ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Basın Müşaviri Ahmet Tezcan, Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı İlhan Selçuk'a bir mektup göndererek, hükümetin bazı gazeteci ve yazarları susturduğuna dair iddialara cevap verdi.
Tezcan, "Başbakan Erdoğan'ın, Emin Çölaşan'a dair, hiçbir Hürriyet yöneticisine talimatı, telkinatı, tavsiyesi yahut ricası olmamıştır" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın Basın Müşaviri Tezcan, Cumhuriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı ve köşe yazarı İlhan Selçuk'un iddialarına cevaben gönderdiği mektupta sert ifadelere yer vererek, Cumhuriyet yazarını 'sansürcülükle' suçladı. Cumhuriyet Gazetesi'nde iktidarın gazeteci yazarları susturduğuna dair yorumlar yer aldığına dikkat çeken Tezcan, görüşlerini 22 yıllık gazetecilik geçmişi bulunan bir meslektaş ve Başbakan Basın Müşaviri sıfatlarını taşıyan bir kişi olarak aktardığını kaydetti. Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan iddiaların doğrudan kendisini de hedef aldığını ve medyanın susturulmasına yönelik bir operasyonun aktörü haline getirdiğini ifade eden Tezcan, "Bütün bunların önünde bir insan olarak, hakkaniyet duygusuyla bir gerçeğin altını çizmek zorundayım ki, yazdıklarınız, özellikle Emin Çölaşan olayına dair göndermeleriniz, tek kelime ile, iftiradan ibarettir.
Başbakan Erdoğan'ın Emin Çölaşan'a dair hiçbir Hürriyet yöneticisine talimatı, telkinatı, tavsiyesi yahut ricası olmamıştır. Çünkü Sayın Başbakan, kendisine yahut ailesine yönelik hakaret ve iftira mahiyetinde olmadıkça hiçbir eleştiriye tepki vermemekte; hakaret ve iftira unsuru taşıyanları ise yargı organlarına havale etmektedir. Ben bu gerçeğe bütün ruhumla şahitlik ederim. Zaten şu ana kadar aksi bir durum söz konusu olsa idi, şu anda bulunduğum görevi terk etmekte bir saniye dahi tereddüt göstermezdim" dedi.
Erdoğan ile Basın Müşaviri olarak çok yakın mesai içinde olduğunu belirten Tezcan, olup biteni en yakın açıdan gördüğünü ve değerlendirdiğini bildirdi.
'SİZİ RAHATSIZ EDEN, HADDİNDEN FAZLA DEMOKRAT TAVRIMIZDIR' Başbakan'ın bütün medya kuruluşlarına eşit mesafede olduğunun altını çizen Tezcan, "Sayın Başbakan hiçbir medya kuruluşuna angaje değildir ve hiç birinin angajmanına da sıcak bakmamaktadır. Nitekim kimi gazeteci arkadaşlarımız bizi 'Haddinden fazla eşit davranmakla' suçlamaktadır. Evet, haddinden fazla eşit ve demokrat bir tavır sergileniyor. Kanaatim odur ki, sizi ve paralel zihniyette olanları rahatsız eden hatta çileden çıkaran husus da budur" ifadelerini kullandı. 'Bu noktada, 22 yıllık meslek hayatının yarısından fazlasını medya meselelerine hasretmiş bir gazeteci olarak şunu da üzülerek söylüyorum ki, siz gazetecilerin susturulması konusunda belki en son söz söylemesi gereken bir kişisiniz' diyen Tezcan, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
"Bir gazetecinin nasıl susturulacağı konusunda sizden daha mahir kim olabilir diye düşünüyorum. Yıllar içinde yöneticisi olduğunuz gazeteden tasfiye ettiğiniz, sansürlediğiniz, susturduğunuz gazetecilerin sadece isimlerini alt alta yazacak olsalar bir küçük kitapçık halinde yayınlamak mümkün olabilirdi. Gazetecilik yapmıyor, Türkiye'nin en güzel ismine sahip gazeteyi jakoben fanatizmin bülteni olarak kullanıyorsunuz. Sizinle paralel düşünmeyen hiçbir kaleme tahammülünüz yok. Alternatif her sese kulaklarınız kapalı.
Bu sözlerime yanıtınız 'Hayır gazetecilik yapıyoruz' olacaksa, size bir teklifim var. Gelin bütün yazılarınızı ve gazetenizde yer alan haberleri, gazeteciliğin evrensel kurallarından oluşan ölçüye vuralım ve tek tek örnekler üzerinde konuşalım. Ölçümüz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı 'Türkiye Gazeteci Hak ve Sorumlulukları Bildirgesi' olsun. İşte o zaman yazdıklarınızın hangisi iftira, ne kadarı manüpülasyon, kaç tanesi asparagas çıkacak göreceksiniz. Var mısınız böyle bir etik muhasebeye? Çok basit bir örnekle başlayalım, gazetenize ayni ve nakdi destek sağlayan belediye başkanları ile medya patronlarına yönelik haber ve yorumları veri kabul ederek gazetecilik mukayesesi ve muhasebesi yapalım. Çok zengin olduğunu bildiğim Cumhuriyet arşivlerine girelim, haber ve yorumları tarayalım ve nasıl bir gazetecilik yaptığınızı gözler önüne serelim. Eminim ki böyle bir muhasebe sonucunda gazetecilik açısından müflis olduğunuz ortaya çıkacaktır."