HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayında soruları yanıtladı (2)

"(Libya tezkeresi) Biz burada Suudi Arabistan'ın bizi kınamasından rahatsız olmayız. Tam aksine biz onu kınıyoruz. Kınamasını da asla kale almıyoruz" -"Ana muhalefet partisi Türk askerine lejyoner diyecek kadar alçalıyor. Bizim askerimiz bir defa oraya bir lejyoner sıfatıyla gitmiyor. Tam aksine ben bunu Gölcük'te denizaltı inşasında yaptığımız konuşmada da söyledim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Trablusgarp'a gitti mi? Gitti. Orada gözünden de yaralandı mı? Yaralandı. Farklı bir süreci yaşadı. Gazi Mustafa Kemal için böyle bir yakıştırma yapmanız mümkün mü? Siz her zaman 'Biz Atatürk'ün partisiyiz' diyorsunuz. Peki bunu nereye yerleştireceksiniz?" - "(Libya) Orada bir harekat merkezi, bu harekat merkezinde de bizim bir korgeneralimiz bulunacak. Oradaki bu süreci onlar yönetecekler. Şu anda zaten peyderpey gidiyorlar. Şu anda yoğunlaşma... Şu anda muharip güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak. Bunlar bizim askerimizin içinden değil. Bu farklı ekiplerle o muharip güçler orada çalışacak" - "TSK unsurlarının Libya'daki olası mevcudiyetinin amacı, savaşmak veya savaştırmak değil. Bir taraftan da meşru hükümete destek sağlayarak bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyecek, insani trajedilere yol açacak gelişmeleri önlemektir" - "Bir taraftan 'Doğu Akdeniz'de şu var, şu var, Türkiye neden yok' diyor. Diğer taraftan Türkiye olunca, 'Orada Türkiye'nin ne işi var' diyor. Orada olup, asker göndermemezlik gibi bir şey olabilir mi? Bunda bir kararlılığın varsa, o yaptığın anlaşmanın gereğini yerine getireceksin. Beyefendi diyor ki, 'Türkiye orada yok'. Türkiye'nin orada olması için tezkere konusu gündeme gelince niçin tezkereyi desteklemiyorsun? Tezkereye destek vermiyorsun"

İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan'ın Türkiye'nin Libya'yla ilgili çıkardığı tezkereden çok rahatsız olduğunu belirterek, "Biz burada Suudi Arabistan'ın bizi kınamasından rahatsız olmayız. Tam aksine biz onu kınıyoruz. Kınamasını da asla kale almıyoruz." dedi.

Erdoğan, Kanal D, CNN Türk ortak yayınındaki "Cumhurbaşkanı İle Özel" programında, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Libya ile yapılan anlaşmanın içeriği hakkında bilgiler veren Erdoğan, "Burada dikkati çekilen bir yer var. Burası Girit. Biz Girit'in kıta sahanlığı diye bir şey hiç... Girmeden hemen onun doğusundan ve Rodos'un oradan kendi sahilimize ve Akdeniz'de de en uzun kıyı şeridine sahip olan biziz. Böyle de bir özelliğimiz var. Bizim bu attığımız adımdan önce içeride kimler rahatsız oluyor? Bu önemli. Bu rahatsız olanlara dedik ki 'Bakın bizim Libya'ya girişimiz bugün değil. Geçmişte de özellikle de Yunan ve Rum ikilisinin burada tabii bizi Akdeniz'e hapsetme planları bozuldu. NATO zirvesinde yaklaşık 1,5 saat Yunan Başbakanı ve heyetiyle şahsım ve heyetim görüşme yaptık. 'Bu hukuka aykırıdır.' falan dedi. 'Eğer hukuka aykırıysa siz hukuka aykırı olmayan yollara başvurun. Oradan bu işi çözün.' dedim. Biz şu anda bir devletle anlaşma yaptık. Siz şu anda Hafter'le çalışıyorsunuz. Hafter'in hukuki bir karşılığı var mı? Yok. Hafter, aslında şu anda uluslararası camianın tanımadığı, orada bir darbeci sıfatıyla bulunan birisidir. Bunu göreceksiniz ve kabul edeceksiniz. Meşru hükümetle biz çalışıyoruz. Tabii önümüzdeki dönemde adil ve hakkaniyete dayalı bir sınırlandırma söylemimizi biz devam ettireceğiz. Bundan geri adım atmamız mümkün değil." diye konuştu.

