Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Şahsen ben, kadın elinin değdiği her işin bereketlendiğini ve güzelleştiğini düşünüyorum. Tarım gibi ülkemizin kritik konularından birinde, kadın duyarlılığına ve çalışkanlığına ihtiyacımız var. Türk kadını fedakardır, yaptığı işe tüm yüreğini verir, onu besler ve büyütür." ifadesini kullandı.
Emine Erdoğan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Türk Tarım dergisine röportaj verdi.
Doğal yaşam, sağlıklı beslenme, gıda gibi konulara yönelik özel ilgisi hatırlatılarak bunun nedeninin sorulması üzerine Emine Erdoğan, bir anne olarak gelecek nesillerin sağlığını her şeyden önemli bulduğunu, zira bir toplumun medeniyetler üstü seviyelere ulaşabilmesinin, ruh ve beden sağlığı güçlü nesiller yetiştirmekten geçtiğini ifade etti.
Nesillerin sağlığı söz konusu olunca, gıda ve tarım politikalarına duyarsız kalmanın mümkün olmayacağını belirten Emine Erdoğan, gıda, beslenme, ev ekonomisi gibi konularla gençliğinden bu yana ilgilendiğini, şimdi de bu konular hakkında gelişmeleri takip ettiğini kaydetti.
Türkiye'de tarım sektöründe uzun süredir önemli atılımlar yapıldığına vurgu yapan Emine Erdoğan, milli tarım projesinin de planlı ve yerli üretim modelini benimseyen, yerli tohumları ve gen kaynaklarını korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen, tarım arazilerinden azami istifade sağlayıp hem kaliteli yerli gıda üretimini artırmayı hem de gıda fiyatlarını düşürmeyi benimseyen kapsamlı bir proje olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin bereketli topraklara sahip olmasına rağmen tarım alanlarından yeterince faydalanılamadığına işaret eden Emine Erdoğan, "Bu proje ile bu sorunun üstesinden gelineceğine inanıyorum. Aynı zamanda yerli tohumların koruma altına alınması, kendi ekolojik sisteminde geliştirilmesi ve çoğaltılması konusunda yapılan çalışmalar da oldukça önemli. Çünkü gıdanın temelini tohumlar oluşturuyor. Öte yandan tohum konusu aynı zamanda ekonomik bir güç. Bu sebeple uygulanacak milli bir politikanın hayati önem arzettiğini düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Emine Erdoğan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, milli tarım politikası ile tarlasının başındaki üreticiyi doğru tarım uygulamaları konusunda bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar yürütürken, bir yandan da tüketicinin bütçesini zorlamadan, doğal ve güvenilir gıdaya ulaşmasını sağlamaya gayret ettiğini anlattı.
Bu çalışmaları da takip ettiğini ve görüşlerini ilgililere ilettiğini dile getiren Emine Erdoğan, "Umuyorum kısa zamanda gıda ve tarım sektöründe üreticiyi de tüketiciyi de memnun edecek somut sonuçlar görürüz." ifadesini kullandı.
- "Kadın çiftçilerimizin emeğini ve kadın girişimciliğini önemsiyorum"
"Milli tarım hedeflerine ulaşmada kadın çiftçilerin nasıl bir rolü olabilir?" sorusu üzerine Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Şahsen ben, kadın elinin değdiği her işin bereketlendiğini ve güzelleştiğini düşünüyorum. Tarım gibi ülkemizin kritik konularından birinde, kadın duyarlılığına ve çalışkanlığına ihtiyacımız var. Türk kadını fedakardır, yaptığı işe tüm yüreğini verir, onu besler ve büyütür. Vatanımız için, toprağımız için, evlatlarımız ve gelecek nesiller için bu adanmışlığa ihtiyacımız var. Anadolu toprakları eşsiz bir kıymete, berekete ve şifa verici özelliğe sahip. Bu toprakların, kadın çiftçilerimizin özverili elleriyle işlenmesi mutlaka milli tarım politikalarına katma değer sağlayacaktır."
Türkiye'de tarım sektöründe istihdamın yarıya yakın kısmını kadınların oluşturduğuna işaret eden Emine Erdoğan, özellikle kırsal kesimlerde yaşayan kadın çiftçilerin ev ve aile içi sorumlulukları düşünüldüğünde, böyle zorlu bir alana emek vermelerinin daha bir anlam ve değer kazandığını, onların sorumluluklarını paylaşmak ve işlerini kolaylaştırmak için ise devlete düşen görevin arttığını belirtti.
Tarım sektöründe üretim faaliyetlerinin yanı sıra kadın girişimciliğinin desteklenmesi gerektiğine de vurgu yapan Emine Erdoğan, "Küçük ölçekli girişimlerin bölge kadınlarına güvenceli istihdam imkanı sağlayacağını, toprağın ve üretimin canlanacağını düşünüyorum. Kırsalda yaşayan halkımız, bu tür imkanlarla bulunduğu yeri terk edip büyük şehirlere yerleşmekten de vazgeçebiliyorlar. Yani aslında emektar kadınlarımız tarafından atılan çok küçük bir adımın, kadını, aileyi ve toplumu dönüştürdüğüne şahit oluyoruz. Bu nedenle tarım sektöründe kadın çiftçilerimizin emeğini ve kadın girişimciliğini önemsiyorum." açıklamasını yaptı.
- "Tohumu kontrol eden gıdayı, gıdayı kontrol eden de ulusları kontrol eder" İzmir'de düzenlenen "Yerel Tohum Buluşmaları" etkinliğine öncülük etme kararındaki etkenlerin neler olduğu sorusu üzerine Emine Erdoğan, yerli tohumların doğal ortamlarında, yani toprakta korunması, çoğaltılması ve halka ulaştırılmasının milli tarım politikasının olmazsa olmazı bir noktada yer aldığını vurguladı.Tohumun, gıdanın başladığı nokta olduğunu, bu sebeple eğer güvenilir ve kaliteli tohum yoksa güvenilir gıdadan da mahrum kalınacağını belirten Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sağlık açısından yerli tohumun önemi hakkında şüphe duymuyorum. Ancak sadece sağlık açısından değil ayrıca stratejik bir konu olarak yerli tohumların korunmasının önemli olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir milletin geleceğe dönük en önemli sermayesidir su, toprak ve tohum. Bu stratejik değere yaradılıştan sahip olan ülkemizde zengin gen kaynaklarımızı korumak, gelecek nesillere toprağı ve tohumu bozulmamış bir Türkiye bırakmak boynumuzun borcudur. Gıdanın küresel kapitalizmin elinde adeta bir silaha dönüştüğü bu dönemde ata tohumlarımızı koruyamaz ve çoğaltamaz isek birçok ulusa karşı üstünlüğümüzü yitirmiş oluruz. Şunu unutmamamız gerekiyor; tohumu kontrol eden gıdayı, gıdayı kontrol eden de ulusları kontrol eder."
Emine Erdoğan, tohumların korunması konusunda sadece gen bankalarında muhafaza etmenin de yeterli olmadığı kanaatini paylaşarak, "Bu sebeple ülkemizde belirli bölgelerde tahsis edilecek organik tarım arazilerinde yerli tohumlarımızın kendi ekolojik ortamında, ikliminde, canlı ekimler yapılarak yaşatılması ve çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu şekilde tohumlar, değişen iklim şartlarına ve toprak florasına uyum sağlayabilirler. Bu da tohum sermayemizi teminat altına almamız için hayati bir tedbirdir." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin kalkınması ve gelişmiş ülkelerle eşit standartlarda ticari faaliyetlerini sürdürebilmesi için yerli, kaliteli hibrit tohumlar da üretilmeye devam edileceğini bildiren Emine Erdoğan, ancak devletin kendi topraklarında, ata tohuma ulaşmak isteyen halkın da bu beklentisine kayıtsız kalmaması gerektiğini vurguladı.
Emine Erdoğan, doğal ve yerli tohumun belki tüm dünyayı beslemek için yeterli olmadığını, ancak hızla gelişen teknolojiler karşısında Türkiye'nin kendi değerlerini korumak ve yaşatmakla yükümlü olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin tarım potansiyelini daha iyi değerlendirmek için neler yapılabileceği konusunda görüşü sorulan Emine Erdoğan, toprağı tekrar canlandırmak ve bereketlendirmek için kimyasal gübrelerden vazgeçerek, alternatifler araştırılması gerektiğini ifade etti.
Emine Erdoğan, "Kimyasal ürünler yerine, doğanın kendi içinde ürettiği ve geri döndürebildiği materyallerden faydalanmanın önemli olduğuna inanıyorum. Belli gıda atıklarının işlenmesiyle elde edilen kompost gübre, yine organik yöntemlerle üretilen solucan gübresi gibi biyolojik alternatiflerin daha fazla teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı.
Dünyada ve Türkiye'de doğal gıdalara ulaşma konusunda artan ilgi karşısında da açıklamalarda bulunan Emine Erdoğan, dünyanın en büyük probleminin başında, yetersiz gıda üretimi değil, üretilen gıdaların adil paylaşılmıyor olmasının geldiğine vurgu yaptı.
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) ölüm sebebi istatistiklerinde, aşırı beslenme sebebiyle gerçekleşen ölümlerin, açlıktan ölümlerden daha fazla olduğunun görüldüğüne işaret eden Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gıdayı israf etmek, Allah'a karşı nankörlük, tabiata da hürmetsizliktir. Gıda politikaları belirlenirken, ilk hedefin eldeki kaynakları değerlendirmek ve bu kaynakları israf etmemek olması gerektiğini düşünüyorum. Bunu yapmadan mevcut gıdanın artan nüfusu doyurmayacağını ileri sürerek, genetiği değiştirilmiş gıdaları hayatımıza sokmayı oldukça tehlikeli buluyorum.
Bakara Suresi 205. ayette şeytanın, tohumu ve nesli bozmaya çalışarak, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak istediğinden bahsedilir. Bu ayet-i kerime tohumun ve neslin birbiri ile ne kadar yakından ilişkili olduğunu ve nesli korumak için tohumu, yani yaratılışı korumak gerektiğini bize gösteriyor. Bugün din alimlerimizin, Kuran-ı Kerim ve hadis-i şerifleri tarım, gıda ve sağlık konularını göz önüne alarak incelemeleri gerektiğine inanıyorum."
- "Bahçemde yerli tohum kullanmaya özen gösteriyorum" "Doğal gıda ve tarım konusunda sizin özel hayatınızda uyguladığınız yöntemler var mıdır?" sorusu üzerine Emine Erdoğan, ziyaret ettiği her ülkede, o toplumun doğal yaşam tercihlerini öğrenmeye çalıştığını, bu imkanlara erişebilmek için ürettikleri formülleri araştırdığını, hatta bazen yerinde incelediğini anlattı.Edindiği bilgileri de mutlaka Türkiye'de konuyla alakalı uzmanlara ilettiğini söyleyen Emine Erdoğan, "Uygulanabilir ve faydalı olduğuna inandığım birçok yöntemi özel yaşam alanımda hayata geçirdiğimi söyleyebilirim." ifadesine yer verdi.
Kendi bahçesinde yerli tohum kullanmaya özen gösterdiğini anlatan Emine Erdoğan, şu tavsiyelerde bulundu:
"Bahçemize, yurdumuzun çeşitli bölgelerinden, ziyaretlerim esnasında edindiğim tohumları ekiyoruz. Tavsiyem, siz de her yaz memleketlerinize gittiğinizde bölgenizdeki yerli tohumların peşine düşün. Onları ekin ve çoğaltın. Köy halkına bu tohumların değerini anlatın. Toprakla, ekim dikimle uğraşan herkese, mutlaka yerli tohum kullanmasını öneririm. Çünkü kendi tohumumuz en kıymetli hazinelerimizden. Kendi bahçemizde ekemediğimiz ürünler olursa da köylü pazarlarından veya organik pazarlardan, iyi tarım etiketli ürünlerden kullanıyoruz."
Toprağı ve suyu koruma konusunda deterjanların verdiği zarara da dikkati çeken Emine Erdoğan, "Deterjanlar da suyu ve toprağı kirleten, ekosistemi bozan ağır petrokimyasallar içeriyor. Bu noktada da bireysel yaşantımda kimyasal deterjan kullanmıyorum. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı yerleşkelerinde de çevreye zararsız deterjan kullanımına geçilmesi için bir çalışma başlattık. Ülkemizin kıymetli bir madeni olan ve dünya üretiminde yüzde 90'lık bir paya sahip olduğumuz bor kaynaklı, yerli üretim etimatik temizleyici kullanıyoruz. Çamaşır, bulaşık ve genel ev temizliği gibi alanlarda doğal temizleyicileri tercih ediyoruz." açıklamasında bulundu.