EYP patlamasında ölen Yusuf Kurt, toprağa verildi
MARDİN'in Nusaybin ilçesinde, 22 Eylül'de, araziye yerleştirilen fotokapanla uğraştığı sırada, PKK'lı teröristlerce tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu yaşamını yitiren Süryani Yusuf Kurt, Mor Abrohom Manastırı'nda düzenlenen törenin ardından toprağa verildi.
Nusaybin'in kırsal Dağiçi Mahallesi'nde, daha önce arazinin takibi amacıyla bölgeye yerleştirilen fotokapanla ilgilendiği sırada PKK'lı teröristlerce yola tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu hayatını kaybeden, 9 çocuk babası Midyatlı Süryani Yusuf Kurt için Mor Abrohom Manastırı'nda uğurlama töreni düzenlendi. Törene Mardin Valisi ve Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Yaman, Midyat Kaymakamı Tekin Dündar, Garnizon Komutanı Albay Mustafa Akın, Midyat Turabdin ve Mor Gabriel Manastırı Metropolit Samuel Aktaş, Yusuf Kurt'un ailesi ve yakınları, Süryani din adamları, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda kişi katıldı. Tören, Kurt'un Türk bayrağına sarılı tabutunun tören alınanı getirilmesiyle başladı. Saygı duruşunda bulunulup, Kurt'un öz geçmişinin okunmasının ardından dini törene geçildi. Manastırda metropolit Samuel Aktaş'ın yönettiği dini törenin tamamlanmasıyla Yusuf Kurt, götürüldüğü Süryani mezarlığında toprağa verildi. Tören sırasında Kurt'un eşi Diana Kurt ve annesi Şime Kurt, uzun süre gözyaşı döktü.
Törene katılan Vali Yaman ve beraberindekiler, Kurt ailesine başsağlığı dileğinde bulunarak, Türk bayrağı verdi.
Görüntü Dökümü
------
Kurt'un cenazesi manastıra getirilmesi
Törene katılanlar
Resmi tören
Manastırda yapılan dini tören
Dini törene katılanlar
Cenazenin polislerin omuzunda mezarlığa götürülmesi
Kurt'un eşi ve annesinin ağlamaları
Vali Yaman'ın aileye Türk bayrağı vermesi
Genel ve detay görüntüsü
Mehmet Halis İŞ/MİDYAT (Mardin), (DHA) -
==================
Prof.Dr. Barış: Büyük bir deprem olursa sürpriz olur
KOCAELİ Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şerif Barış, İstanbul’da meydana gelen depremin beklenen bir deprem olmadığını ifade ederek, "Eğer çok büyük bir deprem olursa yakın zamanda bu bölgede, bu bizim için de Kuzey Anadolu Fay Hattı için de sürpriz olur. Çünkü Kuzey Anadolu Fay Hattı hiç böyle davranmadı bugüne kadar" dedi.
Kocaeli’nin Başişkele ilçesinde bir otelde düzenlenen 6. Uluslararası Deprem Sempozyumu’na katılan Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şerif Barış deprem anında deprem sempozyumunda olduğunu belirtti. İstanbul'da meydana gelen depremin beklenen bir deprem olmadığını söyleyen Barış, "Aslında bu çok beklenilen bir deprem değildi bizim açımızdan. 4.6'dan sonraki olaylarda Kuzey Anadolu Fay hattının daha büyük bir deprem oluşturmayacağı öngörüsünde bulunmuştum. Bunun sebebi de Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde bulunan bütün büyük depremler öncesinde böyle bir şey yoktu. Bir fay hattında birden çok parçalar vardır. Ana kol ve yan kollar vardır. Muhtemelen bu yan kollarda olan orta büyüklükteki depremler. Bu durum Marmara'da bir gerilme birikimi olduğunu gösteriyor. 1999 depreminden sonra gerilim devam ediyordu. Burada hem güney kol, hem kuzey kol, hem de orta kolda meydana gelen depremler yaşandı. Gemlik'te 5.6 yaşandı, yine Marmara'nın etrafında 4.8 gibi depremler yaşandı. Dolayısıyla bu Marmara'nın normal bir deprem etkinliğiymiş gibi düşünülmesi gereken bir olay. Daha önce yaşanan çok büyük 8 tane depreme söylüyorum bunu. Eğer çok büyük bir deprem olursa yakın zamanda bu bölgede, bu bizim için de Kuzey Anadolu Fay Hattı için de sürpriz olur. Çünkü Kuzey Anadolu Fay Hattı hiç böyle davranmadı bugüne kadar." dedi.
Prof. Dr. Şerif Barış depremin davranışı anlamanın yapacakları ölçümlerle olmayacağını belirterek, şöyle konuştu:
"Bu depremin fiziğini ve yer içerisindeki davranışını anlamak doğrudan yapacağımız ölçümlerle olmuyor, çünkü kurduğumuz istasyonlar deniz tabanında yerin 100 metre derinliğinde oluyor. Bu olaylar ise 7 kilometre ile 20 kilometre derinliğinde meydana geliyor. Dolayısıyla onları yeryüzünün üstünden anlamak çok kolay değil. Genç bir bilim alanı, yeni bir bilim alanı sismoloji. Bu bilgileri biz birleştirdikçe bizden sonraki kuşaklarda bu bilgileri kullanarak deprem olayının doğasını daha kolay anlayacaklar."
