ANKARA (İHA) - KKTC 1. Cumhurbaşkanı ve Kıbrıs davasının lideri Rauf Denktaş ile 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Başbakanı Bülent Ecevit, Türkiye'nin imzaladığı ve Meclis'e gelecek olan AB ile ilgili Ek Protokol'ün onaya sunulmadan önce partilerüstü bir anlayışla tekrar ele alınması gerektiğini, aksi takdirde protokolün Meclis'te kabul edilmesinin Kıbrıs'ın kaybedilmesi anlamına geleceğini söyleyerek, milletvekillerine çağrıda bulundu.
Ulusal Uzmanlar Grubu'nun 2 gündür devam eden toplantıları, Ankara'da sona erdi. Kurulun, Kıbrıs ve Avrupa Birliği ile Şemdinli olaylarıyla ilgili aldığı kararlar, Eski Başbakan ve DSP'nin eski Genel Başkanı Bülent Ecevit'in Oran'daki kütüphane evinde kamuoyuna açıklandı. Türkiye'yi ve Kıbrıs'ı yakından ilgilendiren Ek Protokol ve PKK terörü başta olmak üzere, hayati öneme sahip konuları görüşen Ulusal Uzmanlar Grubu'nda ilk açıklamayı Denktaş yaparak, TBMM'ye Ek Protokol'ün kabul edilmemesi çağrısında bulundu. Ek Protokül'ün kabulüyle Kıbrıs'ın kaybedileceğini belirten Denktaş, Ek Protokül'ün Meclis'in gündemine gelmeden önce partilerüstü bir anlayışla tekrar görüşülmesi için hükümete seslendi. Kıbrıs'ta dili, dini, ulusal kimliği ve kültürü bir birinden tamamen farklı 2 halkın olduğuna vurgu yapan Denktaş, Annan Planı'na atıfta bulunarak, çözümün tek millet ve tek devlet şeklinde olamayacağını, Ek Protokol'le aynı anlayışın sürdürülmesi ve Kıbrıs'ın Rum Devleti yönetiminde olmasının KKTC'nin tasfiyesi anlamına geleceğini kaydetti.
Anadolu insanının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk Halkı'nın Kıbrıs'ta Türkiye olmadan varlığını sürdüremeyeceğini belirten Denktaş, çözümün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in daha önce açıkladığı "Milli Formül" olduğunu söyledi. Denktaş, Milli Formül'ün Kıbrıs'a egemen 2 halkın, 2 ayrı coğrafya içerisinde 2 ayrı devletin varlığı temelinde olacağını ve bu suretle bir uzlaşma, sürdürülebilir, kalıcı bir barışın ve istikrarın olabileceğini ve tek koşullarının bu olduğunu dile getirdi.
Annan Planı çerçevesinde yeni bir müzakere sürecinin başlatılmasının düşünülemeyeceğini ifade eden Denktaş, "Annan Planı'nın yeniden gündeme getirilmesi halinde, Rum istekleri doğrultusunda ve AB çatısı altında, Kıbrıs Türk halkını azınlık statüsüne düşürecek ve KKTC'yi tasfiye edecek ve Rumları Kıbrıs'ın tek hakimi yapacak bir anlaşmayı bize dayatacaktır" diye konuştu.
Ek Protokol'le ve 3 Ekim Belgesi'yle gerçekte istenen şeyin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin bütün Kıbrıs'ın meşru hükümeti olarak tanınması olduğunu milletvekillerine çağrıda bulunarak altını çizen Denktaş, bu planın amacının Türkiye'nin Ada'dan çıkartılması olduğunu, böyle bir gelişmeyle KKTC'nin uluslararası hukuki kişiliğini terk etme, KKTC'yi tasfiye etme sürecini başlatmak olduğunu bildirdi. Denktaş, Kıbrıs'ta 70 bin şehidin bulunduğunu hatırlatarak, savaşta yapılamayanın şimdilerde AB kararlarıyla yapılmaya çalışıldığını vurguladı. Denktaş, "Kıbrıs AB için feda edilemez" dedi. Eski Başbakan Bülent Ecevit ise Kıbrıs konusunda AB politikacılarının önceden Türk ulusunun Kıbrıs'taki sorunlarını bilmedikleri için Kıbrıs'ı hep Rum adası olarak gördüklerini söyledi.
GÜNEYDOĞUDAKİ OLAYLAR CİDDİ BOYATLARDA Ecevit, Şemdinli olaylarının ardından Doğu ve Güneydoğu'daki bazı illerde yaşanan olayların çok ciddi boyutlara ulaştığını belirterek, devletin olayları görüp izleyemediğini ve başı bozuk bazı çevrelerin durumu sakıncalı hale getirdiğini söyledi.
Grup üyesi ve İçişleri eski Bakanları'ndan Sadettin Tantan ise hükümetin milli politikadan vazgeçtiğini ve terörün yeni yüzünü okuyamadığını ileri sürdü. Devletin yetkilerinin yerel yönetime devretme çalışmalarıyla devletin disiplininin kalmadığına vurgu yapan Tantan, son yıllarda adi, organize ve çıkar amaçlı suçlarda patlama yaşandığını söyledi. Avrupa ülkelerinden örnekler veren Tantan, Avrupa ülkelerinin hak ve özgürlükler ve güvenlik üçgeni şeklinde yapılanmaları olduğuna işaret ederek Türkiye'nin de hak ve özgürlükleri ve güvenlik unsuru kapsamında yasal düzenlemeye gitmesi ve alt yasal boşlukların giderilmesi gerektiğini kaydetti. Tantan, istihbaratın Türkiye'de yeniden yapılandırılması gerektiğine de vurgu yaparak, doğu ve güneydoğuda devletin gücünü PKK'ya teslim ettiğini iddia etti.
Ecevit ise Şemdinli olaylarıyla ilgili olarak ABD'nin Türkiye'yi Kuzey Irak konusunda fiili bir devletle karşı karşıya bıraktığını, bölgedekilerin ABD'nin sağladığı güçle eylemlere kalkıştıklarını kaydetti. Türkiye'nin bölgedeki politikasına ABD'nin gereken saygıyı göstermesinin sağlanması gerektiğine işaret eden Ecevit, koalisyon hükümetleri döneminde alınan tedbirle terörün köklerinin ortadan kaldırıldığını hatırlattı. Bunun zor bir olay olmadığını ifade eden Ecevit, "Bugünkü hükümet terörün üstesinden gelebilecek durumda değildir" diye konuştu.
Öte yandan Ecevit, Türkiye'de yargı erkinde de kaygı verici gelişmeler yaşandığına dikkat çekerek, devletin üst yönetimindeki kişilerin, daha sorgulanmaları yapılmadan cezaevine konulduğunu ve ellerine kelepçeler takıldığını söyledi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü'nün tutuklanmasına atıfta bulunan Ecevit, adalet ve yargı arasında sorunlar olduğunu belirtti.