HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3

ESENYURT'ta yola tükürenlere tepki gösteren kişi, feci şekilde dövüldü.

1- (ÖZEL) 'YERE TÜKÜRME' DİYENE ÖLÜMÜNE DAYAK; ARAYA GİREN KADINA YUMRUK

Ersan SAN/İSTANBUL,(DHA) ESENYURT'ta yola tükürenlere tepki gösteren kişi, feci şekilde dövüldü. Saldırganlardan biri araya girmek isteyen kadına da yumruk atarken, o anlar güvenlik kameralarına yansıdı.
Esenyurt'taki olay geçtiğimiz salı günü akşam saatlerinde meydana geldi. İddiaya göre, yol kenarında beklediği sırada yoldan geçen gruptaki bir kişinin yere tükürmesi üzerine uyarıda bulunan Birol Ş. (52) saldırıya uğradı. Birol Ş. yere tüküren kişiye, "Evde de yere tükürüyor musun?" deyince feci şekilde dövülmeye başlandı. 7 kişi olduğu belirtilen saldırganları mahalle sakinleri uzaklaştırmaya çalıştı. Bu sırada bir kadın da saldırıya engel olmaya çalıştı. Ancak gruptakilerden biri, kadına da yumruk attı. Birol Ş.'yi döven saldırganlar uzaklaşırken çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda polis sevk edildi.

ŞİKAYETÇİ OLMADI
Çevredekiler dayak yiyen adama yardım etmeye çalıştı. Kısa süre sonra olay yerine polis ekipleri geldi. Yere tüküren kişiyi uyardığı için dayak yediği belirtilen Birol Ş. ve kadının "mahallenin gençleri" diyerek şikayetçi olmadığı öğrenildi.

SALDIRI ANI KAMERADA
Öte yandan Birol Ş.'nin feci şekilde dövüldüğü anlar güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde, adamın yanına gelen gruptakiler yumruklarla saldırıyor. Bu sırada orada olan bir kişiler kavgayı ayırmaya çalışıyor ancak şüpheliler araya girmek isteyenleri uzaklaştırıyor. Yoldan geçen bir kadın da adamın darp edilmesini önlemek için araya girmeye çalışıyor. Birol Ş.'nin önüne geçip, kollarını açarak, şehir eşkıyalarını uzaklaştırmaya çalışan kadına saldırganlardan biri yumruk atıyor.

Görüntü Dökümü:
-------------------
(GÜVENLİK KAMERASI)
-Şüphelilerin adama yaklaşmaları
-Gruptakilerin adama tekme ve yumruklarla saldırmaları
-Araya girmeye çalışanlar
-Kadının adamı korumaya çalışması
-Gruptakilerden birinin kadına yumruk atması

(AKTÜEL GÖRÜNTÜ)
-Darp edilen adamın yerde oturması
-Polisin dayak yiyen adama olayı sorması
-Detaylar

=====================

2- TAKSİM'DE 29 EKİM TÖRENİ

Haber-Kamera : Ali ABLAY - Feridun AÇIKGÖZ, İstanbul, DHA - 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında Taksim Cumhuriyet Anıtı'nda çelenk bırakma töreni düzenlendi.
Törene, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, siyasi parti temsilcileri, gaziler, çeşitli dernek temsilcileri ve öğrenciler katıldı. Tören, saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı'nın okunmasıyla son buldu.

Görüntü Dökümü:
-----------
-Valinin çelenk bırakması
-Ordu komutanın çelenk bırakması
-İBB başkanının çelenk bırakması
-Saygı duruşu ve İstiklal Marşı
-Çelenk detayı
-Genel ve Detay

=======================

3- MASLAK'TA GÖKDELENLER DEV TÜRK BAYRAKLARIYLA DONATILDI (Havadan görüntülerle)

Ali AKSOYER/İSTANBUL, (DHA)
29 Ekim Cumhuriyet Bayramının 96. yıldönümü nedeniyle Maslak'ta bulunan gökdelenler dev Türk bayraklarıyla donatıldı. Bölgede bulunan çok sayıda gökdelene asılan Atatürk posteri ve Türk bayrakları, havadan görüntülendi.

