DTP, faturayı polis ve hükümete kesti

DTP'li Van Belediye Başkanı Bekir Kaya, DTP Van milletvekili Özdal Üçer ve DTP Van İl Başkanı Selim Ertaş, parti binasında ortak bir basın açıklaması düzenleyerek dünkü "Barış ve Demokrasi Yürüyüşü" esnasında yaşanan olayları değerlendirdi.

Yaşanan olayların sorumluluğunu taş, molotofkokteyli ve havai fişekli saldırılara maruz kalan polislere yükleyen DTP'liler, polislerin cezalandırılmasını istedi.

Düzenlenen ortak basın açıklamasında ilk konuşmayı yapan DTP Van milletvekili Özdal Üçer, Orduevi'ne taşlı saldırı gerçekleşmediğini iddia etti. Yürüyüşün demokratik bir zeminde yapıldığını ve güzergahta bulunan valilik konutu ile Orduevi'nin bulunduğu noktaların partililer tarafından tedbir altına alındığını gözlemlediğini savunan Üçer, bu geçişte hiç kimsenin hiçbir tepkisinin olmadığını iddia etti.

Kalabalık tam basın açıklamasının yapılacağı yere geldiğinde birtakım provokasyonların yaşandığını söyleyen Üçer, "Bu provokasyonlardan kontrolsüz yaklaşımı esas alan güvenlik güçlerini sorumlu tutuyoruz. Çünkü yıllardan beri yaşandığımız gibi yine bir güvenlik sendromu yaşandı. Birçok vatandaşımızın güvenlik hakkı ihlal edildi, yaşam hakkı ihlal edilir boyuta getirildi. Panzerler altında insanlar ezildi. Gaz bombaları atıldı. Artık buna gaz bombası demiyoruz. Çünkü kimyasal nitelikte bombalar atıldı. 3-5 saniye içerisinde çok sayıda insanın soluğunu kesecek düzeyde gaz bombaları kullanılıyor" dedi.

Kendisinin de kalabalığın içinde olduğunu ve güvenlik güçlerinin provokatif saldırılarına maruz kaldığını savunan Üçer, yapılan müdahaledeki amacın aslında ortaya çıkan kitle ruhunu sindirmeye yönelik olduğunu iddia etti. Üçer, "Yaşananlar, on binlerce kişinin demokratik haklar çerçevesinde kendi düşüncelerini ifade etmesine ve Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'a sahip çıkmasına gösterilen tahammülsüzlüktür" iddiasında bulundu.

Çıkan olaylardan dolayı biri panzerin altında kalmak üzere çok sayıda yaralının olduğunu ileri süren DTP Van milletvekili Özdal Üçer, yaralıların tedavi için hastanelere gitmeleri halinde gözaltına alınacakları korkusuyla evlerinden çıkamadıklarını iddia etti. Olaylar nedeniyle 10'u çocuk 62 kişinin de gözaltına alındığını söyleyen Üçer, bu gözaltına alınanların İl Emniyet Müdürlüğü'nde hangi şartlar altında tutulduklarına ilişkin bilgilerinin de olmadığını kaydetti. Üçer, geçmiş dönemlerde yaşanan gözaltılardan yola çıkarak bu gözaltına alınanların da muhtemelen mahkemeye çıkarılacağı süreye kadar kötü muameleye tabi tutulacağı önyargısı içerisinde olduğunu anlattı. Üçer, "Bütün bunların sebebine gelince halk iradesini kırmaya yönelik bir tutumun ortaya çıktığını gözlemekteyiz. Bunun temel sorumluluğunu da AK Parti hükümetine yüklemekteyiz. Bizzat Başbakan Erdoğan eliyle, Başbakan Erdoğan diliyle bu ülkede bir faşizm hortlatılmaktadır. Bu sivil faşizm ve güvenlik güçleri iş birliği ile Kürt toplumuna yönelik aşırı bir baskı uygulanmaktadır" ifadelerini kullandı.

Daha sonra bir açıklama yapan Van Belediye Başkanı Bekir Kaya, yaşanacak herhangi bir olaya karşılık bazı illerden getirilen takviye polis ekiplerini bir işgalci manzarası oluşturmakla suçladı. Polislerin göstericilere erken müdahale ettiğini ileri süren Başkan Kaya, kendilerine imkan verilmesi halinde olayların çıkmasını engelleyeceklerini savundu. Kendi kitlelerine hakim olan kişiler olduklarını savunan Başkan Kaya, "Olayların tamamını camlar nasıl kırılır, esnafın kepenkleri nasıl kapatılır hesabı içinde olanlar yaptı. Biz bu tür olaylara gelmeyeceğiz" dedi.

DTP Van İl Başkanı Selim Ertaş ise dün yaşanan olayların hükümet eliyle bilinçli olarak yapıldığını iddia etti. Çıkan olayların barışı isteyenlerle şiddeti isteyenler arasında yaşanan bir şey olduğunu kaydeden Ertaş, AK Parti'nin, haklı taleplerine olumsuz cevap vererek halkı şiddete başvurmaya maruz bıraktığını söyledi. Devletin 29 Mart Yerel Seçimleri'nde AK Parti eliyle bölgede yenilgiye düşmesiyle ortaya attığı 'demokratik açılım' söylemleriyle 'Beyaz Kürtler' oluşturmak istediğini belirten Ertaş, "Hükümet istediği beyaz Kürtleri oluşturamayacak. Öcalan'ın cezaevi şartlarının zorlaştırılmasının bir savaşın sebebi olduğu günlerdir ortadadır" iddialarında bulundu.