HABER

Diyabetin sonu körlük olabilir

Doktor Mehmet Us, yaptığı açıklamada, şeker hastalığının temelinde ince damarların tıkanması ve sebep olarak göze zarar vermesinin yattığını belirterek, iki tip şeker hastalığı olduğunu söyledi.

Avrupa Hospital Göz Hastalıkları Uzmanı Mehmet Us, Dünya Sağlık Örgütü 2012 verilerine göre dünyadaki 37 milyon kişinin kör olarak kabul edildiğini ve bu körlüklerin nedenleri arasında ilk sırayı şekere bağlı körlüklerin oluşturduğunu ve günümüzün görme kayıplarında şekere bağlı körlüklerin şimdiden ilk sıraya yükseldiğini aktardı.

Mehmet Us, yaptığı açıklamada, şeker hastalığının temelinde ince damarların tıkanması ve sebep olarak göze zarar vermesinin yattığını belirterek, iki tip şeker hastalığı olduğunu söyledi. Us, şöyle devam etti:

"Birinci tip şeker hastalığı genelde 30 yaşından önce başlar, insülin eksikliği mevcuttur. İnsülin enjeksiyonları gerekir. İkinci tip şeker hastalığı ise genelde 40 yaşından sonra görülür, vücutta insülin eksik veya kullanımında bozukluk vardır. Diyet, ağızdan alınan antidiyabetik ilaçlar ve bazı hastalarda insülin enjeksiyonları gerektirir. Diyabetik retinopati, şeker hastalığına bağlı olarak gözün arka bölümünde ışığa hassas bir doku olan retina tabakasının (ağ tabaka) damarlarının etkilenmesiyle ortaya çıkan ve körlüğe sebebiyet veren bir durum olup, diyabetin tedavi edilebilir bir komplikasyonudur. Genelde iki göz de etkilenir. Hastalığın başlangıcında hastanın hiç şikayeti olmayabilir, bulgular zamanla ortaya çıkar. Hafif veya ağır, ancak muayene edilen diyabetli bir hastada retinopatinin görülme oranı yüzde 40-45 civarındadır. Bu oran hastalığın süresiyle artış gösterebilir. Erken safhada yakalanan hastaların tedavileri mümkündür. Bu sebeple hastaların hiçbir şikayeti olmasa da yılda 1 kez retina muayeneleri olması gerekir."

ŞEKER HASTALIĞININ EVRELERİ

Diabetik retinopatinin çeşitli evreleri olduğunu da açıklayan Göz Hastalıkları Uzmanı Mehmet Us, bu evreleri de şu şekilde açıkladı:

"Birinci evre hafif proliferatif olmayan retinopati. Bu en erken evredir ve mikroanevrizmalar oluşur. Bunlar retinanın küçük kan damarlarının duvarlarındaki baloncuklardır. İkinci evre orta proliferatif olmayan retinopati, hastalık ilerledikçe retinayı besleyen bazı damarlar tıkanır. İkinci evre şiddetli proliferatif olmayan retinopati. Bu evrede tıkanan damar sayısının artmasıyla birlikte retinada beslenemeyen alanlar ortaya çıkar. Bu beslenmesi bozulan alanlardan bazı sinyaller gönderilerek yeni damar oluşumu uyarılır. Üçüncü evre proliferatif diyabetik retinopati. Bu en ileri evredir. Retinanın damar oluşumu için gönderdiği sinyallerin sonucunda yeni damarlar oluşur. Bu durum proliferatif diyabetik retinopati olarak adlandırılmaktadır. Bu yeni damarlar anormal yapıda olup çok kolay kanayabilirler. Bunlar, retina yüzeyi veya gözün içini dolduran saydam vitreus jeline doğru büyüyebilirler. Bu damarlar kanadığında ciddi görme kaybı hatta körlük meydana gelebilmektedir.”

Diyabet hastalarının en az yılda bir kere detaylı bir göz dibi muayenesi yaptırmaları gerektiğini kaydeden Us, hastaların şu hususları da akıllarında bulundurmaları gerektiğini söyledi:

"Proliferatif retinopati hiç bir semptom olmaksızın gelişebilir. Bu ileri evrede hasta, görme kaybı açısından yüksek risk altındadır. Makula ödemi, diyabetik retinpatinin herhangi bir evresinde ortaya çıkabilir. Hastada hem proliferatif retinopati hem de makula ödemi bir arada gelişse bile kişinin görmesi iyi olabilir. Bununla birlikte bu hastalar görme kaybı açısından yüksek risk altındadırlar. Doktorunuz gözünüzde diyabetik retinopatinin herhangi bir evresini veya makula ödemini saptadığında bunu size belirtecektir. Görmenizde değişiklik olsun veya olmasın erken tanı ve zamanında tedavi görme kaybını önleyebilir.”

Mehmet Us, "Eğer hastada diyabetik retinopati tespit edilmişse daha sık göz muayenesi gerekebilir. Proliferatif retinopatisi bulunan hastalar, zamanında tedavi ve düzenli takip sayesinde körlük risklerini yüzde 95 oranında azaltabilirler” diye konuştu.

En Çok Aranan Haberler