DİYARBAKIR (A.A) - 24.06.2011 - Yüksek Seçim Kurulu'nca (YSK) milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle'nin avukatı Mehmet Emin Aktar, YSK ve hükümet, sorunun çözümü konusunda bizim gösterdiğimiz sağduyuyu göstermemektedir'' iddiasında bulundu.
Beraberinde 3 avukatla birlikte Diyarbakır Barosu Toplantı Salonu'nda basın toplantısı düzenleyen Aktar, Dicle'nin hukuki durumunun kamuoyundan saklandığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını savundu.
Aktar, şöyle konuştu:
''Bizler, başından bu yana bu meseleyi çözmek amacıyla sağduyulu bir şekilde hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde son derece itinalı bir çalışma yürüttük. Ancak YSK ve hükümet yetkilileri maalesef sorunu çözme konusunda bizim gösterdiğimiz sağduyuyu göstermedikleri gibi gelinen aşamada müvekkilimizi ve bizleri sorumlu tutan, sorumluluktan uzak beyanatlarının kamuoyunu yanlış yönlendirdiği gibi bu meselenin halen çözülebileceği yönündeki kanaatleri de ortadan kaldırmaktadır.''
Kamuoyunda yanlış ve maksatlı haberlerin dolaştığını öne süren Aktar, bu yüzden, yaşanan süreci doğru bilgilerle paylaşmayı uygun gördüklerini söyledi. Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesine neden olan mahkumiyet kararının, Diyarbakır D Tipi Cezaevi kayıtları ve Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasına göre 11 Haziran 2011'de müvekkile tebliğ edildiğini belirten avukat Aktar, Dicle'nin durumdan haberdar olduğu yönündeki bilgilerin gerçeği yansıtmadığını iddia etti. Aktar, mahkumiyet kararının onaylanmasının müvekkiline tebliğden önce basın yayın organlarından yayınlandığını bunun üzerine 9 Haziran 2011 tarihinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvuruda bulunarak müvekkilin kamuoyunda DEP davası olarak bilinen davada 4.5 yıla yakın fazla hapis cezasının bulunduğunu, söz konusu 1 yıl 8 aylık hapis cezasının mahsup edilmesi talebinde bulunduklarını söyledi. Aktar, bu taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini de öne sürdü.
Dicle'nin mahkumiyetiyle sonuçlanan söz konusu temyiz başvurusunun 27 Mayıs 2009 tarihinde Yargıtay'ın kayıtlarına girdiğini belirten Aktar, halen 2006 yıllarına ait dosyalarının Yargıtay incelemesinden dönmediğini ifade ederek, ''Dolayısıyla müvekkilimizin dosyasının ele alınarak onanmasını son derece manidar bulmaktayız'' dedi.
YSK üyesi Halim Aşaner'in Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde üye olarak görev yaptığını ve Dicle'ye verilen cezanın onanması kararının altında imzası bulunduğunu ifade eden Aktar, ''Daha ilginç olanı ise aynı yargıcın, milletvekilliği kesinleşme listesinin altında ve Dicle'nin vekilliğinin düşürülmesi ile sonuçlanan YSK kararının altında da imzasının bulunmasıdır. YSK üyesi olan biri, kendisinin imzasının bulunduğu Yargıtay kararını unutması mümkün değildir. Bizce kriz bekletildi ve sonradan yaratıldı'' iddiasında bulundu.