ASM KBB Uzmanı Dr. Anıl Güngör, orta kulakta sıvı toplanması ve kulak iltihabının çocuklarda sıklıkla görüldüğünü ifade ederek, zamanında tedavisinin yapılmaması durumunda, kalıcı işitme kayıplarına sebep olabileceğini hatırlattı. Çocuklarda görülen orta kulak iltihabının, genellikle östaki borusunun uyumsuz çalışmasına, çocukluk çağının koşulları dolayısıyla sık geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonlarına ve gelişmekte olan bağışıklık sisteminin yetersiz kalmasına bağlı olduğunu belirten ASM KBB Uzmanı Dr. Anıl Güngör, "Orta kulak, kulak zarının hemen arkasında bulunan havayla dolu bir boşluktur.
Kulak zarı titreştiğinde, orta kulaktaki küçük kemikçikler de titreşir ve sesin iç kulağa, buradan da sinirler yoluyla işitme merkezine iletilmesi sağlanır. Bakteri ve virüsler, enfeksiyon yoluyla olduğu gibi, östaki borusu yoluyla da orta kulağa ulaşabilirler. Bunun sonucunda orta kulakta iltihap sıvısı toplanır. Orta kulak iltihabı, tedavi edilmediğinde veya art arda tekrarlayan iltihaplanmalar olduğunda, orta kulaktaki sıvı birikimi sürekli hale gelebilir.
Çocuklarda östaki borusu fonksiyonu, erişkinlerde olduğundan daha yavaş ve daha yetersizdir. Östaki borusunun şekli, eğimi ve boyu erişkinden çok farklıdır. Östaki borusu ya yetersiz açılmakta ya da sıklıkla gerektiğinde kapanmamaktadır.
Östaki borusunun bu uygun olmayan fonksiyonu, çocuklarda geniz etinin iltihaplanmalarında ve büyümelerinde daha da bozulur. Alerji, sinüzit, sigara dumanına maruz kalma da, sıklıkla östaki tüpü fonksiyonunun bozulmasına neden olur. Bu durumun sürekli olması halinde orta kulaktaki iltihabı sıvı kalıcı hale gelir, koyulaşır ve zamk kıvamına erişebilir. Bu sıvı metabolik aktivite sonucu ortaya çıkan yan ürünler sebebiyle uzun dönemde kulak zarına, orta ve iç kulağa zarar verebilir. Ayrıca sıvı varlığında işitmede de yüzde 30'a varan kayıp olabilir.
Bu sıvıda protein ve şeker olduğu için de, orta kulakta mikropların üremesi, dolayısıyla da sık sık yeni orta kulak iltihaplarının gelişmesi kolaylaşır. Genelde 6 ay ile 6 yaş arasındaki çocukların çoğu, bir veya birkaç kere orta kulak iltihabı geçirir. Daha büyük çocuklarda ise orta kulak iltihabı geçirme olasılığı daha düşüktür. Eğer orta kulak iltihabı tedavi edilmezse ve uzun süre devam ederse, çocuklarda kalıcı işitme kaybı, kulak zarında ve orta kulakta düzelmesi zor hasarlar oluşabilir" dedi.
Çocuklarda orta kulak iltihabının birçok belirtisi olduğunu da ifade eden Dr. Anıl Güngör, "Çok küçük çocuklar nerelerinin ağrıdığını, dolayısıyla kulak ağrısını da tam anlamıyla ifade edemeyebilirler. Orta kulak iltihaplarının çoğu, çocuğun son 10 gün içinde geçirdiği bir soğuk algınlığını takiben gelişir.
Eğer çocuklar, sürekli kulaklarını çekiştiriyorsa, kaşıyorsa, bir huzursuzluğu varsa, iştahı azalmışsa, uyku düzeninde bir değişikliği varsa, kulak akıntısı, işitme güçlüğü ve ateşi varsa, ayrıca bunların yanında uzun süreli durumlarda denge bozukluğu, sık sık düşme, çarpma, sakarlık, yürümede ve konuşmada gecikme, konuşmalarının anlaşılamaması durumlarında, çocuğun orta kulak iltihabı olduğu düşünebilir. Bu durumdan şüphelenildiğinde ise hemen bir KBB doktoruna başvurarak, çocuğa gerekli muayene ve testleri yaptırmak gerekir" şeklinde konuştu.
Orta kulak iltihaplarının çoğunun virüslere bağlı olduğunu kaydeden Dr. Güngör, "Orta kulak iltihaplarının yüzde 70'i kendiliğinden, hiçbir müdahale yapılmadan iyileşiyor. Çünkü orta kulak iltihaplarının çoğu virüslere bağlıdır ve vücudun normal bağışıklık sistemi bu enfeksiyonları yener. Bakterilerin neden olduğu orta kulak iltihaplarında ise, antibiyotik tedavisi çoğu zaman başarılıdır.
Dekonjestanlar ve antihistaminikler grubunda yer alan soğuk algınlıklarında kullanılan burun damlası, hap ve şurup biçimindeki ilaçların, orta kulak sıvısının toplandığı durumlarda, östaki tüpünü açmak ve sıvının buradan boşalmasını sağlamak konusunda hiçbir faydaları olmadığı dünya literatüründe defalarca gösterilmiştir. Özellikle ağız yoluyla alınan dekonjestanların aksine ciddi yan etkileri mevcuttur.
Ancak faydalı olacağı inancı ile sık sık ve hatalı olarak tavsiye edilir. İlaç tedavisiyle orta kulak iltihabı ve orta kulak sıvısı düzelebilir. Östaki borusunun bu yaşlar geçinceye kadar yetersiz olan fonksiyonu nedeniyle, yeni bir soğuk algınlığında orta kulakta tekrar iltihaplanma veya sıvı toplanması görülebilir. Eğer çocuk uygun tedaviye cevap vermezse, sıvı birikimi sürekli hale gelirse ve işitme kaybı fazla ise cerrahi tedavi önerilebilir" diye konuştu.
Orta kulak iltihabı tedavisinde bir cerrahi yöntem olan tüp takmanın bazı kriterlerde kullanıldığının da altını çizen ASM KBB Uzmanı Dr. Anıl Güngör, şunları söyledi:
"6 aylık bir dönemde 4 veya daha fazla orta kulak iltihabı olmuşsa, 12 aylık dönemde 6 veya daha fazla orta kulak iltihabı olmuşsa, tek kulakta 6 aydan fazla süreli sıvı bulunmuşsa, her iki kulakta 3 aydan fazla süreli sıvı bulunmuşsa, orta dereceden fazla işitme kaybı olmuşsa, orta kulak iltihabı sırasında komplikasyon (menenjit, beyin absesi, yüz felci gibi) olmuşsa, antibiyotiklere karşı şiddetli ve yaygın alerjisi varsa, yeni doğanlarda yüksek ateşle seyreden orta kulak iltihaplarında ve bağışıklığı eksikliği olan bebeklerde tüp yöntemi uygulanabilir.
Küçük bir tüp, ameliyatla kulak zarına yerleştirilir ve orada bırakılarak orta kulağa tüp yoluyla hava gitmesi sağlanır. Tüp sayesinde orta kulaktaki sıvı östaki borusu ve tüp yoluyla boşalır ve genellikle orta kulakta tekrar iltihap gelişmesini önler.
Kulak tüpü takıldıktan sonra ise, kulak yolundan orta kulağa su girmesi ihtimali ortaya çıkar. Bu durumda, sudaki bakteri ve virüs cinsi mikropların, orta kulakta iltihaba neden olması mümkündür. Bu nedenle kulak tüpü takıldıktan sonra, suyla ilişkili bazı faaliyetlerde (yüzme, banyo, duş vb.), mutlaka kulakların korunması ve gerekirse de tıkaç kullanılması uygun olacaktır.
Kulak tüpü, kulak zarında genellikle 12-18 ay süreyle kalır ve daha sonra kendiliğinden kulak yoluna düşer. Kulak zarında tüpün takıldığı delik ise, yine kendiliğinden kapanır. Bu süreden önce tüpler düşebilir veya tıkanabilir. Düşen tüp, kulak kanalından dışarı çıkmayabilir.
Eğer tüp kendiliğinden düşmezse, 18 ay ile 3 yıl arasında tüpün alınması gerekmektedir. Tüpler yerinde kaldıkları süre içinde yarar sağlarlar ancak, tüpün düşmesi ve iltihabın tekrarlanması halinde, tüpün yeniden takılması gerekebilir. Östaki borusunun fonksiyonlarında düzelme ise yaşla beraber ortaya çıkacaktır ve çocuklar sürekli tüp ile yaşamak zorunda kalmayacaktır."