Çocuklarda ve ergenlerde aşırı kilo ve obezite Amerika Birleşik Devletleri'nde uzun bir zamandır ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine göre obezitenin tekrarlanma sıklığı 2 ila 5 yaş grubu (5 ila 12.4) ve 6 ila 11 yaş grubu (6.5 ila 17) arasında ikiye katlanmış durumdadır. 12 ila 19 yaş grubu arasındaki ergenlerdeki prevelans ise üçe katlanmış durumdadır (5 ila 17.6)
Türkiye'de de uzun zamandır durum farklı değil. Birleşmiş Milletler araştırmasına göre Türkiye nüfusunun yüzde 29'u obeziteyle mücadele ediyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen bir araştırmada ülke genelinde 216 ilköğretim okulunda 5 bin 740, 2. sınıf öğrencisi üzerinde yapılan araştırmaya göre, çocukların yüzde 22,5'i yani 5 çocuktan birinin şişman olduğu tespit edildi. Şişmanlığın en yüksek olduğu bölge % 41.3 ile Doğu Karadeniz Bölgesi, % 28.3 ile İstanbul, % 26.3 ile Ege Bölgesi ve % 25 ile Akdeniz Bölgesi'dir.
Bu artışlar tüm dünyada hemen hemen paralel gidiyor ve Türkiye de ister istemez bu durumdan etkilenen ülkeler arasında. Bunun nedenlerini endokrinoloji uzmanları ve diyetisyenler hareketsizlik ve modern çağın getirdiği beslenme düzensizliği olarak yorumluyorlar.
Amerika'da yapılan bir araştırmada 8 ila 12 yaş çocukları arasında fazla kilolu ve obez çocuklarla dalga geçilme veya göz korkutma, sindirme daha fazla. Bu araştırmada ayrıca bir başka ilginç sonuç daha ortaya çıkmış.
Eğer obez ya da fazla kilosu olan çocuğun sosyal becerileri, akademik başarısı daha fazlaysa o çocuk daha fazla göz korkutma ya da sindirilmeye maruz kalabiliyor. Bu çocuklar sadece dalga geçilmeye ya da sindirilmeye maruz kalmıyor ayrıca yalnız kalabiliyorlar, kendilerini baş belası, zayıf, korkak görebiliyorlar. Yani bu çocuklar kilolarından dolayı çok fazla şeyle mücadele etmek zorunda kalabiliyorlar.
Bu çocuklarla dalga geçen onlara sataşan, sindiren çocuklar üzerine yapılan araştırmalarda bu çocukların bu davranışları genellikle aileden öğrendiği gözlenmiş.
Çocuklar davranışlarının çoğunu ailelerinden alırlar dolayısıyla bizler diğer insanlara nasıl davranıyorsak, nasıl itibar ediyorsak çocuklar da aynı şekilde davranacaklardır.
Aynı araştırmada ailelerinden ilgi görmeyen, ebeveynler arasındaki iletişimi bozuk olan, anne babasıyla iletişimde sıkıntı yaşayan çocukların bu davranışları daha fazla gösterdiği gözlenmiş.
Ailesiyle konuşabilen, fikirlerini paylaşabilen ve evlerinde sürekli kavga gürültünün olmadığı çocuklarda, kilolu arkadaşlarıyla dalga geçme oranı %40 daha az görülmüş.
Daha önce yapılan başka araştırmalarda bu tür dalga geçilme, göz korkutma ve sindirmeye maruz kalan obez çocukların da agresif, dürtüsel ve kavgacı oldukları yönündeydi ve kendileri buna maruz kaldığı için bu şekilde davrandıkları düşünülüyordu ancak yakın zamanda yapılan çalışmalarda -ek bir bilgi olarak- bunun kilolu çocuklar için bir kısır döngü olabileceği ön plana çıktı.
Yani dürtülerini kontrol edemeyen öfke patlamaları ya da başka dürtü problemi yaşayan çocukların yeme dürtülerini de kontrol edemedikleri ve o kısır döngüden bir türlü çıkamadıkları yönünde sonuçlar mevcut. Bu çocukları sosyal ve fiziksel olarak bu döngüden korumak için ailelere düşen sorumluluklar var.
Bunlardan en önemlisi diyetisyenlerin de sürekli tekrarladığı gibi evde yenilen yemeklerin sebze, meyve, tam tahıllı, yağsız protein ağırlıklı olması, geçiştirme yemekler, donmuş gıdalar, pizza, fast food tarzında yemeklerin sıklıkla tüketilmemesi, çocukların hareketli bir yaşamlarının olması açısından spor faaliyetlerine katılmalarının desteklenmesi ve eğer mümkünse de örnek olması açısından ebeveynlerin de spor aktivitelerinde bulunmaları obezite ile savaş açısından önemlidir.
Ailecek birlikte sofraya oturmanın sıcak ve lezzetli yemek yemenin keyfini çocuklarınıza öğretirseniz aynı alışkanlığı büyüdükleri zaman da devam ettireceklerdir zira çocukların en çok şeyi öğrendikleri yer evleri ve anne babalarıdır.
Ayrıca çocukların televizyon, internet ve video oyunları karşısında uzun saatler hareketsiz oturmaları ve hatta TV karşısında yemek yemeleri yapılan çalışmalarda obezite ile direkt bağlantılı olduğunu göstermektedir dolayısıyla ailelerin bu konuda çocuklarına çok iyi örnek olmaları gerekir.
Sevgiler,
Uzman Psikolog Ayben Ertem