Görüntü dökümü:
--------------
-Havadan görüntüler
-Gökdelenler ve bayraklar

======================

4- FETULLAH GÜLEN'İN YEĞENİ ZEYNEP GÜLEN TUTUKLANDI

Haber: Özden ATİK / İstanbul, DHA
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında gözaltına alınan örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Zeynep Gülen tutuklandı.
Beykoz Yenimahalle'de 24 Ekim'de durdurulan bir araçta sahte kimlikle yakalanan şüpheli Zeynep Gülen'in emniyetteki işlemleri tamamlandı. Zeynep Gülen, emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adliyesine sevk edildi. Nöbetçi Suh Ceza Hakimliği'ne çıkarılan Zeynep Gülen, "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklandı.

Görüntü Dökümü:
-------
-Zeynep Gülen'in görüntüsü

====================

2- FATMA ŞENGÜL DAVASI: SANIK CİNAYETİ TANSİYON HASTALIĞINA BAĞLADI

*SANIK CİNAYETİ TANSİYON HASTALIĞINA BAĞLADI

*KIZI: ANNEM ELLERİMİN ARASINDA, GÖZLERİMİN ÖNÜNDE CAN VERDİ

*Maltepe'de 30 Mart 2019 tarihinde aynı işyerinde çalıştığı Fatma Şengül'ü öldürdükten sonra aynı silahla kendisini vurarak intihara teşebbüs eden Zeynel Akbaş'ın yargılanmasına başlandı.

*Esas hakkındaki mütalaasını sunan duruşma savcısı, sanığın, "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi.

Haber: Yüksel KOÇ/İSTANBUL,(DHA)
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Zeynel Akbaş ve avukatı ile maktül Fatma Şengül'ün yakınları ve avukatları katıldı. Savunmasını yapan Zeynel Akbaş, olaydan dolayı üzgün ve pişman olduğunu belirterek, Fatma Şengül'ü kendisini küçük gördüğü, aşağıladığı için öldürdüğünü savundu.

HOR GÖRÜLDÜĞÜ İÇİN ÖLDÜRMÜŞ
Fatma Şengül ile birbirlerine yakın oturduklarını, olay sabahı kahvaltılık almak için markete gittiğinde onunla karşılaştığını söyleyen Akbaş, "Fatma hanıma selam verecektim. Bana 'iğrenç suratını görmek istemiyorum' dedi. Bana 'salakça şeyler yapıyorsun' dedi. Yüksek tansiyondan dolayı kendimi kaybettim. Yüksek tansiyonum olmasaydı bilincim yerinde olurdu. Böyle birisi değilim. Hakir görmesi beni tetikledi. Olaydan dolayı üzgünüm. Üzgün ve pişman olduğum için kendime ateş ettim. Aynı iş yerinde ben barmen o da çay ocağında çalışıyordu" dedi.

Akbaş, Mahkeme Başkanı'nın, "Tabanca ve 11 fişekle olay yerine gitmişsin. Olayı bu kadar alevlendiren ne. Sen kadını taciz mi ettin?" demesi üzerine, "Onu taciz etmedim. Ben sadece selam verecektim. Bana 'salakça şeyler yapıyorsun' dedi. 'Üstün başın pasaklı. İşyerinde de karşımda oturuyorsun, aval aval bakıyorsun, iğrenç suratını görmek istemiyorum' dedi. Böyle biri değilim. Çok üstüme geldi. Tansiyonum olmasaydı bilincim yerinde olurdu, yapmazdım. Kinim yok, düşmanlık beslemedim" dedi.

