Din, tarih boyunca toplumları şekillendiren ve bir arada tutan en önemli faktörlerden biri oldu. Geçmişten günümüze kalan bir dizi dinî mirasın da, dinlerin yüzyıllardır zayıflamadan bugünlere gelmesinde payı büyük. Bu miraslar listesine en son Ağrı Dağı’nda bulunduğu iddia edilen Nuh’un Gemisi kalıntıları eklendi. İnsanlık tarihi boyunca toplumları etkisi altına bütün dinlerden günümüze birçok miras kaldı. Bu miras içinde Hırka-i Şerif’ten, bir Hıristiyan azizinin kanına ve Buda’nın dişine kadar birçok değerli parça var.
Sahte ya da gerçek, Hz. İsa’nın gömülürken sarıldığı kefen olduğuna inanılan, 4.3 metre uzunluğundaki sararmış keten çarşaf her yıl milyonlarca insanı İtalya’nın Torino kentine çekiyor. Her ne kadar kefen Hz. İsa gibi çarmıha gerilmiş bir insanın yaralarının bıraktığı izleri taşısa da, karbon testi kumaşın 1260 ile 1390 yılları arasına, yani Hz. İsa’nın yaşamadığı bir döneme ait olduğunu ortaya çıkardı. Ancak bu bilgi, sergilenmeye başladığı 2000 yılından bu yana hacıların kefene gösterdiği ilgiyi azaltmadı. Hatta testlerin hatalı olduğunu ve yeniden yapılması gerektiğini savunanlar da var.
Her yıl İtalya’nın Napoli kentinde yaşayan insanlar koruyucu azizleri San Gennaro’nun şehit oluşunun yıldönümünde bir mucizeye tanık olmak için bir araya geliyor: Azizin pıhtılaşmış kanının sıvılaşması. Bu mucize sanki saatle ayarlanmış gibi her 18 yılda bir 19 Eylül tarihinde yaşanıyor. Bu olay bilim insanlarının kafasında büyük soru işaretleri doğurmasına karşın, insanların anma törenlerine katılmalarına engel olmuyor. Napoli halkı kanın kendilerini birçok kötülükten, özellikle yakınlarında bulunan Vezüv Yanardağı’ndan koruduğuna inanıyor. Bu inanış özellikle, kanın sıvılaşmadığı ve kötü olayların yaşandığı zamanlarda güçlendi. Örneğin 1527 yılındaki salgın ve 1980 depreminin yanı sıra, Napoli futbol takımının yenilgileri gibi.
Hz. Muhammed’in vefatından sonra, en sevdiği berberi tarafından kesildiğine inanılan sakalı, bugün Topkapı Sarayı’nda sergileniyor. Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’in 1517 yılındaki Mısır seferinden sonra İstanbul’a getirilen Kutsal Emanetlerden biri olan Sakal-ı Şerif, her yıl milyonlarca ziyaretçinin akınına uğruyor.
Hz. Meryem’in, cennete yükselmeden hemen önce, deve kılından elde dokunmuş kemerini, Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Thomas’a verdiğine inanılıyor. Kemer 14’üncü yüzyılda İtalya’nın Prato kentine ulaştığında, onu muhafaza etmesi için özel bir şapel inşa edildi. Bugün “Sacra Cintola” olarak adlandırılan kemer, her yıl sadece beş gün gösterime sunuluyor.
Yahya Peygamber’in başının nereye gömüldüğü bilgisi, ağırlıklı olarak hangi dine mensup olduğunuza bağlı. Müslümanlar Yahya Peygamber’in başının Suriye’nin başkenti Şam’da bulunan Emevi Camii’nde olduğuna inanıyor. Hristiyanlar ise, Vaftizci Yahya olarak da bildikleri Yahya Peygamber’in başının Capite’deki San Silvestro Kilisesi’nde olduğunu kabul ediyor. Bazıları ise başın Türkiye ya da Fransa’nın güneyinde bir yerlerde gömülü olduğunu öne sürüyor.
Bir Sri Lanka efsanesine göre, Buda’nın yakılmasından geriye sadece bir dişi kaldı. Buda’nın köpekdişi o kadar önemli bir varlık haline geldi ki, ona sahip olan kişiye Tanrı’nın hükümdarlık hakkı verdiğine inanıldı. Doğal olarak dişi ele geçirmek için birçok büyük savaş yaşandı. Bugünse Sri Lanka’nın Kandy kentindeki Diş Tapınağı’nda sergileniyor.
Fransa’da bulunan Chartres Katedrali’nin her yıl hacıların akınına uğramasının tek sebebi gotik mimarinin en iyi örneklerinden biri olması değil. Katedral aynı zamanda Hz. İsa’nın doğumu sırasında Bakire Meryem’in giydiğine inanılan gömleğin sergilendiği yer. Diğer adı Sancta Camisia olan gömlek 876’da kiliseye bağışlandı ve 1194’te çıkan bir yangında yok olduğu düşünüldü. Ancak üç gün sonra gömlek, mucize eseri hiç zarar görmemiş halde bulundu. Katedralin piskoposu, mucizeyi gömleğin ait olduğu yerde tutulması gerektiğinin işareti olarak yorumladı ve katedral yeniden inşa edildi.
Efsaneye göre, dördüncü yüzyılda Hz. Meryem, Hristiyanlığın öğretilerini Gürcistan’da yaymaya çalışan Kapadokyalı kadın Aziz Nino’ya, eğik kolları olan Grapevine/Aziz Nino Haçı’nı verdi. Haç bugün Gürcistan Ortodoks Kilisesi’nin en büyük sembollerinden biri. Aziz Nino Haçı, Gürcistan’ın başkenti Tiflis’teki Sioni Katedrali’ne ulaşana kadar birçok ülke dolaştı.
Müslümanlar, Hz. Muhammed’in gittiği her yerde sol ayağının kalıcı bir iz bıraktığına inanır. Bu izler, Ortadoğu’daki dini bölgelerden toplanmış ve bugün bölgedeki camilerde, müzelerde ve diğer tarihi yerlerde gösterilmektedir. Diğer kutsal emanetlerle birlikte İstanbul’a getirilen bu izlerden bir tanesi, bugün Topkapı Müzesi’nde sergileniyor.
Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Petrus, Kudüs’te Hz. İsa’nın öğretilerini yaydığı için hapse atıldığında zincire vurulduğuna ve yargılanacağı günden önceki gece, Petrus’un bir melek tarafından zincirlerinden kurtarıldığı ve hapishaneden kaçtığına inanılır. Bugün Petrus’un vurulduğu zincirler Roma’daki San Pietro bazilikasındaki sunağın altında yer alan kutsal emanet sandığında tutulmaktadır. Bizans İmparatoriçesi Euxodia zincirleri Papa Birinci Leo’ya verdiği zaman, Papa zincirleri Petrus’un ilk tutulduğu Roma’daki Mamertime Hapishanesi’ndeki zincirleriyle yan yana getirdi ve mucize eseri iki zincir kaynaştı.