Evlerde herhangi bir çatlak veya duvarlarda kırık yoksa vatandaşların evlerinde yaşamaya devam edebileceklerini söyleyen Barış, "Burada unutulmaması gereken bir konu var, bakın 5.8 büyüklüğündeki bir depremde bile İstanbul'da yaşanan bir panik, kaos, iş yerlerinin tatil edilip insanların evlerine gönderilmesi hazırlıksız olduğumuzu gösteriyor. Evlerine gidecek servis bulamayan insanlar var. Yine 5.8'e rağmen minare yıkılmasıyla birtakım evlerde oluşan çatlaklar var. Normalde sahilden 15-20 kilometre uzaklıkta olan düşük ivmeye sahip bir depremin bu hasarı yaratmaması gerekir. Bu şunu da gösteriyor, evlerimizin depreme dayanıklılığı hazır değil, insanlarımız hiç hazır değil. Ben şu an İstanbul'da bulunsaydım evimden çıkmazdım. Eğer evinizde zarar yoksa, çatlak, patlak veya duvarlarda kırık falan yoksa evlerde yaşamaya devam edilebilir. Ben anneme de aileme de eşime de bunları söyledim. Dolayısıyla ben normal yaşantıma devam ederdim. İnsanların panik yapmasına gerek yok. Panikle dışarıda kalmak fayda sağlamaz. Bir sonraki zarar verici depremin ne zaman yaşanacağını bilemiyoruz, o yüzden normal yaşantılarına dönmeleri gerekiyor insanların.” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
-Şerif Barış ile röp
Haber-Kamera;Ergün AYAZ-Alişan KOYUNCU/BAŞİSKELE(Kocaeli)(DHA)
=============
Boşanmak isteyen eşini 14 yerinden bıçaklayıp, öldürdü
ANTALYA'nın Alanya ilçesinde hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Hilmi Yılmaz (43), boşanmak isteyen ve babasının evinde kalan 15 yıllık eşi, 2 çocuğunun annesi Gülseren Yılmaz'ı (32), 14 yerinden bıçakladı. Ağır yaralanan kadın hastanede yaşamını yitirirken, Hilmi Yılmaz jandarma karakoluna giderek teslim oldu. Gülseren Yılmaz'ın babası Ali Bayrak, "Bir ay önce tartışmışlardı. Önemli bir şey yoktu, gelip gidiyorlardı. Sonra sinsice gelmiş kapıyı kırmış, öldürmüş. Beni de 'Kızını öldürdüm. Teslim olmaya gidiyorum' diye aradı" dedi.
Bugün saat 11.30 sıralarında Kestel Mahallesi'ndeki müstakil evde meydana gelen olayda, hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Hilmi Yılmaz, baba evine dönen 15 yıllık eşi Gülseren Yılmaz'ın, yanına geldi. Evde yalnız olan eşinin kapıyı açmaması üzerine Hilmi Yılmaz, kapıdaki camı kırarak içeri girdi. Bir süre tartıştıktan sonra eşini evin bahçesine çıkaran Hilmi Yılmaz, burada kadını vücudunun 14 yerinden bıçakladı. Eşi kanlar içinde yere yığılırken, Hilmi Yılmaz ise olay yerinden hızla uzaklaştı. Çığlık seslerine gelen çevredekiler durumu jandarma ve sağlık ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri ağır yaralı Gülseren Yılmaz'ı ambulansla Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdü. Yoğun bakım ünitesine alınan talihsiz kadın, müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
TESLİM OLDU
Olaydan bir süre sonra Hilmi Yılmaz, jandarma karakoluna giderek teslim oldu. Hilmi Yılmaz'ın kayınpederini arayarak kızını öldürdüğünü ve karakola teslim olmaya gittiğini söylediği belirtildi. Gülseren Yılmaz'ın cansız bedeni ise savcılık incelemesinin ardından otopsi yapılmak üzere Antalya Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Yaklaşık 15 yıllık evli, 12 yaşında kızı ve 6 yaşında oğlu olan Gülseren Yılmaz'ın yarın Kestel Hanönü Mezarlığı'nda toprağa verileceği öğrenildi.
'CANIMIZI KAYBETTİK'
Evinin önünde kurulan taziye çadırında başsağlığı dileklerini kabul eden Gülseren Yılmaz'ın babası Ali Bayrak, "Bir ay önce tartışmışlardı. Önemli bir şey yoktu, gelip gidiyorlardı. Sonra sinsice gelmiş kapıyı kırmış, çocuğu bıçaklamış, öldürmüş. Beni de 'Kızını öldürdüm. Teslim olmaya gidiyorum' diye aradı. Adama bir şeyimiz de olmadı. İçimizi yaktı. Evde sadece kızım vardı. Ben yatarken gördüm. Ambulans alıp hastaneye götürdü. Evladımızı kaybettik. Pırıl pırıl canımızı kaybettik. Onun hakkında gerekenin yapılacağına inanıyorum" dedi.
'BOĞAZINI KESMEYE ÇALIŞMIŞ'
Gülseren Yılmaz'ın kuzeni Fikret Türkoğlu, halasının kızı olan Gülseren Yılmaz'ın kocası tarafından öldürüldüğünü ve içlerinin yandığını söyledi. Türkoğlu, "Gülseren kocasından 4 ay önce ayrılmak istedi. Ayrılmasının sebebi eşinin eve bakmaması, kendisini bıçaklamaya çalışmasıydı. Uzaklaştırma kararı aldırdı ve çocuklarıyla ailesinin evine taşındı. Sürekli öldürmekle tehdit ediyormuş, kız da sürekli polise şikayette bulunuyormuş. Bugün de herkes evden ayrıldıktan sonra kapıyı taşla kırarak eve giriyor. Kızı sürükleyerek dışarı çıkarıyor ve bir zeytin ağacının dibine götürerek orada boğazını kesmeye çalışıyor. Kız kaçıyor elinden, kurtuluyor. Arkasından kovalayarak göğsüne 10 defa bıçak saplıyor ve orada bırakıp kaçıyor. Görgü tanıkları bu şekilde anlattı" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------
-Cinayet işlenen evden görüntüler
-Baba Ali Bayrak konuşması
- Fikret Türkoğlu röp
Haber- Kamera: Engin ANAK/ALANYA (Antalya), (DHA)-
====================
İzmir'de, ilkokulda taciz iddiası
İzmir'in Çiğli ilçesindeki bir ilkokulda temizlik personeli olan A.T. hakkında, okuldaki iki kız çocuğunun tuvalet ihtiyacını giderdiği sırada, tuvalete girmeye çalıştığı iddiasıyla İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından inceleme ve soruşturma başlatıldı.
EVKA- 5 Mahallesi'ndeki bir ilkokulda okuyan iki kız çocuğu, okulda temizlik görevlisi olarak görev yapan A.T. hakkında annelerine şikayette bulundu. Çocuklar, tuvalet ihtiyaçlarını giderdikleri sırada A.T.'nin kapıya gelip, içeriye girmeye çalıştığını söyleyince, veliler durumu okul yönetimine bildirdi. Bugün okulun önünde toplanan velilerin şikayetleri üzerine, hem A.T. hakkında idari tutanak tutuldu, hem de durum polise bildirildi. İhbar üzerine gelen okul polisleri, olayla ilgili soruşturma başlattı. Öte yandan, A.T., polise verdiği ifadede suçlamaları kabul etmedi. İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından inceleme ve soruşturma başlatıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
- Okul önünde toplanan velilerden görüntü
- Okuldan görüntü
- Genel ve detay görüntü
Haber-Kamera: Davut CAN / İZMİR, (DHA)
=============================
Safranbolu’da en iyi restore edilen eve plaket çakıldı
KARABÜK'ün tarihi ev ve konaklarıyla ünlü Safranbolu ilçesinde düzenlenen, 20. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali etkinlikleri kapsamında en iyi restore edilen ev seçilen Guburoğlu Konağı’na onur ödülü plaketi törenle çakıldı.
Tarihi Çarşı bölgesinde geçen yıl restorasyonuna başlanılan ve bu yıl tamamlanan Emine Vergili’ye ait 120 yıllık tarihi Guburoğlu Konağı, festival etkinlikleri kapsamında en iyi restore edilen ev seçildi. 3 katlı konağın önünde plaket çakma töreni düzenlendi. Töreni görüp gelen Çinli kadın turistler fotoğraf makineleriyle konağın fotoğraflarını çekti. Törende konuşan Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, "Korumanın başkenti Safranbolu'da en önemli değerlerimiz evlerimiz ve konaklarımız. Bunların korunarak sonraki kuşaklara aktarılması son derece önemli. Konağa çok zarif bir kadının elinin değdiği belli. Sadece restorasyon değil evin dekorasyonu da çok incelikle yapılmış, çok ince düşünülmüş, emek verilmiş. O yüzden de teşekkürü hak ediyor sayın Vergili ailesi." dedi.
Köse, konuşmasının ardından 'En iyi restore edilen ev' plaketini tarihi konağın duvarına çaktı. Köse, daha sonra konağı gezdi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Konaktan detay
-Çinli turistlerin fotoğraf çekmeleri
-Elif Köse’nin konuşması
-Plaket çakımı
-Konağın gezilmesi
Süre:(03.37) Boyutu:(405 MB.)
Haber-Kamera:Bülent DİKTEPE/SAFRANBOLU(Karabük),(DHA)