleri CHP Genel Merkezini gösteriyor. Sonra da diyorlar ki 'Kimse konuşmasın, bu bize karşı kurulmuş bir kumpastır.' Kumpası kuranların kendilerinin her gün temas ettiği birileri olduğu açık. Dolayısıyla bu kendi içlerinde halletmeleri ve kamuoyuna izah etmeleri, zarar vermeye çalıştıkları, incittikleri, iftira attıkları, itibarsızlaştırmaya çalıştıkları insanlardan da özür dilemeleri gerekiyor."

- "Bunun hiçbir tarafında ne Sayın Cumhurbaşkanımız ne de AK Parti yoktur"

Bu konunun sadece rekabetle izah edilecek bir mesele olmadığını belirten Çelik, "Biz sadece burada bir rakibimiz bir kumpasın içerisine girmiş ve çirkin bir senaryo üretmiş diye sevinecek değiliz. Bundan büyük bir üzüntü duyuyoruz ama bütün bu gelişmeler ortaya çıkmasına rağmen aynı zamanda da ürkütücü bir aşamaya geldiğini de görüyoruz." diye konuştu.

"Hala ısrar ediliyor bunda. Burada sivil siyasete zarar veriliyor. Siyasetin temel kodlarına zarar veriliyor. Siyasi ahlak tahrip ediliyor ve en önemlisi de vatandaşlarımızın toplumsal taleplerine dönük siyasi temsil üretmesi gereken siyasi parti kavramına zarar veriliyor." diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Orada bir çete olduğunu, grup olduğunu, siyasi senaryo ürettiğini, iftira kampanyası yaptığını, itibarsızlaştırmayla ilgili bir faaliyet içerisinde olduklarını onlar gösteriyor. Sonra geliyorlar Cumhurbaşkanlığı makamına iftira atarak, 'İç işlerimize karışıyorlar.' İç işlerinizle hiç ilgilenmiyoruz, hiçbir tarafında değiliz. Bu sorulara cevap verecekleri yerde Cumhurbaşkanımızla televizyona çıkmaktan bahsediyorlar. Cumhurbaşkanımızın iftira atan, siyasi senaryo üreten birileriyle herhangi bir şekilde muhatap olması mümkün değil. Zaten öylesi bir vakit israfı da söz konusu olamaz. Cumhurbaşkanımızın vaktinin ne kadar kıymetli olduğunu, ne kadar yüksek bir mesaiyle bu vakti doldurduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bunun hiçbir tarafında ne Sayın Cumhurbaşkanımız ne de AK Parti yoktur. Bu kendi içlerindeki bir hesaplaşmada çirkin, yalan siyaset üretenlerin hesap vermesi gereken bir meseledir."

- "Burada meydanın suçu ne?"

Bir diğer gazetecinin, Öztrak'ın medyanın olayı köpürttüğüne yönelik ifade kullandığının hatırlatması üzerine Çelik, "Medyanın olayı köpürttüğünü söylüyorlar. Olayın köpürtülmesi Sayın Genel Başkanlarının yine kendilerine destek veren bir televizyon kanalına çıkarak verilen bir soru karşısında cevap vermesi. Hatta bazı CHP'ye yakın gazeteciler şöyle diyor; 'Kılıçdaroğlu'nun o sözü, böyle bir şey olmuştur. Cumhurbaşkanlığına gideni de biliyorum diye bir ifade kullanması zaten olayı büyütmüştür.'. Dolayısıyla medya burada ne yapmış? Medya sadece soru sormuş. Medya şu anda işi göstermekten başka bir faaliyet de yürütmüyor. Orada bir gazeteci var. Bu yalan haberi yazdı. Dedi ki; 'Ben yanlış yapmışım, hata yaptım.'. Başka bir gazeteciyi kaynak gösterdi. O gazeteciyi kaynak gösterdikten sonra o da dedi ki 'Bana bunu bir CHP'li getirdi, o CHP'li de CHP Genel Başkanından teyitli olarak getirdi. Burada medyanın suçu ne? Medya sadece bunu gösteriyor." değerlendirmesini yaptı.