Hem diplomasiyi öne çıkaracaklarını hem iş birliğini teşvik edeceklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kimsenin ne bizim ne de özellikle Libyalı kardeşlerimizin haklarına gasbedilmesine ve tek taraflı adımlar atmasına da Türkiye olarak izin vermeyeceğiz. Bu konuda kararlılığımız var. Benim burada teşekkür borcum var. Parlamentomuza bunu getirdiğimizde ve bu tezkereyle alakalı olarak Cumhur İttifakı bu noktada Sayın Bahçeli ve heyetine istisnasız ortaya koydukları tavır sebebiyle çok çok teşekkür ediyorum. Çünkü o duruş çok çok önemliydi. Ana muhalefet partisi Türk askerine lejyoner diyecek kadar alçalıyor. Bizim askerimiz bir defa oraya bir lejyoner sıfatıyla gitmiyor. Tam aksine ben bunu Gölcük'te denizaltı inşasında yaptığımız konuşmada da söyledim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Trablusgarp'a gitti mi? Gitti. Orada gözünden de yaralandı mı? Yaralandı. Farklı bir süreci yaşadı. Gazi Mustafa Kemal için böyle bir yakıştırma yapmanız mümkün mü? Siz her zaman 'Biz Atatürk'ün partisiyiz.' diyorsunuz. Peki bunu nereye yerleştireceksiniz?"

- Türk askerinin Libya'daki misyonu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk askerinin Libya'daki üstleneceği misyon hakkında ise şunları ifade etti:

"Bütün güvenlik kurumlarımız arasında eğitim ve öğretim programlarının düzenlenmesi noktasında teknik bilgi ve tecrübe paylaşımı noktasında bizim askerimizin oradaki görevi koordinasyondur. Şu anda bu koordinasyonu yapıyorlar. Orada bir harekat merkezi, bu harekat merkezinde de bizim bir korgeneralimiz bulunacak. Oradaki bu süreci onlar yönetecekler. Şu anda zaten peyderpey gidiyorlar. Şu anda yoğunlaşma... Şu anda muharip güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak. Bunlar bizim askerimizin içinden değil. Bu farklı ekiplerle o muharip güçler orada çalışacak. Ama işin koordinasyonunu bizim üst düzey askerlerimiz... Bunun içinde korgeneralimiz olmak üzere ve bunun yanında korgeneralimizle birlikte özellikle oradaki emir komuta zincirini elinde tutan gayet iyi yetişmiş ekiplerimiz olacak. Onlarla beraber bu süreci işletmiş olacağız."

Anlaşmanın meşru hükumetin ayakta kalması ve oradan zaferle çıkması, kendi topraklarına ve varlıklarına sahip olmalarına destek sağlayacağına dikkati çeken Erdoğan, "Yaptığımız anlaşmayı zedelemeyecek, bu anlaşmanın biliyorsunuz... Zaten 1 yıllık bu tezkerenin süresi. Bu 1 yıl içerisinde de orada süratle bir netice almak ve TBMM'nin almış olduğu bu söz konusu kararın asıl amacı aslında Libya'da ateşkes sağlanması ve siyasi sürece geri dönülmesine yardımcı olmaktır. TSK unsurlarının Libya'daki olası mevcudiyetinin amacı, savaşmak veya savaştırmak değil. Bir taraftan da meşru hükümete destek sağlayarak bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyecek insani trajedilere yol açacak gelişmeleri önlemektir. Hatta bir an önce de anayasayı hazırlamaktır." ifadelerini kullandı.

- Muhalefetin tezkere eleştirisi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhalefetin eleştirileri arasında bu yer alıyor. Bir anda darbeci olarak tanımlanan Hafter güçleri, diğer tarafta da ulusal mutabakat hükümeti ve başında bulunan Sarraj. Orada çatışma devam ediyor. Dolayısıyla ilerleyen dönemle ola ki Ulusal Mutabakat Hükümeti, düştü ortadan kalktı. Dolayısıyla bizim yaptığımız anlaşmanın da geleceği tehlikeye düşer. Bu eleştirileri görüyoruz." sorusu üzerine ise şu değerlendirmelerde bulundu:

"Biz öncelikle şu anda burada hakim olan veya ulusal mutabakat hükümeti burada geçerliliğini koruduğuna göre muhatabımız odur. Biz onlarla bu çalışmayı yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Burada şu çok önemli; ana muhalefetin başı, önce söylediklerine baktığımızda ne diyordu? Burayı bir masaya yatırmamız lazım."

