ANKARA (ANKA) - Mimar ve Kentbilimci Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, 1999 Marmara Depremi'nin yaralarının hala sarılamadığına işaret ederek, "Ciddi bir deprem felaketinin ülkeyi toptan sarsacağı biliniyor. Seçim bölgeniz için deprem reçeteniz yoksa aday maday olmayın sevgili kardeşlerim. Bırakın bu işi bilenler ortaya çıksın" dedi.
Mimar ve Kentbilimci Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, yaptığı açıklamada, terörün 24 yılda 30 bin, Marmara Depremi'nin ise saniyeler içinde 20 bin can aldığını söyleyerek, "Binlerce insanımız sakat kaldı. Terör devam ediyor, depremin yaraları ise halen gereği gibi sarılamadı" dedi. 1999 depreminin ağır faturasının, imar düzenini "rant ve güce" endeksleyen kesimlere ders olmadığını savunan Alp, "İmar işlerinde eski hamam eski tas. Okuyoruz, ‘bal tutan parmağını yalar', ‘alan memnun veren memnun' sistemi İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, turistik beldelerimizde aynen devam ediyor. Ancak ne yazık ki ülkemizin neredeyse tamamının deprem riski altında olduğu gerçeği hiç değişmedi. Dahası, zaman aktıkça risk yükseliyor. Ciddi bir deprem felaketinin ülkeyi toptan sarsacağı biliniyor" dedi.
-"DEPREMLE İLGİLİ ELLE TUTULUR BİR ÇALIŞMA YOK"-
Alp, depremle ilgili master planları, durum tespitleri, envanterler, raporlar, birkaç kamu yapısının güçlendirilmesi dışında elle tutulacak bir çalışma olmadığını ifade ederek, "Hepsi kağıt üstünde" tespitinde bulundu. Deprem tehdidine karşı uygulanacak stratejilerin, projelerin, imar reformlarının seçim beyannamelerinde, basın bültenlerinde, TV programlarında ve mitinglerde ön sıraları alması gerektiğini kaydeden Alp, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak liderlerden, bir bir ortaya çıkmaya başlayan başkan adaylarından, deprem konusunda henüz tık yok. Bir vatandaş olarak önümüzdeki yerel seçimlerde aday olacak kardeşlerimin öncelikle seçmenlerine yerel ölçekte deprem reçetelerini açıklamalarını talep ediyorum. Seçim bölgeniz için deprem reçeteniz yoksa aday maday olmayın sevgili kardeşlerim. Bırakın bu işi bilenler ortaya çıksın. Hep söylüyorum. Ne yazık ki altımız çürük, üstümüz de." (ANKA)