CHP'nin sürekli olarak otoriterleşmeden, başka şeylerden bahsettiğini ifade eden Çelik, konuşmasında şunları kaydetti:

"İtibarsızlık suikastı yapmaya çalıştıkları rakibe, 'konuşma' diyorlar. Medyaya 'gösterme' diyorlar. Cumhurbaşkanlığı makamına da iftira atarak 'siz de buna cevap vermeyin' diyorlar. Bu kadar ürkütücü bir yaklaşım söz konusu olabilir mi? Son zamanlarda halkla, milletle barışma şeklinde bazı adımlar atıyorlardı. Başörtülü vatandaşlarımızın uğradığı saldırıdan sonra biraz demokratik bir üslup kullanmaya başlamışlardı, bugün siyasal genetiklerinde olan bütün o otoriter ruh ortaya çıktı. Daha da tehlikelisi şu; parti içi rekabette en çirkin yöntemlere başvuracaklarını gösteriyorlar, aynı zamanda bunu devletin ilgili makamlarına iftira atacak seviyeye getirdiklerini de gösteriyorlar. Burada eğer bir çarpık medya ilişkisi varsa, yalan haber, yalan siyaset zinciri çerçevesinde bir çarpık medya zinciri vardır. Hangi CHP'li bu haberi sızdırmıştır? Herhangi bir bilgi ve belgesi olmadan bu haber gazeteciler tarafından nasıl yapılmıştır ve gündeme getirilmiştir? Türkiye'de gerçek medya bu soruları sormasaydı iş demek ki şöyle ilerleyecekti; yalan haber üzerinden yalan siyaseti yapacaklardı, Cumhurbaşkanlığı makamını işin içine katacaklardı, rakiplerini tasfiye eden bir sonuç elde etmeye çalışacaklardı. Bunu bozan ne olmuştur? Son derece mantıklı, basit, en temel gazetecilik ilkeleriyle sorulan sorular olmuştur."

- "Bu yalan haberin kaynağı olan CHP'li kimdir?"

Kimsenin durumu köpürtmediğini, CHP'nin kendi iç dinamiklerinin bunu köpürttüğünü söyleyen Çelik, "Dolayısıyla cevap verilmesi gereken soru şudur; Bu yalan haberin kaynağı olan CHP'li kimdir? Bu CHP'li her kimse, CHP Genel Başkanı ile görüşerek mi bunu yapmıştır? Bu kadar mesnetsiz bir yalan haber üzerinden, yalan siyaseti kurdunuz, bunu gündeme getirdiniz, Cumhurbaşkanlığı makamına, rakiplerinize iftira attınız, ondan sonra yalan haber çöktü. Yalan siyasetinin de doğal olarak çökmesi gerekirken, bu yalan siyasetine hala devam ettiniz." diye konuştu.

Ömer Çelik, siyasi hayatlarında böyle bir skandalın gündeme gelmesine üzüldüklerini dile getirerek, siyasetin seviyesini ve kalitesini korumanın da görevleri olduğunu vurguladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Gidenlere dair bir bilgim varmış gibi çarpıtılmak isteniyor." açıklamasına ilişkin görüşünü sorulan Çelik, "Kendisine bir televizyon kanalında canlı yayında soruldu, kendisi de 'Biliyorum var gidenler, isimleri bende' gibisinden bir açıklama yaptı. Daha sonra bu revize ediliyor. Bu herkesin gözü önünde gerçekleşti. Bunlar, Cumhurbaşkanlığı makamına dönük olarak bu kampanyayı başlatmasalardı, biz zaten bu işin içine girmeyecektik, dışarıdan seyredecektik." ifadelerini kullandı.

(Son)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler