HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Elektrik faturaları neden yükseldi?" sorusuna Binali Yıldırım'dan yanıt

AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, CNN TÜRK canlı yayınında Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtladı, gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Yıldırım, gündemin en çok konuşulan konularından bir tanesi olan "Elektrik faturaları neden yükseldi?" sorusuna da yanıt verdi. Yıldırım, "Kuraklık nedeniyle sudan elde ettiğimiz elektrikte yarı yarıya düşüş oldu. Kuraklık çok büyük etken. Bu sene yağışlar iyi. Bu sene umutluyuz. Kar yılı var yılı olarak dönecek diye bekliyoruz." dedi.

"Elektrik faturaları neden yükseldi?" sorusuna Binali Yıldırım'dan yanıt

CNN Türk canlı yayınında Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlayan AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, gündeme dair değerlendirmeler yaptı. Yıldırım, gündemin en çok konuşulan konularından olan elektrik faturaları ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

İşte Binali Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları:

(Elektrik düzenlemesinin ayrıntıları) 210'a kadar olan birim fiyat yeniden gözden geçirilecek. İyileştirme 60 milyondan fazla insanı rahatlatacak.

Esnafın, ticarethanelerin Elektrik faturasının yükü fazlalaştı. Onların hesaplarını bozdu. 210 sınırına kadar bir iyileştirme düşünülüyor. Detayları açıklanmadı. İkincisi bu iki kademeli tarifeye ticarethane ve esnaf da dahil edildi. Bir üçüncü konu da dernekler, vakıflar, cemevleri, camiler gibi ticari amacı olmayan müesseseler de yine birinci kademe tarifenin içine sokuldu. Esnafın düzenleme içine alınması çok önemli.

4 milyon haneye nakit para olarak elektrik desteği verilecek. 30 milyon abonenin 4 milyonu böyle rahatlamış oluyor. Onlara böyle bir imkân sağlanıyor. Doğalgazda da böyle bir şey var. 450 lira ile 1150 lira arasında ihtiyaç sahiplerine veriliyor. Bence en çarpıcı fayda ticarethane ve mesken tarifelerinin aynı kategoriye alınması oldu. Bu çok önemli bir şey. Altını çizmekte fayda var.

Ekran Alıntısı

ELEKTRİK FATURALARI NEDEN YÜKSELDİ?

Kuraklık nedeniyle sudan elde ettiğimiz elektrikte yarı yarıya düşüş oldu. Kuraklık çok büyük etken. Bu sene yağışlar iyi. Bu sene umutluyuz. Kar yılı var yılı olarak dönecek diye bekliyoruz. Bunda ciddi bir iyileşme olacak. Maliyet artışı pandemi süresince öyle oldu ki, 2021'de zirve yapıyor ve bu süre içerisinde 2021’in sonuna kadar yansıtmadık. Tüketici fiyatlarına vatandaşın faturasına yansıtmadık. Şimdi 100 milyarı hazineden verdik ama bundan sonra hizmetin sürdürülebilirliği risk altına girdiği için bir şey yapmak mecburiyetindeydik. İyileştirmeler yapılmadan dahi, şu anda maliyetin altında veriliyor. Geçmiş yıllarda 66 ilde günde üç saat elektrik kesintisi yapılıyordu. 1980'li yıllarda, 1990'lı yıllarda da var. Bugün elektriğin kesilmesinde oluşacak tabloya kimse hoş geldin demez. Dolayısıyla hizmetin sürdürülebilirliği esas. Bugün elektriğin kesintisi demek, kimse bunu kabul etmez dolayısıyla hizmetin sürdürülebilirliği esastır. Vatandaşın konforunun aşağı inmemesi şart. Faturalara yansıtılmayan toplam maliyet 100 milyar lira.

"ÖZEL SEKTÖR SİNEĞİN YAĞINI ÇIKARIYOR MALİYETLERİ AZALTMAK İÇİN"

Devlete ait üretim şirketi piyasanın yüzde 6'sını üretiyor. Devlet hiçbir şeyi ucuza mâl edemez. Devlette bir işin ya sahibi yoktur ya da sahibi çoktur. Böyle bir anlayışla siz nasıl ucuza mâl edeceksiniz. Yanlış bir iş oldu mu kimseyi ortada bulamazsınız. Özel sektör sineğin yağını çıkarıyor, maliyetleri azaltmak için.

Borsada oluşan fiyatlar var, oradan iskontolu alanlar var. Orada dönen kârlar yüzde 1, yüzde 2, yüzde 3. İki türlü şey var. Bir üretim var, iki dağıtım var, bir de satış var. Bunlar ayrı ayrı mekanizmalar. Dağıtan ile satan aynı değil. Satanlar için kârlar böyle. Dağıtanlar da astronomik kârlar edemez, taşıma bedeli alıyorlar. Çok küçük bedeller bunlar. Elektrik piyasası kadar rekabeti çetin olan bir başka piyasa kalmadı.

Devlet yapsa daha pahalıya mal ediyor. Kitlerde niye zarar ediyor? Bu tamamen küresel şartlardan, Türkiye'de olmayan, muhtaç olduğumuz kaynakların kriz ve pandemi nedeniyle astronomik artmasından dolayı oldu.

Ekonomide de ne yazık ki, 2021'in son aylarında çok ciddi bir dolar kaynaklı ritim bozukluğuna girdik. Bu 3 ay sürdü. Şimdi bunun bilimsel bir izahı yok. Ama şu anda güzel bir gelişme oldu. Biz vatandaşa diyoruz ki " Siz endişenizde haklısınız; fiyatlar artıyor, enflasyon artıyor, dolar artıyor."

"MEVDUATA 330 MİLYAR TL KATILIM OLDU"

Benim tasarrufum TL'de olduğu için eriyor. Burada kimseye 'Niye böyle yapıyorsun' demeye hakkımız yok. Vatandaşımızın malının tasarrufunun kıymetini bilmek devletin en temel görevi. 20 Aralık'ta tarihi kararlar alındı. Burada dövize karşı korumalı mevduata geçtik. Şu anda 330 milyar TL mevduata katılım oldu.

Enflasyon artışının sebeplerinden biri de buydu. Biz buradaki belirsizliği ortadan kaldırınca 6 aylık, 8 aylık sürede enflasyon da toparlanmaya başlayacak.

20 yılı arkamızda bıraktık. 2002'den bu güne kadar 15 seçim yaptık. Referandum var, yerel seçim var, genel seçim var. 16'ncı seçime gireceğiz. Seçimle imtihan aynı şeydir. Dolayısıyla her seçim kendi dinamiklerinde riskleri barındırır. Zorlukları barındırır. Biz hiçbir seçimi çantada keklik görmedik ki. Siyasette böyle yaptığınız anda gidersiniz.

Ekonomi önemli bir parametredir. Önemli, belirleyici bir meseledir. Sadece ekonomiye bakmaz insanlar. Türkiye'nin 2002'de manzarası neydi? Güvenlik yoktu. Ama şimdi Türkiye'de güvenlik var, terör yok. Bunlar çok öneli unsurlar. Bunlar insanların gelecek kaygılarını da ortadan kaldıracak şeylerdir.

Bizim amacımız milletin kazanımlarının geriye gitmemesi. Hatta gelecek beklentilerinin, umutlarının karşılanacağı bir ortamı, konforu, güvenceyi onlara verebilmek. Bu seçimlerin belirleyicisi bu olacak.

6 PARTİNİN BİR ARAYA GELMESİ

Hiç şüpheniz olmasın. Kazanamayacaklar. Oradaki simalara bir bakalım. Onların hangi konularda müşterekliği var, onu düşünelim. Bu altı parti birbirine ne kadar benziyor? Benzememeleri zaten bir dezavantaj. Bir memleket meselesini ele aldığınız oradan bir sonuç üretmek çok zor. İkincisi milletin kafasında soru işareti var. İşin başında kim nereye oturacak muhabbetiyle başladılar. Formülü buldular, oturdular. Peki bunlar HDP'yi nereye koyacaklar? Deniyor ki 'Sen gözükme ortada. Yanımızda yöremizde dolaşma ama sen bizim ortağımızsın.' Bunun bir izahı olması lazım. HDP de diyor ki 'Böyle bir şey olmaz. Benim de o masada olmam lazım. Beni niye masanın altına itiyorsunuz.' Yani onların işi zor. Orada en rahat kim diye düşünürsek, Meral Hanım. Baştan dedi ki "Ben başbakan olacağım."

HDP-MİLLET İTTİFAKI

HDP eğer demokratik siyaset yapacaksa yıllarca canımızı yakan terör örgütü PKK/YPG ve türevleri ile ilgili açık, amasız, fakatsız bunları reddetmesi lazım. Yapmıyorsa bizim onlarla işimiz olmaz.

Kürt seçmenle HDP'yi birbirinden ayırmamız lazım. Kürt seçmen, Kürt vatandaşlarımız HDP'nin inhisarında, tekelinde değil. Biz Güneydoğu'da Doğu'da HDP'ye bazı yerlerde daha fazla birinci partiyiz. Kürt seçmeni HDP'nin hanesine yazmak Kürtlere büyük haksızlık olur. İkincisi de PKK terör örgütü, dolaylı olarak da HDP, bu bağı koparmazsa onlar da aynı kategoriye girer.

Esasında PKK'nın Kürtler diye bir sorunu yok. Kürtlerin PKK gibi bir sorunu var, Türklerin de PKK gibi bir sorunu var. Yıllarca bölgenin geri kalmasına sebep oldular. Hangi sebeple oldu? Terör yüzünden oldu. Terörü kim yapıyor? Sözde Kürtlerin haklarını savunduklarını söyleyen, şiddeti siyaset olarak benimseyen gruplar yapıyor. Bu mudur Kürtlerin sorunlarını çözmek? Bu şekilde nasıl çözersiniz?

HDP-Millet İttifakı'nın da izaha muhtaç bir ilişki olduğunu görüyoruz. Oy sandığına gidince var. Bu nedir? Bu seçmeni yanıltmaya yönelik bir şey. Oylarını bize versinler ama bizimle de gözükmesinler. Böyle bir dünya yok. HDP zaten bunu kabul etmiyor. İtirazları var.


Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler