HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Yunanistan ile birlikte açıklayacağız

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yunanistan ile yapılan istikşafi görüşmelerle ilgili "Tarih üzerinde birlikte çalışıyoruz. Bütün konuları tespit eder etmez ve tabii Cumhurbaşkanımız'dan görevimiz var, Yunan muhataplarımızla bir tarih belirleyince birlikte açıklayacağız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Yunanistan ile birlikte açıklayacağız

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yunanistan ile yeniden başlaması planlanan istikşafi görüşmelerinin başlayacağı tarih üzerinde çalışıldığını ve tespit edildikten sonra iki ülke tarafından birlikte açıklanacağını söyledi.

Reuters'ın sorularını yanıtlayan Kalın, görüşmelerde ilerleme kaydedileceğine inandığını söyledi.

Türkiye ile Yunanistan arasında 60 tur olarak yapılan istikşafi görüşmelerde yaşanan sorunların ardından ara verilmiş, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin hidrokarbon arama çalışmalarına başlaması iki ülke arasındaki gerilimi tırmandırmıştı. NATO kapsamında iki ülke askeri yetkilileri Brüksel'de bir araya gelerek birkaç hafta önce teknik düzeyde görüşmelere başlamıştı.

"İstikşafi görüşmeler kaldıkları yerden başlayacak. Bir sonraki 61.tur olacak. Bu da demektir ki 2002 ile 2016 arasında ne konuşulduysa, bir sonraki turda da bunlar görüşülecek. Dolayısıyla sadece kıta sahanlığı veya deniz yetki alanları hakkında olmayacak; adalar ve hava sahası ve diğer konular hakkında da olacak" diyen Kalın sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu açıkça bizim yaklaşımımız oldu ve bunu mevkidaşıma açıkça ifade ettim. Bu çerçevede devam edilecek. (İstikşafi görüşmelerin başlayacağı) Tarih üzerinde birlikte çalışıyoruz. Bütün konuları tespit eder etmez ve tabii Cumhurbaşkanımız'dan görevimiz var, Yunan muhataplarımızla bir tarih belirleyince birlikte açıklayacağız."

'BU GÖRÜŞMELERİN OLUMLU OLACAĞINA İNANIYORUZ'

AB yetkilileri ve bazı ülkelerin girişimlerinin ardından Türkiye ve Yunanistan istikşafi görüşmelere yeniden başlanabileceğini açıklarken, Yunanlı yetkililer görüşmelerin deniz yetki alanları ve kıta sahanlığı konusunda olacağını ifade etmişlerdi.
Kalın, "Bu görüşmelerin olumlu olacağına inanıyoruz. Sürece yardımcı olacak, ama istikşafi görüşmelere ek olarak iki ayrı yolumuz daha var" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biri siyasi danışmalar, ve bu kısaca tüm ikili meseleleri ele almak, sınır güvenliğinden ekonomi, turizm, siyasi meseleler, azınlıklar ve başka konular ve bu mekanizma uzun yıllardır var. Yeni bir şey değiş. Bunlar da devam edecek. Ve sonra askerler arası görüşmeler var. Bunlara güven artırıcı adımlar deniyor ve en son NATO'da bir dizi görüşmeler oldu. Ama bu da ikili olarak yapılıyor. Aynı zamanda silahi kuvvetlerimizin Yunan muhataplarına halen geçerli bir daveti var. Ne zaman hazır olurlarsa, Savunma Bakanlığımız onları burada, bu görüşmelere devam etmek üzere ağırlamaya hazır. Sonuç olarak, bu üç yolun her birinde yakın zamanda iyi ilerleme kaydedeceğimize inanıyoruz."

Sorunların iki ülke arasında çözüleceğini, Almanya'nın bu süreçte çok yapıcı bir rol oynadığını kaydeden Kalın, bir arabulucu ihtiyacı olup olmayacağı konusunda, "Sonuçta istikşafi görüşmeler Türkiye ve Yunanistan arasında olacak, üçlü veya başka bir ülkeyle değil" karşılığını verdi.

