ANKARA (İHA) - Adalet Bakanı Cemil Çiçek, 301. maddenin değiştirilmesinin mümkün olduğunu ancak bunun geniş bir uzlaşmayla yapılması gerektiğini belirterek, "Aksi halde göreceksiniz münferit gelişmeler geliyor, Türkiye'yi bir anda sıkıntıya sokuyor. Korkarım ki buradaki düzenlemeler geniş bir mutabakatla yapılmadığı takdirde gerek bireysel, gerekse siyaseten bir kısım kaşımalara, bir kısım gerginliklere, Türkiye'nin huzurunu kaçırmaya, 'Ne oluyor Türkiye'ye?' tarzındaki yerli yersiz soruların sorulmasına sebebiyet verir. Büyük bir sorumluluk içerisinde, konuyu siyasetin dışında tutarak bir hukuki metin düzenlemesi her zaman yapılabilir" dedi.
AK Parti Ocak Ayı İl Danışma Meclisi, Kocatepe Kültür Merkezi Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Toplantıda bir konuşma yapan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, tartışılan TCK'nın 301. maddesi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çiçek, Türkiye'de tartışmaların sağlıklı kaynağa dayalı bilgilerle yapılmadığını, bir konunun uzmanlarından önce siyasetçiler tarafından tartışıldığını belirterek, bu tartışmaları yapanların da kendi siyasi konumuna göre, iktidara olan tavrına göre ve ideolojisine göre tartıştığını savundu.
Çiçek, "Yani eğer bir olay hükümetin aleyhine olacaksa, kendisi de hükümetin karşısındaysa işin özü farklı dahi olsa, kendi siyasi konumu itibariyle konuya oradan bakıyor ve tartışmaya başlıyor. Bu kutuplaşmanın temelinde olan husus bilgi kirliliğidir. Eğer sağlıklı bilgilere dayalı tartışma yapabilirsek anlaşmamız da kolay olacaktır" diye konuştu.
Çiçek, Türkiye'nin senelerden beri birçok konuyu çözemeyişinin temelinde bu değerlendirme hatasının olduğunu belirterek, "Tabiri caizse Ettehiyatü'de 40 yanlışı olan adamlar tartışıyor, tartışıyor. Sonunda bir siyasi kangren haline geliyor. Bu işin içinden çıkmak da zor oluyor. Ondan sonra da Türkiye kamplaşıyor, kutuplaşıyor" dedi.
1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren 301. maddenin eski Ceza Kanunu'ndaki 159. madde olduğunu ve bunun da 1936'dan beri yürürlükte olduğunu belirten Çiçek, "Halbuki tartışmalara bakarsanız, sanki bu hükümet döneminde geldi. İlk defa bu dönemde çıktı" dedi.
Bu maddeyi hükümetlerinin getirmediğini ifade eden Çiçek, "Anayasanın ilk 3 maddesi ve 174. maddesi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. Demek ki hukuk teorisi açısından baktığımızda bunun dışındaki her türlü hukuki metin değiştirilebilir. Bu hukuki bir gerçektir. Böyle olduğu içindir ki bizler 301. maddede değişiklik yapılamaz tarzındaki bir görüşün sahibi bugüne kadar hiç olmadık" diye konuştu.
1936'dan bugüne kadar maddenin 8 defa değiştiğini son iki değişikliğin hükümetleri döneminde olduğunu bildiren Çiçek, "Değişmesi gerekiyorsa bu madde değişebilir" dedi. Bu değişikliklerin 4 tanesinin özgürlükler aleyhine olduğunu ve bunun da 1936 şartlarını hesaba katıldığında faşizmin, nazizmin, otoriter sistemlerin dünyada egemen olduğu ve arkasından savaşların çıktığı bir dönem olduğunu belirten Çiçek, Türkiye'nin bu maddeyi İtalya'dan aynen aldığını ve İtalya'da da maddenin halen aynı şekilde uygulandığını söyledi.
Önce Türk Milleti, Cumhuriyet ve TBMM'nin aşağılanmasına ceza öngören maddenin; daha sonra hükümeti, askeriye ve emniyet teşkilatını ve yargı organlarına hakareti de kapsadığını belirten Çiçek, daha sonra Türkiye-AB ilişkileri hızlanmaya başlayınca hak ve özgürlükler açısından, özellikle ifade özgürlüğü açısından bazı düzenlemelerin yapılması gerektiğini kaydetti. Kendilerinden önceki hükümetin maddede 2 değişiklik yaptığını, bunlardan ilkinin cezaları azalttığını anlatan Çiçek, ikinci değişiklikte de 'hukuka uygunluk' fıkrası getirildiğini söyledi.
