Diyarbakır Nevruz mitingi, pandemiye rağmen on binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti.
Alana girişler HES koduyla gerçekleşti ve koronavirüs nedeniyle katılımcıların yaş ortalamasının genç olması dikkati çekti. Kontrollerin süre alması nedeniyle program bir saat geç başladı.
HDP Eş Başkanı Mithat Sancar, milletvekilleriyle beraber Kemal Kurkut'un dört yıl önce vurulduğu yerde kısa bir anma konuşması yaptı, "Kemal'e sıkılan kurşunlar, bu ülkenin barış umuduna sıkılmıştır" dedi.
Her yıl yabancı heyetlerin doldurduğu protokol bölümü bu yıl boştu. Selahattin Demirtaş'ı temsilen eşi Başak Demirtaş gelmişti, konuşmalar sırasında Selahattin Demirtaş'ın adı her anıldığında alanda bir ağızdan "Selo'ya özgürlük" sloganları yükseliyordu.
Önceki yıllara göre oldukça kalabalık bir kitlenin toplandığı meydanda HDP'ye açılan kapatma davası ve HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun apar topar gözaltına alınması nedeniyle tepkiler öne çıktı.
Oy verdikleri partiye açılan kapatma davası ise mikrofonu uzattığımız herkesin en fazla kınadığı konu oldu.
DEP süreciyle karşılaştıranlar da oldu, Gergerlioğlu'nun durumunu DEP'li Orhan Doğan'a benzetenler de.
Sahnedeki müzikten bağımsız davul zurnalar eşliğinde halay çeken gençlerin sayısı oldukça fazlaydı.
Gençlerin halayı, tertip komitesinin belirlediği sloganların dışında atılan "yasaklı sloganlarla" coşuyor gibiydi. Sıkı kontrole rağmen, Abdullah Öcalan posterleri ve PKK bayrakları, dikkati çekecek kadar fazlaydı.
Alanda elden ele dolaşan bölgesel Kürt yönetimi bayrağı da, Sancar'ın konuşması sırasında platforma kadar ilerledi.
Yaş ortalaması genç kitle, alanda çektikleri halayla coşarken, parkın kenarında çocuklarıyla oturan insanlar ise sahneden yapılan konuşmalara kulak kabartıyordu.
Sabah yedide parka geldiğini söyleyen Mahmut adındaki katılımcı, "Karaciğerimden ameliyatlıyım, normalde evden çıkmamam gerekiyor ama baskı ve koronadan korktular demesinler diye geldim, bugün evde oturmak bize yakışmaz, partimizi kapatsanız da, bu halk yeni partiler kurar demek için geldim" diyor.
Hemen yanında oturan kişi de öfkeliydi. Medyanın Kürtleri ve HDP'yi görmezden geldiğini, iktidarın Kürtlere düşmanlık yaptığını savundu.
"Şimdi bunlar gece gündüz televizyonlarda Kürtleri konuşuyor ama Kürtlere söz hakkı vermiyor ya, işte bugün konuşma sırası bizde, görmek istemeseniz de, buradayız, biz gitsek de bizim çocuklarımız burada olacak, saraydakiler de görsün, tüm Türkiye de" dedi.
Röportaj yaptığımı gören Saime adındaki kadın katılımcı, "Bu baskılar bitsin, barış olsun, dağdakiler de evine geri dönebilsin diye geldim. HDP'yi kapatmak istiyorlar, siyaseti yasaklayıp bize dağın yolunu adres göstermesinler, biz dağdakiler de insin istiyoruz, bunu söylemek için, HDP'ye destek olmak için geldik" diyor.
Halay çeken bir grubun başını orta yaşlı bir kadın çekiyor, müzik durunca röportaj yapıyorum. Güzel halay çektiğini söylediğimde, "İçim kan ağlıyor ama üzüldüğümüzü görmesinler diye, korkuyorlar demesinler diye sabahtan beri halay çekiyorum" diyor.
Arkadaşı da Sur olayları sırasında dokuz yaşında olan oğlunun, beş yıl sonra gözaltına alındığını söylüyor.
"Sur olaylarında dokuz yaşındaydı, panzer geçince elindeki yediği elmayı fırlatmış panzere, beş yılın sonunda soruşturma açtılar, gözaltına aldılar, ifade sırasında o kadar baskı altında hissetmiş ki kendini, mide kanaması geçirdi, denetimle serbest ama yaşı dolduğunda tutuklayacaklar, gerçekten yeter artık, daha nereye kadar gidecek bu baskı?"
Onlar halaya devam ederken, adının Subhiye olduğunu söyleyen bir başka kadın yanaşarak çekingen bir şekilde "Konuşabilir miyim?" diye soruyor. Oğlu cezaevinde, kızı da dağdaymış.
"Dersanedeyken gitmiş kızım, şimdi sağ mı, öldü mü bilmiyorum. Hapisteki oğlum da açlık grevinde, ne olacak halimiz, tüm bunlar ne zaman bitecek, barış ne zamana gelecek?" diye sordu.
HDP Eş genel Başkanı Mithat Sancar konuşmasının giriş bölümünü Kürtçe yaptı, önceki Nevruzlarda bu sahneden halka seslenen ve şu an tutuklu bulunan HDP'li milletvekilleri ve belediye başkanlarının selamını iletince alanda ıslıklar ve alkışlar yükseldi.
İki gün önce kaldırılan İstanbul sözleşmesine değinerek "Bu iktidar kadın düşmanı, bir gecede anayasaya darbe yapıyorlar, her gün yeni bir darbe. Bu iktidar darbecidir, bu iktidar kötülüğün sembolüdür" dedi.
İktidarın HDP'yi siyasetle yenemediği için yargıyı devre soktuğunu savunan Sancar şunları söyledi:
"Sarayın talimatı ile bir dava açıyor Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı. Haydi HDP'yi kapattınız ya bu halkı ne yapacaksınız? Bu halkı nereye kapatacaksınız, hangi güç yeter bu inancı durdurmaya? Başaramayacaklar."
Sancar, ayrıca, "2013 Nevroz'unda Öcalan'ın mektubunda yer alan barış çağrısını destekliyoruz, bugün de aynı talebi dile getiriyoruz" diyerek İmralı tecridinin kalkması gerektiğini söyledi.
"HDP bir dükkan mıdır yahu, siz nereye kapatıyorsunuz? HDP budur, HDP halktır halk. HDP umudun adresidir, HDP bu ülkede özgürlük içinde, barış içinde yaşamanın güvencesidir" diyen Sancar, konuşmasının devamında Dersim isyanının lideri Seyit Rıza'nın sözlerini anımsattı:
"HDP bu ülkeye özgürlüğü de, barışı da, demokrasiyi de getirecek en büyük güçtür, buna engel olamayacaksınız. Sizin yaptıklarınızın hepsi yazıktır, ayıptır, günahtır ama biz de diyoruz işte buradayız. İşte buradayız, bu size dert olsun, bu size dert olacak. Kaybedeceksiniz. Kaybedeceksiniz. Kaybedeceksiniz."