'LİBYA'DA FRANSA İLE ÇALIŞABİLİRİZ'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron arasında son yapılan telefon görüşmesinin olumlu atmosferde gerçekleştirildiğini belirterek, Libya'da diğer ülkelerin yanı sıra Fransa ile de çalışabileceklerini söyledi.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerine yönelik sert açıklamalarda bulunan Macron, bu kapsamda bazı girişimlerde de bulunmuştu.

Konuyla ilgili soruları yanıtlayan Kalın, "(İki liderin) Son görüşmede iyi bir alışverişleri oldu. Atmosfer oldukça olumluydu. 'Farklılıklarımız üzerinden tartışmak yerine farklılıkları azaltıp ortak bir yol bulalım' diye anlaştılar.

Biz bunun iyi bir başlangıç olduğuna inanıyoruz ve (başkanlar) mevkidaşlarımızla görüşüp bunun üzerinde çalışmak üzere görevlendirdiler. O yüzden bundan sonra biraz trafik olacak. Dışişleri Bakanımız mevkidaşını ziyaret edecek ve onlarla görüşecek" dedi.

Erdoğan ile Macron uzun bir aradan sonra geçen hafta bölgesel sorunları ele almak üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti.

Kalın, Libya'da şu anda siyasi sürecin ilerlemesi için bir şans olduğuna inandıklarını, son 2-3 aydır ciddi bir çatışma olmamasının iyi bir gelişme olduğunu belirterek, "Bu, diplomasiye bir şans verdi ve şimdi diplomatik çabalar yoğunlaştı. Bu iyi. Bunu tamamen destekliyoruz; bütün bu konularda Fransa ve diğer ülkelerle çalışabileceğimize inanıyoruz" dedi.
Kalın, "Şu anda aldığım tüm sinyaller Fransa'nın AB Zirvesi'nde Türkiye ile olumlu gündem kurulmasına destek vereceği yönünde" dedi.

Macron son dönemde Türkiye'nin özellikle Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerine yönelik sert eleştirilerde bulunuyordu.

LİBYA'DAKİ GELİŞMELER

Libya'da gelişmeleri değerlendirirken Kalın, Trablus'daki hükümete Türkiye'nin yaptığı yardımların oradaki çatışmalara bir denge getirdiğini ve diplomasinin ilerlemesi için zemin hazırladığını belirtti.

Libya'da yaşanan iç çatışmalarda Türkiye, uluslararası camianın da tanıdığı Sarraç başbakanlığındaki hükümete destek veriyor.
"Berlin süreci kapsamında BM altındaki siyasi süreci destekliyoruz. Khaled al Mishri, Aguila Salih ile bir dizi görüşmeler gerçekleştiriyor. Bu konuda sorun yok. Bunu destekliyoruz. Sarraç bunu destekliyor" diyen Kalın, şöyle devam etti:

"Umarız Sarraç siyasi sürecin bir parçası olarak kalır. Libya siyaseti için önemli bir figür" diyen Kalın, şu anda Libya'da siyasi süreci ilerletmek için daha uygun bir ortam bulunduğunu kaydetti.

Sarraç geçtiğimiz günlerde Ekim ayında istifa edeceğini açıklamıştı. Kalın, Libyalılar kimi temsilcisi olarak seçerse Türkiye'nin onunla çalışacağını belirtti.

"Haftar uluslarası hukuku ihlal etmeye devam ediyor ve bu petrol blokajıyla Libya ekonomisine zarar veriyor. Umarız yakın zamanda çözülür" diyen Kalın, blokajın kaldırılacağı yönündeki açıklamaları şöyle değerlendirdi:

"Haftar sanki iyilikler yapıyormuş gibi görünmek istiyor... Biz şu anda siyasi sürece odaklanmak istiyoruz ve bu çatışmayı sonlandırmak istiyoruz."

'RUSLARLA HENÜZ KESİN BİR PLAN YOK'

Kalın, Rusya ile Libya konusunu görüştüklerini, tansiyonun düşürülmesi için Rusların da masada olması gerektiğinin altını çizdi.