'ANNEM ELLERİMİN ARASINDA CAN VERDİ'
Müşteki sıfatıyla dinlenen Fatma Şengül'ün kızı Açelya Şengül, annesinin 6 aydır Zeynel Akbaş'ı kendisine şikayet ettiğini savunarak, "İşlerini bana yüklüyor, çok yoruluyorum derdi. Kanser tedavisi gördüğü sırada bile çok neşeliydi, gülerek kanseri yendi. Bir gece 'önce artık çalışmak istemiyorum' dedi bana. Bende 'bir hafta daha dayan' dedim. 7-7.5 saat geçti silah sesi duydum. Cama koştum. Komşumuz bana bağırdı koş diye. Annem yerdeydi. Annem silah sesinden korkup bayıldığını sandım. Yanına gittiğimde annem kanlar içindeydi. 5 yerinden kurşunlanmıştı. Annem elimin arasında, gözlerimin önünde can verdi" ifadelerini kullandı.
Olay günü annesini uyandırdığını söyleyen oğlu Koray Şengül, "Annem kanser olduğu için saçları yumuşamıştı, annemi saçlarından öperek uyandırmayı çok seviyordum. Annem dışarı çıktı. Sonra silah ve çığlık sesi duydum. Kız kardeşimin 'anne' diye çığlığını duydum. İşinden evine giden, torununa bakan bir kadın. Kim neden vursun diye düşündüm. Örgü ören, folklor kursuna giden, torununa bakan kendi halinde birisiydi. Aklımdan gitmeyen tek şey bana tebessüm etmesi. Pişmanım kelimesi olamaz. Bu adam pişman olamaz. Bu adam sadece annemi öldürmedi. İçimizdeki keşkeleri öldürdü. 10 dakika erken çıksaydım bu adama engel olabilirdim. Belki ben ölebilirdim ama annem ölmezdi" diyerek, sanıktan şikayetçi olduğunu söyledi.

SAVCI AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTEDİ
Duruşma savcısı Semih Duman esas hakkındaki mütalaasında, sanığın aynı iş yerinde çalıştığı maktulü işe gitmek için kullandığı caddede beklediğini, ardından da yanına yaklaşarak 4 el ateş ederek öldürdüğünü belirtti. Savcı Duman, sanığın, "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış mübbet hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi. Mahkeme, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

DURUŞMA SONRASI BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI
Duruşma sonrası Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, bazı ilçelerin Kadın Meclisleri, Fatma Şengül'ün babası İmdat Işık ve avukatları adliyenin önünde basın açıklaması yaptılar. Davanın ilk duruşmasının bugün yapıldığını hatırlatan Fatma Şengül'ün ailesinin Avukat Aylin Mert, dosyanın hassasiyetle ele alındığını belirterek, "Fatma Şengül'ü vuran sanık bizi şaşırtmadı. Dedi ki pişmanım. Hasta olduğunu öne sürdü. 'Yüksek tansiyon hastasıyım' dedi. Yüksek tansiyon hastası olduğu için kafasının yerinde olmadığını, bunun etkisinde bu cinayeti işlediğini söyledi. Cebine silahı koyup, evi önceden tespit edip, işe çıkış saatini bilip evden çıkmasını bekleyen sanık, 'ben hayır, tasarlayarak öldürmedim. Ben o sabah peynir almaya gidiyordum' dedi. Sabahın 8'inde. Kendisini savunmaktan da aciz bir pozisyondaydı" dedi.
Hızlı bir yargılama yaşadıklarını söyleyen Avukat Mert, "Fatma'nın katilinin tasarlayarak insan öldürme suçundan yargılanmasını, yani ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanmasını talep etti. Ve mütalaasında herhangi bir indirimi söz konusu etmedi. Bu bizim için öneli bir şeydir. " dedi.

BABA: BU CİNAYET TASARLANMIŞ CİNAYET
Baba İmdat Işık, Bu bir cinayet. Tasarlanmış cinayet. Bana hakaret etti diye ben kalkıp da bir karıncayı incitmem. Bunu yalan söylüyor. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nde bir kadın öldürüyor, neymiş ben tansiyon hastasıyım. Hayır, yalan.

Görüntü dökümü:
------------------
-Fatma Şengül'ün kızkardeşinin fenalaşarak bayılması
-Basın açıklamasında avukat Aylin Mert'in konuşması
-Fatma Şengül'ün babası İmdat Işık'ın konuşması
-Fatma Şengül'ün kızı Açelya Şengül'ün basın açıklaması sırasında elinde annesinin fotoğrafı ile görüntüsü
-Açıklamadan genel ve detay görüntü

==============================

5- MALTEPE SOKAKLARI YİNE ÇÖP İÇİNDE

- Temizlik işçilerinin eylemi 4'üncü gününde...

Çağrı ÇALIŞKAN/İSTANBUL,(DHA)- MALTEPE'de temizlik işçilerinin eylemi nedeniyle yine çöpler toplanmadı, sokaklardaki çöp yığınları dikkat çekti.
Maltepe Belediyesi'nin taşeron şirketi MATAŞ'ın işçileri, toplu iş sözleşmesinin hükümlerinin yerine getirilmediği ve haksız işten çıkarmalar yapıldığı gerekçesiyle iş bırakma eylemi başlatmıştı. Eylemin 4. gününde Maltepe'de bulunan bazı mahallelerde de çöpler birikmeye başladı. 480 temizlik işçisi, iş bırakarak cuma gününden itibaren mesaileri süresince belediye garajında toplandı. İşçiler, toplu iş sözleşmesi hükümleri uygulanıp, işten çıkartılan arkadaşları geri alınıncaya kadar eylemlerini sürdüreceklerini bildirdi.

"1990'LARA GERİ DÖNDÜK"
Eylemin 4. gününde bu sabah Maltepe'nin bazı mahallelerinde atılan çöplerin biriktiği görüldü. Mahalle sakinleri, biriken çöplerden yayılan kokulardan ve görüntü kirliliğinden rahatsızlık duyduklarını söylediler. Mahalle sakini Gökhan Atasoy "Şu an belediyedeki taşeron firma ile işçiler arasında bir sıkıntı varmış. Bazı işçiler haksız yere işten çıkartılmış. Diğer çalışanlar arkadaşlarına destek olmak için işi bırakmışlar. Grev yapıyorlar 4 gündür. 1990'lara geri döndük" şeklinde konuştu.
Öte yandan işçiler bugün Maltepe Belediye binasının önüne yürüyüş yaptı.

Görüntü Dökümü:
----------------
-Mahallelerdeki çöplerden görüntü
-Vatandaşlar ile röp
-İşçilerin belediye önüne yürümesi (HAVADAN GÖRÜNTÜLERLE)
-Slogan atmaları
-Slınan güvenlik önlemleri
-Çevik kuvvet ekipleri

==========================

6- EL FRENİNİ ÇEKMEYİ UNUTUNCA KAYAN ARAÇ AZ KALSIN GECEKONDUYA GİRİYORDU

Hakan KAYA-Hasan YILDIRIM/İSTANBUL,(DHA)- SARIYER'de sürücüsünün el frenini çekmeyi unuttuğu hafif ticari araç, kayarak gecekondu ile yol arasındaki boşlukta asılı kaldı. Aracın gecekonduya girmesini ağaç engelledi. Araç çekici yardımıyla bulunduğu yerden kurtarıldı.
Olay Sarıyer Bahçeköy Sarnıç sokakta saat 10.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre sabah spor yaptıktan sonra hafif ticari aracıyla evinin bulunduğu alana gelen Mustafa Karaboğa, aracı evinin önüne park ettikten sonra el frenini çekmeden araçtan indi. Yokuş aşağıya kaymaya başlayan araç daha sonra yol kenarındaki gecekondu ile yol arasında askıda kaldı. Aracın gecekonduya girmesini ağaç engelledi. Aracı bulunduğu yerden çıkartamayan Karaboğa durumu itfaiye ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri de aracı çıkaramayınca bölgeye çekici çağrıldı. Askıda kalan araç, çekici yardımıyla kurtarıldı.

EL FRENİNİ ÇEKMEYİ UNUTMUŞUM ARAÇ KAYMAYA BAŞLADI
Dalgınlıkla el frenini çekmeyi unuttuğunu anlatan sürücü Mustafa Karaboğa "Ben spor yapıp geldim. aracımı park ettim indim. 2-3 adım attım, aracımın el frenini çekmeyi unutmuşum araç boşta olduğu için hareket etmeye başladı. Sonra araç buraya girdi. Normalde her zaman el frenine bakardım kontrol ederdim ama bu sefer dalgınlığımıza geldi" dedi.

Görüntü Dökümü:
----------------------
-Askıda duran araç
-İtfaiye ve çekiciden görüntü
-Çevrede toplanan vatandaşlar
-Aracın çekiciyle kurtarılması
-Araç sürücüsü ile röp
-Genel ve detaylar

============================

7- CUMHURİYET ALTINI'NIN 94 YILLIK SERÜVENİ

Gülseli KENARLI-Harun UYANIK- Cemal YURTTAŞ/İSTANBUL, (DHA) GÜNÜMÜZDE Darphane ve Damga Matbaası'nda üretilen Cumhuriyet Altını 94 yaşında. Cumhuriyet Altını'nın 94 yıllık serüvenini ve 'egemenlik simgesi' olarak nitelediği darphaneyi İktisat tarihçisi Prof. Dr. Mehmet Bulut, Demirören Haber Ajansı'na (DHA) anlattı.
Cumhuriyet Altını ilk olarak 5 Ekim 1925 yılında Darphane'nin Topkapı'daki binasında, Maliye Vekili Abdülhalik (Mustafa Abdülhalik Renda), milletvekilleri ve askeri yetkililerin katılımıyla düzenlenen törende basılmış, ilk basılan Cumhuriyet altını da Atatürk'e sunulmak üzere Maliye Vekili Abdülhalik Bey'e verilmişti.

Meskuk 5 liralık altının ön yüzünde Arap alfabesiyle "Türkiye Cumhuriyeti 1341", arka yüzünde ise "Ankara 23 Nisan 1336" yazısı bulunuyordu. 22 ayar meskuk altının ağırlığı 36,8 gramdı. İlk ziynet 5 liralık altın ise 1927'de basılmıştı. İlk Atatürk resimli meskukeler 1944'e, ilk Atatürk resimli ziynetler ise 1938'e ait. Cumhuriyet altını bugünkü standardına 1951 yılında kavuştu.
Meskuk Cumhuriyet altınının bir yüzünde "Türkiye Cumhuriyeti 1923", Cumhuriyet'in hangi yılında basıldığını gösteren tarih, diğer yüzünde ise ortada Atatürk'ün başının yandan görünüşü ile "Hakimiyet Milletindir" ve resmin altında "Ankara" ibareleri bulunuyor.
Darphane daha sonra İstanbul Avrupa Yakası'nda, bugün kullanılan yerine taşınıyor. Darphane ve Damga Matbaası ismi alan kurum, bugün Cumhuriyet Altını, madeni para, hatıra paraları ve değerli kağıtlarında basımında sorumlu.

"ALTIN PARAYA 5 EKİM 1925'TE GEÇEBİLDİK"
İktisat tarihçisi Prof. Dr. Mehmet Bulut, DHA'ya darphane ve Cumhuriyet altının tarihi ile ilgili açıklamalarda bulundu. "Altın paranın bu anlamda önemi madeni para ve kıymetli maden, en önemli değer ölçüm aracı olarak kıymet-i harbiyesi var." diyen Prof. Dr. Mehmet Bulut, şunları söyledi: "Cumhuriyeti aslında 29 Ekim 1923'te kurduk. Fakat hemen cumhuriyet döneminde altın para basamadık. Madeni para ve kağıt para devam ediyordu ama altın paraya 5 Ekim 1925'te geçebildik. Bu tarihte ilk 5 liralık bu Cumhuriyet Altın parası ortaya çıktığı zaman. Bu günkü ziynet eşyası olarak adlandırılan şey ise sonra ortaya çıktı 1950'lere doğru. 1938'lerde yine yeni bir form kazandı. Biz Osmanlı'dan cumhuriyete geçerken parada da bir süreklilikten söz ediyoruz ama ilk altın paranın cumhuriyetin kuruluşunda 2 yıla yakın sonraki bir dönemde darphane tarafından basıldığını biliyoruz. Çünkü iktisatta ve ekonomik hayatta süreklilik esas. İslam tarihinde de, bu coğrafyanın tarihinde de, Mekke Medine'de Müslümanlar, gayrimüslimlerin ve Sasani paralarını kullanıyor. Bizans altın para sistemine, Sasaniler gümüş para sistemine sahip. Bu iki sistemi Müslümanlar uzun süre kullanıyorlar. Müslümanlarda da ilk parayı Hz. Ömer bastı. Bu ekonomik sistemde malın değerini ölçen objektif bir ölçü varsa altın en önemlisidir. Osmanlı altını, altının kendisi de değerli olduğu için çok acele etmeye gerek yok. Yeni rejim de bunda 2 yıl bir sorun görmedi.ö

"TARİHİMİZDE SON DERECE ÖNEMLİ BİR KURUM"
"Darphane aslında para basma merkezi" diyen Bulut, "Osmanlı'nın klasik dönemine kadar gider. Yeni dönemlerde de ilk Avrupa yakasındaki modern darphanenin daha sonra yeri değiştirildi. Para basma bir egemenlik simgesi yani darphane çok önemsenen bir yerdir. Bizim özellikle Avrupa bölgesinden gelen madenlerin işlenip buralara yani darphane üzerinde paraya döndürülmesi, Osmanlı'nın da son derece önemsediği yeni Cumhuriyet rejiminde de yeni darphaneye taşınma zaman aldı. Bu kurumların bizim para ve finans tarihimizde önemli yerleri var. Hem madeni paraların, altın ve gümüş paraların basılması, bunların karşılığında Osmanlı liralarından, cumhuriyet lirasına geçmiş olması. Merkez Bankası'nın 1930'lu yıllarda kurulması ama öncesinde para işleri bu darphane üzerinde deruhte ediliyor. Kurum tarihimizde son derece önemli bir kurum" diye konuştu.

Görüntü dökümü:
--------------
-Prof. Dr. Mehmet Bulut ile röp.
-Cumhuriyet altınlarından görüntü
-Darphaneden detaylar

8-- BABASI İLE YAŞAYABİLMEK İÇİN HAKİME MEKTUP YAZDI

Beyza Nur GÜLER-Harun UYANIK/İSTANBUL, (DHA) İSTANBUL'da yaşayan Murat B.(45), 2013'te boşandığı eşi K.Y'den (39) olan ve annesi ile İzmir'de yaşayan 11 yaşındaki kızı I.B'nin kendisiyle yaşamak istediğini belirterek açtığı velayet davası açmıştı. Mahkemenin istediği pedagog raporunda, çocuğun dava süresi boyunca babası ile yaşamasının uygun olduğu, 4 ay sonra ise yeniden görüşülmesi gerektiği belirtildi.

Mahkeme, Medeni Kanunun 169. Maddesi gereğince tedbir talebi doğrultusunda pedagog görüşü istedi. Pedagog raporunda "Çocuğun dava sürecinde tedbiren 4 ay babanın yanında kalması çocuğun üstün yararına uygun olabilirö ifadelerine yer verilmesine rağmen, tedbir kararı mahkeme tarafından reddedildi.

