İSTANBUL (AA) - CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Bizim şöyle bir adayımız yok, seçimi kazansın, gitsin sarayda otursun. Bizim adayımız kazanırsa, sarayı TÜBİTAK'a devredeceğiz, bütün o imkanlardan üniversiteler, bilim insanları yararlanacak. Yazlık bir saray yaptılar, orayı da Çocuk Esirgeme Kurumu'nun yurdu yapacağız." dedi.
Özel, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ile Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Siyaset Okulu Programı kapsamında gerçekleştirilen "Demokrasi, 2019 Seçimleri ve Seçim Güvenliği" paneline katıldı.
Yönetimde istikrar, koalisyon ve seçim barajı gibi konuların dünyanın birçok ülkesinde mesele olduğunu belirten Özel, bu konuların Türkiye'de de mesele olmaya devam ettiğini söyledi.
Özel, 16 Nisan referandumu öncesi yaşanan tartışmalara değinerek, şöyle konuştu:
"Evet'i savunanlar dediler ki, 'Türkiye koalisyonlardan çok çekti, bundan sonra koalisyonlar olmayacak. Bir tane cumhurbaşkanı seçeceğiz, ondan sonraki her şeyi o seçecek, güvenoyu almasına gerek yok çünkü halk güvenoyu verecek, gensoru olmayacak çünkü çünkü meclise değil doğrudan halka karşı sorumlu olacak ve 5 yıl süreyle tam bir istikrar dönemi yaşanacak. Bu yüzden de barajlar sıfır olacak demişlerdi. Ama gelinen noktada baraj tartışmalarını yaşıyoruz. İttifak dediğim şeyin koalisyonun ta kendisidir, şimdi onu konuşuyoruz. Demiştik ki 'siz barajı sıfırlamazsınız' onlar da söz vermişlerdi baraj olmayacak diye. Bugün barajın kaldırılmamasının sebebi, MHP'nin yüzde 10 baraj sorunu olduğu için, Adalet ve Kalkınma Partisi de yüzde 50+1'i tek başına geçemeyeceği için bir baraja ihtiyaç var."
İttifak meselesinin kendisine karşı olmadıklarını, ittifak yapan partilerin kayırılıp diğerlerinin baraj altında kalmasına karşı olduklarını anlatan Özel, ittifakı komisyonun yarattığı adaletsizlikler yüzünden değişikliği Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerini, ancak özü yönünden götürmeyeceklerini söyledi.
Özgür Özel, meclis seçimleri için ittifaka ihtiyacı olmayan tek partinin CHP olduğunu dile getirerek, diğer partilerin çeşitli ittifak arayışlarıyla meclise taşınma çabalarını son derece haklı ve meşru gördüklerini ifade etti.
Seçim güvenliği konusuna da değinen Özel, şöyle konuştu:
"Bir de seçim güvenliği ile ilgili kaygılarımızı elbette Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz. Nedir o kaygılar? Mesela mühürsüz oy meselesi... 16 Nisan gecesinin en çok konuşulan konusu. Biz 16 Nisan günü dedik ki, 'mühürsüz oylar geçerli olamaz. Çünkü kanuna aykırı.' Onlar dedi ki, 'kanuna aykırı değil bakın YSK karar verdi, kanuna uygun.' Ama bugün kanunu değiştirip, 'mühürsüz oylar geçerlidir' diyorlar. Demek ki 16 Nisan'da kanuna aykırılığı bugün kendileri kabul ediyorlar. Biz de bu değişikliğin Anayasa'nın Seçimlerin Güvenliği İlkesine aykırı olduğu için itiraz ediyoruz. Yeni kanunda, aynı apartmanda oturanlar, aynı seçim bölgesinde olmak kaydıyla farklı sandıklara yönlendirilebilir. Bunun pratik faydası nedir niye sorulunca kimse bir şey söyleyemiyor. Buna da itiraz ediyoruz. Mevcut hal, yani aynı apartmanda, sokakta oturanların aynı sandıkta oy kullanması iyi bir denetim yoludur, sandık güvenliği açısından. Veya diyorlar ki, mülki idare amirleri gerek görürlerse sandıkları başka bir yere taşıyabilirler. Neden, diyorlar ki terör örgütleri bazı yerlerde seçim güvenliğini tehdit ediyor. Seçimin yapılacağı yer güvenli değilse ve sandıkları taşıyorsanız, insanların geçeceği yol nasıl güvenli olacak? Sandık güvenli değilse yollar nasıl güvenli olsun?"
Seçimlerle ilgili yapılan değişikliği hem mecliste hem de dışarıda olan 8 parti ile bir araya gelerek bu konuda bir rapor hazırladıklarını, bu partilerin 11 itirazı bulunduğunu belirten Özel, "MHP bize randevu vermedi. AKP randevu verdi, gittik çay içip çıktık. Ondan sonra AKP'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan şöyle bir açıklama yaptı, 'Geldikleri gibi gittiler." Bu, bir Cumhurbaşkanının ağzına yakışır ama son Cumhurbaşkanının ağzına yakışmaz." dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP'nin ittifak yapıp yapmayacağı, nasıl biri aday göstereceği sorusunu yanıtlayan Özel, şunları kaydetti:
"Karşımızda, seçim ve baraj odaklı bir ittifak var. Bu ittifak meselesi meclis seçimine yönelik. Bizim şöyle bir adayımız yok, seçimi kazansın gitsin sarayda otursun. Bizim adayımız kazanırsa, sarayı TÜBİTAK'a devredeceğiz, bütün o imkanlardan üniversiteler, bilim insanları yararlanacak. Yazlık bir saray yaptılar, orayı da Çocuk Esirgeme Kurumu'nun yurdu yapacağız. Bizim adayımız, gidip cumhurbaşkanlığı yetkileri kullanmayacak, meclise devredecek. KHK'larla dehşet saçmayacak, hukuk devletine inanacak. Partisinden istifa edecek, tarafsız ve bağımsız bir cumhurbaşkanı olacak. Parlamenter sistemden, demokrasiden, Türkiye'nin ortak geleceğinden yana, kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğünden yana bir birliktelik olmak zorunda. Kadını, genci, dezavantajlı grupları, engellileri, farklı cinsel tercihi olanları, doğayı, çevreyi görmeli. Böyle bir şeyde birleşmeliyiz. Bunun yolu da şu; bugün Türkiye'de bir kasvet var, karanlık bir gökyüzü diye tasvir ediyoruz bunu. Bir siyasi tasvir olarak. Biz masmavi bir gökyüzü istiyoruz. İkisi arası geçişte bir gökkuşağına ihtiyaç var. Gökkuşağı demek şu demek, farklı renklerin yan yana durduğu, aynı yerde durduğu, birbirinin işine karışmadığı ama ortak taleplerin dillendirildiği masmavi gökyüzü için birlikte bu süreci geçirdikleri bir şey. Bu bir gönül ittifakı, 16 Nisan'da kim 'hayır' oyu verdiyse o ittifakın yapı taşı ama 16 Nisan'da 'evet' verip bugün pişman olan herkes bu ittifakın içinde."
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise OHAL döneminde yapılacak seçimin meşruiyetinin olmayacağını öne sürerek, "OHAL bütün hukukun askıya alındığı, herkesin KHK'larla susturulduğu bir rejimin adıdır. OHAL'de hukuk, demokrasi, özgürlük yok. Hiç kimse olduğunu iddia edemez. Seçimleri güvenli kılan ve meşru yapan şey o gün oy kullanırken rahat oy kullanmanız değildir, seçimi demokratik kılan şey tüm süreçtir. Eşit ve adil bir yarıştır. Merkez medya dediğimiz Doğan Medya, Demirören Grubu'na satıldı. Bu bile seçimden bağımsız değildir." ifadelerini kullandı.