İSTANBUL (AA) - MEHMET ÖZTÜRK / MEHMET KARA - Arap Afganların manevi lideri Şeyh Abdullah Azzam'ın damadı Abdullah Enes (60), "Cihat, şehitlik ve fedakarlık, devlet ve toplum inşa etmekten daha kolay olabilir. Çünkü devlet ve toplum inşası kalaşnikof tutmak, sipere girmek ve düşmanlarla savaşmaktan daha zor." dedi.
Sovyet işgaline direniş gösterilen dönemde Pakistan'ın Peşaver kentindeki Mücahid Hizmetleri Büro Başkanı olan Cezayirli Enes, Afganistan'daki Sovyet işgaline karşı cihat sürecine ve karalamalara maruz kalan cihat kavramına odaklanan "Cihatla Yaşamım: Cezayir'den Afganistan'a" isimli bir kitap çıkardı.
İngiltere'de ikamet eden Enes, Sovyet işgali karşısındaki mücadele tecrübesine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Enes, "Eğitim, sağlık, ekonomi, insan hakları ve özgürlüklere sahip bir devleti oluşturmak savaşmak için silah taşımaktan daha zor. Afganistan'da 1992'de komünist sistemin yıkılmasının ardından olan bu." diye konuştu.
Arkadaşlarıyla Kabil'e girmeyi hayal ettiklerini söyleyen Enes, "Ancak Kabil'e ulaştığımızda komünist sistem yıkıldı, bunun semeresini toplayamadık. Bu aşamada önemli bir soruyla karşı karşıya kaldık. Neden kurtardıktan sonra Afganistan'da bağımsız bir devlet kurulmadı?"
"Arap Baharı geldiğinde, devlet inşası kültürüne sahip olmadığımızı fark ettim. Arap ve İslam dünyası şehitler verebilir ancak devlet kurmaktan aciz olması muhtemeldir. Dolayısıyla şehitler ve mücahitler istememiz yeterli değil. Bunun yanı sıra eğitim, ekonomi ve özgür toplumlar inşa edebilecek kişiler de istemeliyiz ve bu ilkinden daha zor."
Afganistan'daki süreçte üç aşamadan geçildiğini kaydeden Enes, "1979-1989 Rusların bulunduğu dönem, 1989-1996 bu dönemi iç savaş olarak isimlendiriyorum. Üçüncü olarak da 2001'den şu ana kadar geçen dönem. Gerçek Afgan cihadı 1979-1989 yılları arasında yaşandı." ifadelerini kullandı.
- Kitap neden Afganistan'daki cihat hakkında?
Akademisyenlerin, analistlerin 1979 sonrası Sovyetlerin bulunduğu 10 yılı uzman gözüyle anlattığını ancak bazı konuların tam aydınlanmadığına işaret eden Enes, "Dolayısıyla bazıları soruyor. Abdullah Azzam neden Filistin'de savaşmadı da Afganistan'a gitti? El Kaide neden Ahmed Şah Mesud'u öldürdü? Şii miydi? Neden Avrupa, Malezya, Cezayir ve diğer ülkelerden gençler Afganistan'a gitti? Bütün bunları bir analist veya uzman gözünden değil de bu süreçlere tanık olan biri olarak anlatmak istedim." diye konuştu.
İngilizce olarak "My Life in Jihad, from Algeria to Afghanistan" adıyla yayımlanan kitabına ilişkin Enes, "Kitap biyografi gibi yolculuğumla başlıyor. Dediğim gibi kitapta analist olmak istemedim çünkü Afganistan'da yaşananların birçok yönü var. Ben tüm açılardan ele almadım sadece kendi yaşadıklarımı anlattım." dedi.
Okuyucuya gördükleri ve yaşadıklarını aktararak hizmet etmek istediğini vurgulayan Enes, kitabı okuyanların Afgan cihadıyla ilgili kapsamlı bir bilgiye sahip olmayacağını ancak kitabın genel duruma ilişkin net bir portre çizeceğini aktardı.
Kendini bu kitabı yazmaya iten nedenleri detaylandıran Enes, "Son dönemde bu kitabı yazma zorunluluğu hissettim. Çünkü şimdiki neslin Afganistan'da Abdullah Azzam'la Rusya'ya karşı savaşan nesilden etkilendiğini gördüm. Şimdi cihada gidenler Afgan cihadından etkilenenlerdir. Afganistan tüm nesilleri etkiledi." ifadelerini kullandı.
İnsanların Afgan cihadının El Kaide veya Taliban'la başladığını veya 11 Eylül olaylarının ardından başladığını düşündüğünü ve bu şekildeki bir yaklaşımla Afgan cihadının doğru okunamayacağını söyleyen Enes, bu durumun kitapta açıklığa kavuşturmak istediği noktalardan biri olduğunu kaydetti.
Afgan cihadının 1979'daki Sovyet işgaliyle başladığının altını çizen Enes, bu dönemi anlayanın sonrasındaki gelişmeleri de anlayacağını ifade ederek, yeni neslin Afgan cihadının sadece Taliban veya El Kaide dönemi veya 11 Eylül'den sonra başladığını sanmamalarını istediğini vurguladı.
- Cihat kelimesinin çarpıtılması
Cihat kelimesinin anlamının artık açık olmadığını, diktatöryal rejimlerde terör anlamına geldiğini, terörizm ve cihadın eşitlendiğini ifade eden Enes, bugünkü gençlerin cihadı suç sandıklarını belirtti.
Abdullah Azzam'ın damadı Abdullah Enes şöyle devam etti:
"Ben gerçek cihadı ve felsefesini Şeyh Abdullah Azzam'la yaşadım. Onun tasavvuru batılıların zannettiği gibi güvenlik tehlikesi çanlarını çaldıran suç ve terörden tamamen farklı. Aynı şekilde El Kaide, DEAŞ ve bunlar gibi bazı radikal örgütler kendilerini cihatçı sanıyor, kan döküyor ve cihat adı altında suç işliyorlar. Böylelikle iki taraf da cihat kelimesine hakkını vermemiş oluyor."
"Cihadı, cihadın önderleri, Şeyh Abdullah Azzam ve Ahmed Şah Mesud gibi gerçek liderleriyle yaşadım. Onlarla cihat felsefesinin somut halini gördüm. Cihadın bazı Batılıların ve yeni nesillerin yorumladığı gibi olmadığını idrak ettim. Kitapta cihadı yaşadığım ve gördüğüm gibi yazdım."
- Usame bin Ladin
El Kaide lideri Usame bin Ladin'in Abdullah Azzam'ın kurduğu Mücahit Hizmetleri ofisinin kurucularından olduğunu ve 1988'de ayrılana kadar kendileriyle beraber hareket ettiğini aktaran Enes, Bin Ladin'in Eymen ez-Zevahiri ve Seyyid İmam aracılığıyla Mısır İslam Cihadına katıldığını, bunların tekfirci olduğunu, sivillerin öldürülebileceğine inandıklarını ve Peşaver'e geldiklerinde Azzam'ın arkasında namaz kılmadıklarını anlattı.
Enes, Zavahiri'nin Abdullah Azzam'ın arkasında namaz kılınmaması talimatı verdiğini, söz konusu kişinin Azzam'ın net olmadığını ve inancında sorunlar olduğunu belirterek, gençlere onu takip etmemelerini nasihat ettiğini ve bir süre sonra Bin Ladin'i kendilerine çekmeyi başardıklarını dile getirdi.
Afganistan'la şu anki ilişkisine değinen Enes, hala orayla iletişim halinde olduğunu, özgürlüğün kıymetini bilen genç kızlar ve erkeklerin oluşturduğu bir neslin geldiğini, ülkeye istikrar gelmesi halinde Türkiye'nin ardından Müslümanlar için ikinci bir model olacağını söyledi.
Enes, istikrarın diğer ülkelerin Afganistan'ın içişlerine karışmamasına bağlı olduğunu kaydetti.