"BABAMIN YEMEKLERİNE YE YE DOYAMAZSINIZ"
Kızı I.B'nin hakime bir mektup yazdığını ifade eden Murat B. şöyle konuştu: "Aldığı notlardı onlar. Notların içinde her şey yazıyor. Baba ve anneyi kıyaslamış. Evde yaşadıklarını yazıyor. Babam yalan söylemez, o söyler. O öyle yapar, babam şöyle yapar… Devamlı kıyas ile gitmiş. Onun yanında hayalleri var. 'Babamla artık istediğimiz yere özgürce gidebileceğiz, özgür olacağız' gibi şeyler yazmış. Biz hiçbir zaman haber yapılmasını istemedik ama ortada bir adaletsizlik ve çaresizlik var. Ben devletime güveniyorum. Ben 6 yıldır bunu takip ediyorum. Biz o mektubu vermeyi hiçbir zaman düşünmedik, vermedik de. Kızım 'baba hakim kadın mı erkek mi? Beni götürür müsün ben konuşacağım onunla' dedi. Sonra mektup fikri aklına geldi. En çok hoşlandığı şeylerden biri de saçı ile oynanması. Saçı ile oynanmasını çok sever. Saç böyle yapılır gibi siteler var. Onlardan baktım. Gerek peruk ile gerek kızım yanımdaysa, devamlı yapıyordum. Onlardan bahsetmiş. Kızım görevlendirmeyi çok seviyor. Bu yemek olur, bir yerleri toplamak olur, masayı kurmak olur. Ben de yemek yapmayı çok severim. Onlardan bahsetmiş. "Ye ye doyamazsınız" diyerek. Yemeklerimizi biz onunla yapıyoruz."

"DİLEĞİN NE DEDİĞİMİZDE SENİNLE YAŞAMAK DİYOR"
Kızının annesi K.Y'nin yanında mutsuz olduğunu ve kendisiyle yaşamak istediğini söyleyen baba, velayet davasını kazanmak için elinden geleni yapacağını ifade ederek , şunları söyledi: "2013 yılında annesiyle anlaşmalı olarak boşandık. Velayet normal olarak anneye verildi. Bu 6 yıllık süreçte tabii ki bir takım sıkıntılar, sorunlar yaşandı kızım ile alakalı. Her iki haftada bir görüş zamanlarımda gittim gördüm. Cuma günü okuldan aldım, Pazartesi günü okula bıraktım. İstanbul'a geri döndüm. Son 2-3 yıla yakındır kızımda ciddi sıkıntılar artmaya başladı. beni bırakmak istemiyor. Seninle kalmak istiyorum diyor. Bir sürü şiirler yazıyor. Benimle ilgili hayaller kuruyor. Geleceğim yanına, yaşayacağız birlikte gibi. 'Dileğin ne' dediğinde seninle yaşamak gibi..."

"VELAYET DAVASI KAÇINILMAZ OLDU"
Kızının annesinin yanında yaşadığı sorunlar nedeni ile babasının yanında yaşamak istediğini vurgulayan Murat B., şöyle devam etti: "Geçen sene biz çocuk psikiyatristi ile birlikte bir rapor almak istedik. Nedir durum, diye. 10 seans yaşadı kızım. Onun akabinde evde ciddi huzursuzlukları olduğu, yaşama ayak uyduramaması olduğu bulguları çıktı. 3 yıl önce de annesi, yeni bir evlilik yapmıştı. Onunla ilgili sorunları var. Artık Temmuz ayında velayet davası kaçınılmaz oldu. Bu süre zarfında biz zaten sadece kızımın öz iradesini bekledik. Öz iradesi ile karar verip böyle bir yola girmeyi. Yoksa ben de çok istiyorum kızımla yaşamayı. Hayatım onun üzerine kurulu. Her şeyim ona dair. Biz davamızı açtık, kızımın konuşması lazım. Nerede mutlu? Mutlu olduğu yeri seçecek ve bitecek. Bu doğrultuda mahkemeden tedbir velayetini talep ettik. Mahkeme kabul etti ve bir uzmana yönlendirdi bizi. Bilirkişiye. Anne, kızım, benimle kızım, anneyle kızım... ayrıntılı bir şekilde incelendi. En son 9 Eylül'de raporumuz çıktı. Raporda bu süreçte kızımın babasıyla kalması gerektiği söylendi ama 4 ay sonra 'yeniden dinlensin' denildi. Bazı kişiler diyebiliyor ya çocuktur, fikri değişir vs. bizde korkunç bir sevinç tabii. Sevinçten iki gün boyunca ağlar mı bir insan? Ağlar. Hemen burada eğitimi bozulmasın diye İzmir'de gittiği okulun Florya'da bir kampüsü var. Oraya gittim, orada bir kontenjan açıldı. İki gün sonra akşamüstü avukatım aradı. Hakim ret kararı vermiş pedagog raporuna. Ne için? 'Eğitimi engellenebilir diye. Düşünüyorsunuz, nasıl eğitimi engellenebilir? Aynı okuldan aynı okula geçiyor. İkincisi bu çocuk 5 senede 6 tane okul değiştirdi. Bu da yeni okulu. 3 yıldır aynı okula gitse anlayacağım ki kızım bunu da istemiyor. Raporda var. O da yazılı zaten. Her şey sorulmuş. Üçüncüsü eğitim diyorsunuz, bu çocuk mutsuz, huzursuz. Neyin eğitimi? Eğitim tabii ki her şeyden önemli ama bu psikolojideki çocuk için nasıl eğitim cevabı yazılabilir?"