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Doğu Akdeniz'le alakalı ve Libya tezkeresi hakkında farklı dönemlerde yaptığı konuşmaların yer aldığı videonun gösterilmesinin ardından şöyle devam etti:

"Burada ne yok ki… Bir taraftan Doğu Akdeniz'de şu var, şu var, Türkiye neden yok? diyor. Diğer taraftan Türkiye olunca, 'Orada Türkiye'nin ne işi var.' diyor. Orada olup, asker göndermemezlik gibi bir şey olabilir mi? Bunda bir kararlılığın varsa, o yaptığın anlaşmanın gereğini yerine getireceksin. Beyefendi diyor ki, 'Türkiye orada yok'. Türkiye'nin orada olması için tezkere konusu gündeme gelince niçin tezkereyi desteklemiyorsun? Tezkereye destek vermiyorsun. Türkiye sadece Doğu Akdeniz'e girmiyor, Türkiye aynı zamanda Libya'ya giriyor ve Libya'ya girişinin tarihsel arka planı var. Sen bu tarihsel arka plandan bihaber misin? Atatürk'ün partisinin başı olacaksın, Atatürk'ün Trablusgarp'ta yaptıklarından bihaber olacaksın ve ondan sonra da kalkıp bunu eleştireceksin. Bunu kimse yutar mı? Ta biz o zamanlar Trablusgarp'a girmişiz."

Gazetecinin, "O zaman Trablusgarp bize ait değil miydi?" ifadesini kullanması üzerine Erdoğan, "Hayır, o zaman da Trablusgarp'taki haklarımızı savunmak için oraya girmiştik. Ona bakarsan ta Barbaroslara dayanıyor işin ucu. O denizin tarihimizde böyle bir yeri var ve bütün bunlara rağmen oraya giriliyor, diyorsun ki 'Orada biz yokuz', ki saydığı ülkeler içerisinde şu anda bizim dayanışma içinde olduğumuz ülkeler var. Örneğin Katar… Az önce ifade ettiğim gibi bu sayılan ülkeler içerisinde öyleleri var ki belki biz onlarla iş birliği yapacağız. Onların petrol şirketleri ile burada iş birliği yapacağız. Yapmamamız söz konusu değil. Biz bunları Sarraj'la da ayrıca konuştuk. Bu konuda böyle müşterek adımlar da atabiliriz dedik." dedi.

- "Meşru hükumet tarafında çağrıldık"

Erdoğan, "Doğu Akdeniz'de petrol, doğal gaz arayabilmemiz için bizim Libya'ya asker göndermemiz gerekiyor mu?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Hayır şimdi bizim buradaki hareket tarzımız şu; bir defa biz petrole, doğal gaza muhtaç mıyız? Muhtacız. Şu anda Libya'da bize böyle bir teklif var mı? Var. Daha önce ben ne dedim, 'Bize böyle bir talep geldiği zaman, biz bu talebi geri çevirmez ve gideriz.' Şu anda bize böyle bir talep var ve bu talep karşısında biz gidiyoruz. Şimdi sormazlar mı adama; bak Rus'un Wagner'i orada. 2 bin 500 Wagner var. Öbür tarafta Sudan'ın 6 bin askeri orada. Bunlar oraya bunları gönderiyor da biz neden çağrılmamıza rağmen gitmiyoruz? Üstelik meşru hükümet tarafından, darbeci hükümet değil. Rusya'yı darbeci hükümet çağırıyor. Darbeci hükümet çağırdığı halde oraya gidiyor. İşte asıl lejyoner onlar."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ziyareti kapsamında bu konuya ilişkin hangi mesaj vereceğine dair soru üzerine, şunları söyledi:

"Bunların hepsini konuşacağız. Wagner'in orada olmasından tutun, burada Mısır, Abu Dabi yönetimi, Suud… Çok ilginç bir şey; Suudi Arabistan bizim Libya ile ilgili olarak çıkarttığımız tezkereden çok rahatsız. Niye rahatsız oluyorsun? Sen kalkıyorsun hem darbeciyi destekliyorsun, darbeciyi desteklemene rağmen kimseden sana çıt yok. Türkiye'de şu anda 4 milyona yakın senin dindaşların, soydaşların var ve bunların çoğu Arap. Bunlar bizim topraklarımıza geliyor, bunlara yönelik en ufak bir destek de yok. Bunların hepsi Arap, orada da sesin çıkmıyor ama Türkiye'nin Libya'daki meşru yönetimin davetine icabet etmesi seni rahatsız ediyor. Kusura bakma. Biz burada Suudi Arabistan'ın bizi kınamasından rahatsız olmayız. Tam aksine biz onu kınıyoruz. Kınamasını da asla kale almıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biraz önce Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını çelişki olarak ifade ettiniz. CHP'nin tezkere meselesiyle ilgili gündeme getirdiği bir başka eleştiri boyutu da "Türkiye, BM üzerinden hareket etmeli, orada ara bulucu olma yolunu aramalı, BM'yi zorlamalı şeklinde bir yöntem önerisi ya da atılan adıma dair bir eleştirisi var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklinde bir soru yöneltilmesi üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Önce şunu söyleyeyim; inanın uluslararası hukuku bu adam bilmiyor. Bir tarafta darbeci var, bir tarafta meşru hükümet var.. Meşru hükumet ile darbeci arasında ara bulucu olunur mu? İki taraf da meşru olur, orada kalkarsın ara bulucu olmanın yollarını ararsın. Bu; Türkiye'de PKK terör örgütü ile la-teşbih devletimizin arasında ara buluculuk yapma gayreti içerisine girenler var ya, maalesef Amerika da buna soyunuyor, biz 'Asla.' dedik reddettik, buna benzer. Uluslararası hukukta da uluslararası savaş hukukunda da böyle bir şey yoktur. Böyle bir diplomasi anlayışı da olmaz. Bunlar bunu da bilmiyor. Bizim burada atmamız gereken adım her şeyden önce uluslararası diplomasinin altyapısının oluşturulmasıdır. Bu da nedir? Oradaki meşru hükumeti halkının nezdinde güçlü hale getirmektir. Şu anda bizim yaptığımız bu. Bu beyefendi Libya'yı bilmez ama ben Libya'yı başbakanlığım döneminden, Kaddafi döneminden bilirim. Çok gittim, geldim oralara. Oranın insanını da bilirim. Orada ciddi yatırımlarımız da oldu. Ülkemiz müteahhitlerinin vesaire, bu yönleriyle de bilirim. Ama şimdi Libya maalesef adeta aç kurtların üzerine çullandığı bir ülke haline gelmiştir. Bunun da başını Mısır ve Abu Dabi yönetimi çekiyor, maalesef Suud bunlara ciddi destek veriyor. Burada İsrail'le de dayanışma halindeler. Libya'ya desteğin her boyutunu değerlendirmek lazım. Kılıçdaroğlu diyor ki, 'Türkiye, bölgede barışın sağlanması için diplomatik çabaları ortaya koymalıdır.' Kendisinin bizim bu anlattıklarımızdan haberi yok ki. Biz bu arada neler yapıyoruz, ne gibi adımlar atıyoruz, nasıl bir sirkülasyon var diplomasi olarak? Bunlardan haberi yok. Tezkere öncesi Dışişleri Bakanını beyefendiye, aynı zamanda İYİ Parti'nin Başkanına gönderdik. Gittiler, anlattılar. Anlattılar da ne oldu? Mecbur değil, o ayrı mesele ama bak bilgilendirdiler seni. Ben Dışişleri Bakanımı sana gönderiyorum. Geliyor sana anlatıyor. Gidiyor Meral Hanım'a anlatıyor. Bunu niye istedik? İstedik de buradan bir birlik, beraberlik çıksın ve bu şekilde adım atalım. Çünkü bizim burada ortak bir çıkarımız var. Burada milli ve yerli bir adım atmamız, duruş sergilememiz lazım ama ne yazık ki olmadı. Önemli değil. Açık ara bir farkla da parlamentodan tezkere kararı çıktı."

(Sürecek)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler