Bu cinayetler üzerindeki sır perdesi olayların üzerinden yıllar geçse de bir türlü kalkmadı. Okuyunca hayrete düşeceğiniz esrarengiz cinayetler için tıklayın…
1 Aralık 1948’de Avustralya’da Somerton Sahili’nde bir ceset bulundu. Cesedin diş ve tırnağından elde edilen bulgular ölen kişinin o bölgede yaşayan birisi olduğunu göstermiyordu. Otopsi raporlarında maktulun organlarında zehirlenmiş olduğuna dair kanıtlar vardı ama vücudunda hiç zehir yoktu. Maktulun pantolonunda bulunan gizli cepte üzerinde Ömer Hayyam’ın rubailerinden alınmış “Bitti” anlamında “Tamam Shud” yazan bir kağıt bulundu. Kağıdın koparıldığı kitabı bir adam olay yeri ve zamanına yakın bir tarihte arabasının içinde buldu. Kitabın içinde de şu ana kadar hala çözülememiş, harflerden oluşan bir şifre bulundu.
Batı Kanada’daki bu bölgede son birkaç yıldır sürekli koşu ayakkabıları içinde kopuk ayaklar bulunuyor. Şu ana kadar bir çift ayak tanınabildi. Sol ayağı sağ ayağından dört ay sonra bulunan ayakların sahibi polise göre intihar etmişti. Ayaklar farklı yerlerde ve zamanlarda bulunuyordu. Ancak bunu yapanın bir seri katil olduğunu düşünmek yanlış. Yüksek ihtimalle çeşitli sebeplerden ölen insanların cesetleri çürüyor ve ayaklar zayıf olan ayak bileklerinden kopuyor.
30 yıldır kimin, neden yaptığı anlaşılamayan bu mozaikler Güney Afrika’da ve Birleşik Devletler’in birçok şehrinde var. Bütün mozaiklerde aynı mesajın farklı ifadeleri yer alıyor. Hepsinin başında ünlü tarihçi Toynbee’nin adı ve ‘2001: Bir Uzay Destanı ve Jüpiter yazıyor’. Şu ana kadar James Morasco adında Toynbee’ye ve Kubrick’e ilgisiyle bilinen bir şüpheli vardı . O da 2003 yılında öldü ancak o tarihten sonra da mozaikler yapılmaya devam edildi.
1980’lerde Japon gıda devi Ezaki Glico’ya kendine ‘21 Suratlı Canavar ‘diyen bir grup şantaj yapıyordu. Başkanlarını kaçırdılar ve fidye istediler ancak başkan ellerinden kaçmayı başardı. Daha sonra içinde hidroklorik asit olan bir plastik konteynerle ilk mesajlarını gönderdiler ve Glico’nun şekerlemelerine zehir kattıklarını iddia ettiler. Glico bu iddiadan ötürü 21 milyon dolarlık ürününü çöpe attı. Grup bu kez de Morinaga adlı başka bir gıda şirketineüzerine ‘Zehirli’ yazdıkları 21 kutu gönderdi. Polis grubun liderini yakaladığını sandı ancak adam kaçmayı başardı. Bir süre daha gıda şirketleriyle uğraşmaya devam eden grup kendiliğinden saldırıları bıraktı. Grup üyelerinden bir tanesi bile yakalanamadı.
1996’da Brezilya’da bir çocuk bir tepenin üzerinde iki mühendisin cesedini buldu. Cesetler simsiyah giyinmişlerdi, yüzlerinde radyasyondan korunmak için takılan kurşun maskeler vardı ve yanlarında bir taneboş su şişesi vardı. Cesetlerde bulunan bir notta konuşulan yerde buluşulması, kapsüllerin yutulması ve maskeleri taktıktan sonra olacakların beklenmesi isteniyordu. Cesetlerden birinde su şişesinin geri götürmek üzere olduğuna dair bir kupon vardı. Buradan da mühendislerin oraya gittiklerinde öleceklerini bilmedikleri sonucu çıkıyor. Öyleyse bu iki mühendisin bir tepeye çıkıp, birtakım kapsüller yutup kurşun maskeler takmalarına sebep olan şey neydi?