ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, toplumda bir zarar meydana getirecek şekle dönüşmemesi halinde her türlü düşünceye saygı duyulması gerektiğini belirterek, "Çünkü demokrasi bir tahammül rejimidir" dedi.
Başbakan Erdoğan, CNN Türk'te canlı yayınlanan "Eğrisi Doğrusu" programına katılarak ülke gündemine ilişkin soruları yanıtladı.
Erdoğan, Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesinin, Kopenhag kriterlerine uygun olmadığı yönündeki eleştirileri ve kaldırılmasına yönelik istekleri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine "Her talep sahibinindir" görüşünü dile getirdi.
Yeni Türk Ceza Kanunu'nun ülkede bu alanda söz söyleyebilecek tüm kişi ve kurumların görüşlerinin alınması sonrasında hazırlandığını ifade eden Erdoğan, "AB ilgilileriyle de bu konuda müzakeresini yaptık. Ancak 301'le ilgili 'bu Kopenhag kriterlerine terstir' veya 'AB ülkelerinde böyle bir şey yoktur' gibi bir şey söz konusu olmadı" dedi.
Eroğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İçeride ve dışarıda yargıyı baskı altına almadan, kanaatler söylenebilir. Benim AB noktasında verdiğim mücadele ortada. Düşünce özgürlüğü noktasında benim mücadelem ver. Bu konuda bizim iktidarımızın bir samimiyeti var. Bir düşünce eğer eyleme dönüştürülmüyorsa, toplumda hakikaten bir zarar getirecek şekle dönüşmüyorsa, buna saygı duymaya mecbursun. Çünkü demokrasi bir tahammül rejimidir."
Özgürlüklerin sınırsız olmadığını kaydeden Erdoğan, herkesin yasalara ve anayasaya uymakla yükümlü olduğunu hatırlattı.
Yargı sürecine müdahale etmenin yanlış olduğunun altını çizen Erdoğan, bunun anayasanın 138'inci maddesi ile güvence altına alındığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan şöyle devam etti:
"İlgili ilgisiz bir çok yerlerden çok farklı baskılar, bu Van'da da oldu, burada da oldu. 138'inci maddedeki ifade aynen şöyledir; 'Hiç bir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.' Durum bu kadar açık ve net ortadayken, Avrupa'dan gelenlere soruyorum; 'kendi ülkenizde kendi yargı organlarınıza bu şekilde baskı yapabilir misiniz' diyorum. 'Yok' diyorlar. 'Peki benim ülkemde nasıl yapıyorsunuz?' diyorum. Her yerde yargı bağımsız da bu ülkenin yargısı müstemleke mi? Nasıl yaparsın? Aynı şey Van'da. CHP gidiyor, Barolar Birliği gidiyor, YÖK gidiyor. Bütün yandaşlarını topluyorlar ve gidip burada baskı oluşturmaya çalışıyorlar. Bu baskı oluşturulurken anayasa ihlal ediliyor. Bu anayasa, bizim anayasamız değil mi? Niye ihlal ediyorsunuz?."