Mark Mardell
Kuzey Amerika editörü
Amerikan siyasetinde Barack Obama'nın yeni bir dönem daha başkanlık yapması durumunda neler yapacağına dair bir muamma söz konusu.
Öyle ki Economist dergisi bunu kapak konusu yaptı.
Yetkililerin geleceğe yönelik planlara ilişkin bu kadar ketum davrandığı başka bir seçim dönemi görmedim.
Genellikle tersi söz konusudur; az değil fazla detay sunulur. Liderler seçimi kazanmaları halinde yapacakları işlerden söz eder. Fakat Obama şimdiye kadar yeni bir şey sunmadı.
Bu kurultay bu durumu değiştirmek için bir fırsat olabilir. Ama bu Obama için karmaşık bir dönem.
Carolina'da neşeli bir hava esiyor. Çoğu kişinin üzerinde Obama tişörtleri var; Kasım'daki seçimleri onun kazanmasını ümit ediyorlar.
Ama 2008'deki çılgın heyecan yok; konuştuğum birçok kişi başkanlarına yönelik hayal kırıklığını kabul ediyor.
Gerçek şu ki Obama, solu da, sağı da, merkezi de hayal kırıklığına uğrattı. Bu duygunun yaygınlığı, belki de zaten baştan aslında kimseyi memnun edemeyeceğinin göstergesi.
Sol eğilimliler, Obama'nın Guantanamo'yu kapatmamasından, göçmenlik reformunu yapmamasından ya da eşcinsel evliliğe daha erken destek vermemesinden yakınıyor.
Mitt Romney gibi sağ kanatta yer alanların bazıları, "bari Amerika'nın hatırı için başarılı olmuş olsaydı" diyor.
Diğer muhafazakârlar ise Obama'yı aşırı solcu olarak görüyor ve daha merkezde olmasını istiyor.
Merkezdekiler, yeni bir işbirliği çağı açmamasından şikâyetçi.
Aslında bütün bunların arkasında yüksek işsizlik, yetersiz büyüme gibi ekonomik sorunlar var elbette.
Ama tek neden bu değil. 2008'de Obama'nın farklı olduğuna dair, kirli görülen politikayı şanlı kılacağına dair yaygın bir kanı vardı.
Obama'nın elinden geleni yaptığını, eleştirilerin yıpratma amaçlı olduğunu düşünenler de var. Fakat aslında ondan ne beklediklerini tam olarak bilmeseler de, çoğu kişi onun bir fırsatı kaçırdığını ve çok sıradan olduğunu düşünüyor.
Yani Obama, onun ilk başkanlık döneminden memnun olmayan seçmenlerden ikinci bir dönem için oy isteyecek. Bütün bunlar bu kongreyi Obama ve Demokratlar açısından oldukça sıkıntılı kılıyor.
Obama'nın bugüne kadarki kampanyası iki nokta üzerinde yoğunlaşmış durumda:
Birincisi, "durum daha da kötü olabilirdi" tezine göre otomotiv sanayii, bankalara yardım paketleri ve ekonomiyi canlandırma paketi olmadan, ekonomi yavaş büyüme göstermez, çökerdi.
Bu merkez argümanın doğrusu ve yanlışı, son beş yıldır zaten hem Avrupa, hem de Amerikan politikasında tartışılıyor.
Fakat Obama, argümanında haklı bile olsa, uzun vadeli bakış konusunda hiç de hoşgörülü yetişmemiş olan insanlardan derviş sabrı göstermelerini istiyor.
Belki ekonomiyi mikrodalga fırına koyup yeniden ısıtmak sözkonusu olmayabilir, ama Amerikalılar, birisinin bu tür bir şey keşfetmesi gerektiği kanısında.
Obama'nın kampanya stratejisinin ikinci dönemi, bu fikri geleceğe uyguluyor: "Benim kötü olduğumu düşünüyorsanız, diğer taraf çok daha kötü çıkacaktır."
Yani bu argümana göre, Mitt Romney, ülkeyi George W Bush'un ekonomi politikalarına geri götürecek (ki bu politikalar "başarısız" görülüyordu) ve Amerika 1950'lere, kadınlara ve eşcinsellere karşı savaş dönemine geri dönecek.
Ayrıca, Obama cephesine göre, Romney orta sınıf aleyhine milyonerlere vergi indiriminde de bulunacak.
Obama'ya göre Cumhuriyetçilerin kongresi sanki siyah-beyaz televizyonda izleniyor, yani o derece eski bir dönemi çağrıştırıyordu.
Kısacası bu kampanya döneminde "umut ve değişim" temasının yerini "korku ve aynı politikaların devamı" aldı. Bu ilham verici bir durum değil, ama belki de sonuç verir...