Türey Köse
Gazeteci, Ankara
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen yandaşlarının etkin olarak örgütlendiği vurgulanan yargının yapısının değiştirilmesi için "mini" bir anayasa değişikliği paketi tartışılmaya başlandı.
TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasının AKP'nin "başkanlık" sistemi ısrarı nedeniyle devrilmesinden 5 ay sonra yeniden masaya dönülmesi gündeme geldi.
AKP grup başkanvekillerinin önümüzdeki hafta muhalefetle yapacakları görüşmeler sırasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Genelkurmay ve MİT Cumhurbaşkanı'na bağlansın" ve "İdam cezası geri getirilsin" istekleri de konuşulacak.
Ancak AKP tarafının "idam" konusunda ısrarlı olmayacağı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "güçlendirilmesi" yönünde bazı değişikliklerle ilgili olarak da muhalefeti "yoklayacağı" belirtiliyor.
12 Eylül askeri darbesinden sonra kabul edilen 1982 anayasasında 34 yılda 17 kez değişiklik yapıldı. 2010 yılında 26 maddelik bir değişikliği içeren paket, referandumdayüzde 57.88 "evet" oyuyla kabul edildi. "Hayır" oyları ise yüzde 42.12'de kaldı. Bu pakette Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yapısını değiştiren, askeri yargının görev alanı daraltan ve YAŞ'ın ihraç kararlarına yargı denetimi getiren düzenlemeler vardı. Ayrıca, 12 Eylül darbecilerine yargı yolunu kapatan "geçici 15. madde" kaldırılıyor ve yurttaşlara Anasayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı getiriliyordu. Özellikle liberal aydınların "yetmez ama evet" diyerek pakete verdiği destekle ilgili tartışma ve eleştiriler o günlerden bu yana özellikle sol içinde ciddi tartışmalara yol açtı.
Siyasi partilerin 12 Haziran 2011 milletvekili genel seçimleri sürecindeki vaatlerinden yola çıkılarak "yeni bir sivil anayasa" için19 Ekim 2011 tarihinde Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuruldu. 60 dolayında madde üzerinde uzlaşma sağlandı. Ancakbu komisyonun çalışmaları 2013 yılı sonunda bitti.
4 Şubat 2016 tarihindebir kez daha Anayasa Uzlaşma Komisyonu masası kuruldu.Bu kez de çalışmalar "sistem" konusunda kilitlendi ve 16 Şubat 2016 tarihinde gerçekleştirilen son toplantıda masa devrildi.
AKP başkanlık sisteminde, CHP parlamenter sistemde ısrarlıolurken, uzlaşma sağlanamadı. CHP'nin komisyonun adının Türkiye'yi Darbe Hukukundan Arındırma Komisyonu olması önerisi de AKP tarafından kabul görmedi.
Süreç nerede kalmıştı**?**
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun son toplantısında CHP'li Bülent Tezcan kırmızı çizgilerini "Bir: Parlamenter demokrasi esası üzerinde tutum belgemiz de böyle. İki: Kurucu ilkeleri tartışmayacağız. Üçüncüsü de darbe mevzuatıyla yüzleşeceğiz" diye özetliyordu. Uzun tartışmalardan sonraTBMM Başkanı İsmail Kahraman "Olmadı. Devam etmedi. 4'ümüz birden bir isim ve gayede anlaşamadığımıza göre zorlama diye bir hadisemiz olamayacak" diyerek toplantıyı bitirdi. CHP'nin "Daha önce uzlaşma sağlanan 60 maddeyi geçirelim" önerisi de kabul görmedi.
Masanın dağılmasının üzerinden 5 ay geçtikten sonra bir "darbe kalkışması" yaşayan Türkiye, yeniden "mini anayasa paketi" konuşmaya başladı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında TBMM'de sergilenen birliktelik ve daha sonra iki muhalefet liderinin ilk kez -muhalefetin "Ak Saray", Cumhurbaşkanlığının ise"Cumhurbaşkanlığı Külliyesi" olarak andığı- Beştepe'ye gitmesi, arkasından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın muhalefet liderlerine açtığı davaları geri çekeceği açıklaması ılımlı bir atmosfer yarattı. Bu atmosferde başkanlık sistemi gibi temel konulara girmeyen, acil, mini bir anayasa değişikliği paketi üzerinde uzlaşma arayışları gündeme geldi.
Uzlaşma Komisyonu'nda anayasa değişikliği önerisini "başkanlık" modeline göre biçimlendiren AKP, şimdilik bu konudaki ısrarını rafa kaldırmış görünüyor ve küçük bir paketle acil değişiklikler için önerilerini revize ediyor.Bu paketin merkezinde ise Gülen yandaşlarının etkin olarak örgütlendiği vurgulanan yargıyı yeniden biçimlendirme hedefi yer alıyor.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "idam" cezasıyla ilgili açıklamalarına karşın bu konunun pakette yer almasına çok ihtimal verilmiyor. CHP ve BDP idam cezasının geri gelmesini istemiyor, MHP ise AKP'ye destek veriyor. AKP yöneticilerinin muhalefeti "yoklayacağı" ancak ısrarlı olmayacakları ifade ediliyor.
Yargının yapısını değiştirmek "yetmedi, yeniden"2010 yılında referandumla kabul edilen pakette Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yapısını değiştiren düzenlemeler vardı. Askeri yargının görev alanı daraltılıyor ve YAŞ'ın ihraç kararlarına yargı denetimi getiriliyordu. AKP, 2010 referandumundan 6 yıl sonra yargıyı bir kez daha "yeniden" biçimlendirmek istiyor.
Mini pakette Askeri Yargıtay ve Askeri İdare Mahkemesi'nin kaldırılması, HSYK'nın yapısının değiştirilmesinin yer alması bekleniyor. Çalışmalarına 5 ay önce son veren Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda "yargı" başlığı altındaki maddelerde tam bir uzlaşma yoktu.Öyle anlaşılıyor ki, iktidar ve muhalefet partileri bu konudaki görüşlerini gözden geçirecek.
Anayasa komisyonu Başkanı Mustafa Şentop "Askeri yargının bütünüyle kaldırılması konusunda mutabakatımız vardı. Askeri mahkemeler değil ama disiplin mercileri olarak, disiplin mahkemeleri olarak devam edecek yapı düşünülebilir" açıklamasını yaptı.Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda AKP ve BDP "askeri yargı" ile ilgili maddenin"Disiplin mahkemeleri dışında kanunla askeri mahkemeler kurulamaz. Savaş halinde asker kişilerin görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli askeri mahkemeler kurulabilir" içerikli olmasını istiyordu. CHP ve MHP ise " Askeri yargı, askeri mahkemeler ile disiplin mahkemelerinden oluşur. Bu mahkemeler asker kişilerin askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri askeri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz" düzenlemesini önermişti.
HSYK'nin yapısı nasıl değişecek?2010 yılında yapılan değişiklikle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun üye sayısı "7 asıl 5 yedek" üyeden "22 asıl 12 yedek" üyeye çıkarılmıştı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun meslekten çıkarma cezalarına yargı denetimi getirilmişti. AKP, HSYK'nın 15 üyeli Hâkimler Yüksek Kurulu ve 7 üyeden oluşacak Savcılar Yüksek Kurulu olarak ikiye ayrılmasını ve üyelerinin TBMM tarafından belirlenmesini istiyor.AKP, Savcılar Kurulu'nun başkanının Adalet Bakanı olmasını öngörüyor.
Uzlaşma Komisyonu çalışmaları sırasında bu konu gündeme gelmiş, muhalefet partilerinin de destek verdiği bu düzenlemede üyelerin hangi çoğunlukla seçileceği konusunda anlaşmaya varılamamıştı. Anlaşmazlığın her iki kurulun üyelerinin belirlenmesinde "RTÜK modeli" getirilerek aşılabileceği kaydediliyor.
Anayasa Mahkemesipakette görünmüyorAKP'nin "mini paket"teAnayasa Mahkemesi'nin yapısı konusuna girmeyidüşünmediği belirtiliyor. AKP daha önce Uzlaşma Komisyonu'nda Anayasa Mahkemesi'nin üye yapısı ve seçilme yöntemini değiştirmek istemişti.
Mahkemenin 17 üyeden oluşmasını öneren AKP, 9 üyenin TBMM tarafından, 8 üyenin de Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesini istiyordu. Başkanlık sistemine geçiş durumunda ise 8 üyenin başkan tarafından seçilmesini istiyordu. TBMM'de 9 üyenin seçiminde ise ilk tur oylamada üçte iki (367), seçimin yapılamaması durumunda ikinci turda salt çoğunlukla (276) üyelerin belirlenmesini öneren AKP, bu yöntemle Meclis'te salt çoğunluğunun bulunması nedeniyle 9 üyenin tamamını kendisi belirleyebilecekti. 2010'da Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresi 12 yıla çıkarılırken, AKP Uzlaşma Komisyonu çalışmaları sırasında Anayasa Mahkemesi'nin görev süresi4 yılla sınırlandırılmak istemişti. AKP, Yüce Divan görevinin de Anayasa Mahkemesi'ne verilmesini istiyordu.
Yeni anayasa çalışmaları kapsamında Yargıtay ve Danıştay'ı kaldırarak yerine 'Temyiz Mahkemesi' kurmak isteyen AKP,üst yargı organlarını Anayasa Mahkemesi ve Temyiz Mahkemesi olarak sınırlandırmak istiyor. Temyiz Mahkemesi'nin kurulmasıyla yeni bir üye yapısı ortaya çıkacak.
MGK ne olacak?Anayasanın 118. maddesindeki "Milli Güvenlik Kurulu" en çok tartışma yaratan başlıklardan. AKP MGK'nin anayasal bir kurum olmaktan çıkmasını ve yasayla düzenlenen teknik bir kurula dönüşmesini istiyor. Anayasa paketi görüşmelerinde MGK'nin yapısının da masaya gelmesi bekleniyor.
AKP Anayasa Uzlaşma Komisyonu toplantısına verdiği öneride Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmasını istiyordu.Kuvvet Komutanlıklarının ise Genelkurmay bünyesinde kalması öneriliyordu. Ancak , 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan "Genelkurmay Cumhurbaşkanlığına bağlansın. Kuvvet komutanlıkları ise Savunma Bakanlığı'na bağlansın" isteğini ortaya koydu. Bu açıklamaya muhalefetten sert itirazlar geldi.
______________