"BU YANLIŞTAN DÖNÜN"
Tesadüfen sosyal medyada, karşı tarafın avukatı ile hakimin arkadaş olduğunu fark ettiklerini iddia eden Murat B, "Bunları belgeledik. Bu belgeler ile birlikte hakimin şüphe uyandıracağını, mahkemeye bakamayacağını düşünüyoruz. Huzursuzuz çünkü. Reddi hakim talebinde bulunduk. 2 gün içinde benim raporum imzalanıyor el yazısı ile ama benim reddi hakim talebime neredeyse 1 ay 15 gün oldu, bir cevap yok. Tekrar tekrar seslenmek istiyorum. Adalet Bakanlığı'na, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na, Cumhurbaşkanlığı'na, gerekli olabilecek her yere seslenmek istiyorum. Lütfen bu yanlıştan dönün" dedi.

Görüntü Dökümü:
----------------------------
-Kızının velayetini almak isteyen Murat.B ile röp.
-Kızının yazdığı mektuplardan görüntüler
-Kızı için hazırladığı odadan görüntüler
-Genel ve detay

==========================

9- ESENYURT'TA 'ESCORT SİTESİ OPERASYONU'; 10 GÖZALTI

İSTANBUL, (DHA)- ESENYURT'ta düzenlenen operasyonda sanal ortamda kurdukları 'Eskort sitesi' ile para karşılığı fuhuş yaptırdıkları ve uyuşturucu madde bulundurdukları öne sürülen 1'i yabancı uyruklu kadın, 10 şüpheli gözaltına alındı.
Esenyurt Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro ekipleri, son dönemde artan ihbarları değerlendirerek, dün saat 20.00 sıralarında Gözevler ile Cumhuriyet Mahallesi'ndeki 3 ayrı adrese yönelik operasyon başlattı. Saat 04.00'e kadar sürdürülen operasyonda, 10 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin internette kurdukları 'Escort sitesi' aracılığı ile para karşılığı fuhuş yaptırdıkları ileri sürüldü. Bu adreslerde yapılan aramalarda "Hayalet silahö olarak bilinen Glock marka ruhsatsız tabanca, 20.25 gram eroin ele geçirildi. Şüphelilerin suçta kullandığı 4 dizüstü bilgisayar ve 11 telefona da el konuldu. Şüphelilerin yasa dışı bahis siteleri ile bağlantıları olup olmadığı da araştırılmaya başlandı.
Gözaltına alınan Ş. B., Ş.K., B.C., M.Y., 'Azad' kod adlı E.K., K.F., A.D., A.K., T.K. ve yabancı uyruklu N. R. ele geçirilen malzemeler ile birlikte Kıraç Polis Merkezi'ne teslim edildi.

Görüntü Dökümü:
---------------------
-Düzenlenen operasyon sırasında çekilen görüntüler
-Polislerden biri bilgisayarları incelerken
-Gözaltına alınan 11 şüpheli yüzleri duvarda
-Ele geçirilen malzeme ve silahların fotoğrafları
-Web sitesindeki mozaiklenmiş ilanlar ve "Uyarı" notu

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler