İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada konuşan Çiçek, Genelkurmay Başkanlığında siyah uçlu keçeli kalemle imza atılmadığını, imza atılırken ince uçlu pilot kalem veya dolma kalem kullanıldığını ifade ederek, derinlik yani üçüncü boyutun tespiti gibi analiz yapılamadığı için keçeli kalemle imza atmanın yasak olduğunu kaydetti.
Çiçek, bu bilindiği için dava konusu belgeyi hazırlayanların keçe uçlu kalemle imza attıklarını savunarak, bu belgenin Genelkurmay Başkanlığı karargahında hazırlanmadığına dair 67 gerçek tanık ifadesinin dosyada bulunduğunu söyledi.
Belgedeki imza için hazırlanan imza mukayese raporlarının yargısız infazları destekleyen raporlar olduğunu ileri süren Çiçek, bunların özel olarak seçilmiş, bilirkişi nitelikleri ve uzmanlığı tartışmalı kişilerce hazırlandığını iddia etti.
İddianamede telefonu dinlenen 5 Dursun Çiçek olduğunu belirterek, sadece isimleri kendisininkiyle aynı olduğu için bu kişilere verdiği rahatsızlıktan dolayı özür dileyen Çiçek, cezaevinden çıkınca bu kişilerle tanışmak istediğini ifade etti.
Çiçek, ''Bu davaya müşteki olarak katılmak için başvuranlar ya bu başvurularının gereğini yapmalı ve davalara iştirak etmeli ya da müştekilikten çekilerek aylardır işlenen hukuk cinayetine ve işkencelere ortak olmaktan çekilmelidir'' dedi.
Parmak, avuç içi izi ile bilgisayar ve yazıcılarda hiçbir elektronik, dijital iz bırakmadan, hiçbir gerçek tanık olmadan üç maddelik bir eylem planı hazırlamanın ve altına imza atmanın akla ve mantığa uygun olmadığını belirten Çiçek, ''Hukuken evrak ve belge niteliği taşımayan, herhangi bir tarih ve gönderildiği makamı içermeyen, kapsam, üslup ve format olarak yetersiz, taklit imzalı üç maddelik sahte bir plan ile cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçunu işlemek mümkün değildir'' diye konuştu.
Çiçek, konuşmasının sonunda, 35 yıllık askerlik hayatının son dönemine yaklaştığını ifade ederek, ''Bir değişiklik olmazsa 30 Ağustosta emekli olacağım. Tutuksuz olarak emekli olmak istiyorum. Durumumun tekrar değerlendirilmesini, tutuksuz yargılanmak istiyorum. Bizim anlımız açık, kalemimiz, dilimiz tertemiz. Tutuklayarak bize işkence yapmayın'' dedi.
Tutuklu sanık Serdar Öztürk de mahkemenin uygulamalarıyla ilgili açıklamalarda bulunarak, her cübbe giyenin hakim olamayacağını söyledi.
Bunun üzerine, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, Öztürk'e bu şekilde konuşamayacağını söyleyerek, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'den müdahale etmesini istedi.
Öztürk'ün konuşmasını sürdürmesi üzerine ayağa kalkan Haşıloğlu, ''Mahkemeye karşı böyle konuşamazsın. Sözlerine dikkat et'' diyerek duruşmaya ara verilmesini talep etti.
Köksal Şengün eliyle Sedat Sami Haşıloğlu'na oturmasını işaret ederek, konuşmalarına dikkat etmesi konusunda Öztürk'ü uyardı.
Şengün, mahkeme olarak, avukat olan Öztürk'ün böyle konuşmasından üzüntü duyduklarını belirterek, ''Yoksa tehdit mehdit değil. Mahkemeyle böyle konuşamazsınız. Sözlerinize dikkat edin'' diye konuştu.
''Peki sayın başkan'' diyen Öztürk, beyanlarına devam etti.
Duruşmada söz alan Deniz Yıldırım da tahliye talebinde bulundu.
Duruşma, sanıkların avukatlarının beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.