Başlangıçta 3 fıkra olan maddenin kendilerinden önceki hükümet döneminde 4 fıkra olduğunu belirten Çiçek, "O da 'eleştiri amacıyla yapılan açıklamaların 1. fıkra yani Türk Milleti'ni Cumhuriyeti ve TBMM'yi eleştiri amacıyla yapılıyorsa bu açıklamalar, konuşmalar, yazmalar, onlar açısından suç teşkil etmez' diyor" dedi. 2003 Temmuz ayında yaptıkları değişiklikte ayrıca, 1 yıldan 3 yıla kadar olan cezaları da düşürdüklerini söyledi.
"AB ÜYESİ ÜLKELERDE DE YA AYNEN YA BENZERİ HÜKÜMLER VAR"
Yargının siyasallaşmaması gerektiğinin belirtildiğini, siyasetin yargıdan elini eteğini çekmesi gerektiğinin ifade edildiğini anlatan Çiçek, şunları kaydetti:
"Peki nasıl çekmelidir? Adalet Bakanı'na verilmiş olan yetkiler alınmalıdır. Eski 159. maddede bu suçlarla ilgili olarak suç işlendiği kanaati varsa, savcı veya hakim önüne geldiyse, önce 'Adalet Bakanı izin veriyor mu, vermiyor mu?' diye izne tabiiydi. Adalet bakanı izin vermezse, ortada suç olsa bile o dava görülmüyordu. Yargının siyasallaşmaması ve siyasetin yargıya müdahalesini önlemek adına bu yetkinin kalkması istendi. O zaman böyle söylendi. Ama ne zaman ki ortalık karıştı. Aynı çevreler 'Adalet Bakanı nerede?' demeye başladılar. Adalet Bakanı burada, Türkiye'de görevinin başında. Ama siz demediniz mi siyaset yargıya karışmasın. Hukuki konu varsa Adalet Bakanı'nı niye ilgilendiriyor? Bizim hakimlerimiz , savcılarımız çıksınlar ilgilensinler. Suç varsa yargılama devam eder, suç yoksa zaten takipsizlik ya da beraat kararı verilir."
Bakan Çiçek ayrıca, mevcut düzenlemede sadece cumhurbaşkanına hakaret olursa Adalet Bakanı'nın izninin söz konusu olduğunu belirtti.
Türkiye'nin AB ile müzakere sürecinde olduğunu ve mevzuatını da AB mevzuatına göre düzenlemesi gerektiğini söyleyen Çiçek, "Madem ki bir topluluğun içerisinde olacağız. Yani onlar yeşil ışıkta geçerken biz 'kırmızı ışıkta geçelim' diye bir düzenleme yapamayız. Bu noktadaki ortak hükümleri mevzuatımıza koymaya ve AB müktesebatını kendi hukukumuza uyarlamaya mecburuz. AB üyesi ülkelerde de ya aynen ya benzeri hükümler var. Bunu bilmemiz lazım. Demek ki aşağılamayı, devletin organlarını aşağılamayı, parlamentosunu, bir kısım sembollerini aşağılamayı suç sayma bize mahsus bir husus değil. Avrupa'nın hemen hemen her ülkesinde vardır" şeklinde konuştu.
301. maddenin benzerlerinin Almanya, İtalya, Hollanda gibi AB ülkelerinde de olduğunu belirten Çiçek, Avrupa'daki bu maddelerin uygulanmadığı bilgisinin yanlış olduğunu söyledi. Çiçek, "Ceza kanunları arkeoloji kitapları değil. Uygulanmayacak hükümler orada bulunmaz" dedi.
Çiçek, birşey net olarak söylenmeyip altına da imza atılmadığı zaman, sonra ortalık karışınca 'Biz öyle istemiştik ama böylesini de istememiştik' tarzında kaytarmalar olduğunu öne sürerek, 301. maddenin değişikliğini isteyenlerin de topu taca atmamalarını söyledi. Kim neyi nasıl istiyorsa, imzasıyla, gerekçesiyle ortaya koyması gerektiğini ifade eden Çiçek, "Biz de bu tartışmaları, yeni tartışmalara sebebiyet vermemesi için geniş bir uzlaşmayla ortaya koymamız lazım. Aksi halde göreceksiniz münferit gelişmeler geliyor, Türkiye'yi bir anda sıkıntıya sokuyor. Korkarım ki buradaki düzenlemeler geniş bir mutabakatla yapılmadığı takdirde, gerek bireysel, gerekse siyaseten bir kısım kaşımalara bir kısım gerginliklere, Türkiye'nin huzuru kaçırmaya, 'Ne oluyor Türkiye'ye?' tarzındaki yerli yersiz soruların sorulmasına sebebiyet verir. Büyük bir sorumluluk içerisinde konuyu siyasetin dışında tutarak bir hukuki metin düzenlemesi her zaman yapılabilir" dedi.