HABER

Danıştay, park Otel rezidansa vize vermedi

ANKARA (ANKA)- Danışaty 6. Dairesi, Beyoğlu'nda bulunan Park Otel Turizm Merkezi'ne rezidans ve alışveriş merkezi yapılmasına vize vermedi. TMMOB Şehir Plancıları Odası'nın Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine açılan davada "Park Otel Turizm Merkezi 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı"nın iptali ve yürütmesinin durdurulması kabul edildi. Bu kararla, Global Yatırım Holding, Park Otel Turizm Merkezi yerine rezidans ve alışveriş merkezi yapamayacak.

Danıştay 6. Dairesi, Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) "Park Otel Turizm Merkezi 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı"nın iptali ve yürütmesinin durdurulması için açtığı davayı kabul etti.
Danıştay, verdiği kararda, planla getirilen ve mevcut durumda var olan yapılaşmanın silüete olumsuz etkide bulunacağı yönündeki bilirkişi görüşlerinin değerlendirmeye esas alınamadığını belirterek, "Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler bilirkişi raporundaki tespitlerle birlikte değerlendirilmesi üzerine, dava konusu 1/5000 ölçekli plan değişikliğinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır" görüşünü dile getirdi.

Kararda şöyle denildi:

"İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına daha iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresi, gerek çeşitli alanlar arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanması gerekmektedir. Anılan ölçütlere göre hazırlanan imar planları da zamanla planlanan alandaki koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve yasalarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilebilir. Bu şekilde değiştirilen imar planlarının yargısal denetiminde, bu değişikliği zorunlu kılan nedenlerle birlikte getirilen kullanım kararının plan bütünlüğü gözönünde bulundurularak planlanan yörenin tümünün çevre, ulaşım, trafik gibi ilişkilerine etkisi irdelenmeli, taşınmazda öngörülen kullanım kararının yerin büyüklüğü yanısıra,konum ve işlev açısından uygun olup olmadığının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı çerçevesinde araştırılması gerekmektedir. Olayda, dava konusu 731 ve 735 adanın korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen ve 724 ada, 13 sayılı parselde yer alan Alman Başkonsolosluğu binasına komşu olması nedeniyle bu taşınmazlardaki yapılanmanın konsolosluk binasının saçak kotunu aşamayacağı hususunda yargı kararları karşısında artık tartışma bulunmamaktadır. Dava konusu planlamada da bu husus kabul edilerek yükseklik belirlenmiştir. Ancak dosyada yer alan bilirkişi raporu incelendiğinde,bilirkişilerin mevcut yapıdan ve projeden hareket ederek yükseklik hakkında bir sonuca ulaştıkları anlaşılmaktadır.Anılan rapordaki tesbitlere göre mevcut yapının durumu ile proje öngörüleri karşılaştırıldığında, konsolosluk binasının saçak kotuna göre, projedeki parapet duvarının esas alınması halinde, 1 metre, mevcut yapıya parapet duvarının eklenmesiyle 1,84 metre fazlalık bulunmaktadır.Alman Konsolosluğu saçak hizasının otel yapısının son katının pencere ortalarına denk geldiği hususu gözönüne alındığında , bu miktardaki yükseklik fazlalığının tecvizi hata sınırları içinde değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır. Bilirkişi raporuna göre,dava konusu planlama ile getirilen 0,00 kotunun 71,27 m olduğu,A ve B blokta 0,00 kotunun altında 7,C blokta 0,00 kotunun altında 9 katın bulunduğu, A ve B blokta 4 katın ,C blokta ise 2 katın otopark olarak kullanıldığı,otopark alanı olarak ayrılan alanlar dışında sözkonusu katlarda tesisat,sığınak,hizmet alanlarının yanında ticari alanlar ile rezidans birimlerinin de yer aldığı ve tüm bu alanların emsal hesabı dışında tutulduğu anlaşılmaktadır. Şehircilik ilkeleri ve planlama esasları açısından plan kararları ile getirilen kullanım alanlarının yer altında (bodrum katlarda) veya yer üstünde (normal katlarda ) öngörülmesinin bir farklılığı bulunmamaktadır.

Bodrum katlarda öngörülen kullanım kararları da (otopark alanları hariç) yoğunluk artışına yol açmakta,sosyal ve teknik altyapıya yük getirmekte,ulaşım etütlerini etkilemekte ve kentsel maliyetleri artırmaktadır. Bilirkişi raporunda, dava konusu proje ile getirilen fonksiyonların bölgenin kimliği ile örtüşmesine karşın apartmanlardan oluşan bir doku içine ebat ve boyut olarak düz büyük kütlenin (ana yapı) uymadığı, topografyaya uyumlu dokunun estetiğinin bozulduğu, cephesi parçalı etki yaratacak şekilde düzeltilse dahi bu olumsuzluğu ortadan kaldırılamayacağı belirtilmiş ise de, kullanım kararlarıyla birlikte yüksekliği komşu parselde bulunan ve korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiş olan Alman Konsolosluk binasının çatı mahyasını geçmeyecek bir yapılaşmanın burada olabileceği yargı kararlarıyla kabul edildiğinden artık bu aşamada var olan silüetin topografyaya uyum hususunun tartışılamayacağı açıktır." (ANKA)

En Çok Aranan Haberler