Ruslarla henüz kesin bir plan olmadığını belirten Kalın, "Sirte ve Cufra'yı askerden arındırma fikrini destekliyoruz ama buradan Hafter'in de geri çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz... Ne zaman bir ateşkesten bahsedilse başka bir saldırıyla geldi" dedi.

Kalın, askerden arındırılmış bölge olması halinde Türk askerinin orada görev alıp almayacağı konusunda "Libya ile askeri eğitim ve işbirliği anlaşmamız var; gerekirse ve Libya hükümeti tarafından davet edilirsek, Türk komutanlar, eğitmenler ve danışmanlar tabii ki orada olur" dedi.

'OLUMSUZ BİR KARAR BEKLEMİYORUM'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 1-2 Ekim'de toplanacak Avrupa Birliği (AB) zirvesinden Türkiye'ye yönelik yaptırım ya da olumsuz bir karar beklemediğini ve zirvenin Türkiye-AB ilişkilerini resetleme şansına sahip olduğunu söyledi.

Kalın, ertelenmeden önce Türkiye'ye yaptırımın ele alınmasını beklendiği zirveyi değerlendirirken, "AB Zirvesi'nden herhangi bir yaptırım veya olumsuz karar bekemiyoruz. Aksine, Cumhurbaşkanımızın bir dizi verimli ve yapıcı görüşmeleri oldu AB ilderleriyle ve bizim bütün bu diplomasi trafiğinden anladığımız Türkiye-AB ilişkilerinde artık olumlu bir gündem olması gerektiği yönünde" dedi.

"AB Zirvesi'nin Türkiye-AB ilişkilerini resetleme şansına sahip olduğuna inanıyorum. Bu önemli bir fırsat. Burada resetleyebiliriz. Ve ben bu isteği birçok AB üye ülkesinden görüyorum" diyen Kalın, "Cumhurbaşkanımızın son birkaç haftadır AB Başkanı, AB Komisyonu Başkanı, İspanya ve İtalya Başbakanları ve tabii Şansölye Merkel ile Macaristan, Polonya, Romanya, Malta, Bulgaristan gibi diğer Avrupa ülkeleri ile yaptığı diplomatik temaslarda bunu görüyorum. Bunların hepsi Türkiye ile AB arasında daha yakın işbirliği görmek istiyorlar. Bazı istisnalar var Fransa gibi, ama (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın) Macron ile telefon görüşmesi iyi bir görüşmeydi" dedi. AB ile Türkiye arasında gümrük birliği ve göç anlaşmasının güncellenmesi, vize serbestisi ve enerji konusunda Doğu Akdeniz Konferansı düzenlenmesi gibi alanlarda ilerleme kaydedilebilecek üç-dört konu olduğunu kaydeden Kalın, AB'nin Türkiye'den herşeyi yapmasını beklememesi gerektiğini ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğinin altını çizdi.

'UZUN ZAMANDIR GEÇ KALINMIŞ BİR KONU'

Türkiye'nin Gümrük Birliği (GB) güncellenmesini hak ettiğini ve bunun uzun zamandır geç kalınmış bir konu olduğunu kaydeden Kalın, "Aslında hem Türk ekonomisi hem AB ekonomisi hem de Eurozone için bu iyi olur. GB'nin güncellemek herkesin çıkarına" dedi.

Kalın, 2016'daki göç anlaşmasının bir yere kadar çalıştığını ancak AB'nin veriği birçok sözü tutmadığını, bu alanda adım atılması gerektiğini kaydetti.

"AB yetkilileri de kabul edyorlar AB bürokrasisi ve başka nedenlerden bu işlerin geciktiğini, tam olarak uygulanmadığını ama mülteci krizi halen devam ediyor" diyen Kalın, şöyle devam etti:

"Türkiye 4 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmaya devam ediyor ve onlara kendi imkanlarımızla bakıyoruz. Aynı zamanda 3-4 milyon mülteciye daha sınırın Suriye tarafında bakıyoruz, İdlib, Afrin, Cerablus, Rasulayn'a kadar ve diğer bölgelerde. Biz bu insanlara bakarken, Avrupa da nefes alabiliyor. Diğer türlü mülteci krizinin tepe noktasındayken, Avrupa'ya yasadışı şekilde girmeye çalışıyorlardı hatırlayın... Ege ve Akdeniz'deki insani trajediyi, bazı Avrupalı ülkeler tarafından mültecilere karşı uygulanan korkunç muameleyi... O zaman bahsettiğimiz yük paylaşımı, ortak sorumluluk nerede? Bu yüzden mülteci anlaşmasını göncellemenin bu sürecin önemli bir sonucu olabileceğine ve olacağına inanıyoruz."

'BUNUN MANTIĞI YOK'

Kalın, 2013'te imzalanan vize serbestisinin diğer önemli bir konu olduğunu, dünyanın birçok yerinden ülkelerin Schengen vizesinin parçası olduğunu ama Türkiye'nin dışarıda kaldığını belirterek, bunun mantığının olmadığını belirtti.

"İnsanın aklına gelen tek şey bunun siyasi bir blokaj olduğu. Teknik ayrıntılarla, hukuki sistemlerle hiçbir alakası yok" diyen Kalın, bunun ulaşılabilecek bir konu olduğunu vurguladı.

Kalın, "Şu anda ortaya çıkmaya başlayan bir diğer büyük fikir ise, enerji kaynakları konusunda kapsayıcı bir Doğu Akdeniz konferansı" dedi ve şöyle devam etti:

"Eğer bu yakalanan olumlu gündem devam ederse, bu yakalanan ivme sürdürülürse, o zaman Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfa açmaktan, yeni fasıllar açmaktan bahsedebiliriz... Bütün bunlar Türkiye'nin AB için önemini ve AB'nin Türkiye ile ilişkilerini anlayacak bir siyasi iradeye bağlı. Biz inanıyoruz ki Türkiye'nin AB yolunda ilerleme kaydetmesi, AB'nin Türkiye'ye daha geniş Avrupa coğrafyasında kalmak için daha çok destek vermesi ve son olarak, umarız, bir tam AB üyesi olması bizim ortak çıkarımıza. Biliyorum, gerçek siyasi alternatiflerin yerine gerçekleşen onca siyasi dram, iç siyasi nedenlerden, bazı ülkelerin Türkiye meselesini ve doğrudan Cumhurbaşkanımızı dile getirmesi, yüzünden bunun hakkında konuşmayı bıraktık."

Ne zaman Avrupa ülkelerinden birinde seçim olsa Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündem olduğunu, ABD seçimlerinde bile bunun görüldüğünü belirterek, "Sürekli bu tartışmaların içine çekiliyoruz. Özellikle Avrupa'da, bu çok tehlikeli bir gidişat, bana sorarsanız ana akım Avrupa siyaseti bu popülist hareketler tarafından gaspediliyor" dedi.

AB ile yaşanan sorunlardan birinin Türkiye'den çok spesifik şeyler yapması istenirken, karşılığında Türkiye'ye bir dizi "açık uçlu, genel, dağınık ve muğlak" olarak yapılacak şeyler söylendiğini kaydeden Kalın, "Bir zaman çizelgesine bağlı somut bir taahhüt yok. Nasıl, kim tarafından ve ne zaman yapılacağına dair spesisif detaylar yok. Bunları beklememiz bizim doğal hakkımız değil mi?" dedi ve şöyle devam etti:

"Göç anlaşmasını güncellemekten bahsederken sadece daha çok fonlamadan bahsetmiyoruz. Bize göre para mültecilerin kendilerine gidiyor, bize değil ve biz de Avrupa'nın bazı sorumluluklarını üstlenmesini istiyoruz. Sadece kendileri için değil, insanoğlunun vicdanı için çünkü bu insanlar acı çekiyor...Tüm bu alanlarda umuyoruz ki 1-2 Ekim'deki AB Zirvesi sadece Türkiye-AB ilişkileri için olumlu bir gündem yaratmaz, ama aynı zamanda detaylı, zamana bağlı, ve spesifik fikirler ve teklifler üretir ki biz de yol haritası üzerinde beraber çalışabilelim."


Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler