İSTANBUL (İHA) - Eminönü'nde yaşayan aileler üzerine yapılan bilimsel araştırmada çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Eminönü Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Şaban Kızıldağ tarafından yürütülen ve "Dersaadet'ten İstanbul'a Eminönü Ailesi" adıyla kitaplaştırılan bilimsel çalışmaya göre, Eminönü üst ve orta gelir grubu aileler tarafından terk edilen bir bölge niteliği kazanmış durumda. Terk edilen yerler işyeri yada pansiyon veya bekar odasına dönüştürülürken, önemli bir kısmı da boş kalarak metruk binaya dönüşüyor.
Araştırma sonuçlarını, "Eminönü'nün her geçen gün biraz daha gecekondu alanlarına benzemeye başladığı" şeklinde değerlendiren Dr. Şaban Kızıldağ, "Bir dünya mirası olan" ve korunacak kentler listesinde yer alan Eminönü'nün bir an önce tamamen yeniden işlevlendirilmesini öneriyor. Aile yapısının güçlendirilmesi için çalışmalar yürütülmesini de teklif eden Dr. Kızıldağ, "Eminönü'nün önemli bir dünya merkezi olması nedeniyle, onun sadece fiziki koşullarının iyileştirilmesi ile yetinilmemeli ve sosyal koşullarının daha iyi bir düzeye getirilmesine çalışılmalıdır" dedi.
Kitaba bir sunuş yazısı yazan Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er de, kitabın Eminönü ailelerinin kim olduğunu en ince ayrıntısına kadar tanıttığını söyledi. Kitabın yerel yönetimler için bir başvuru kaynağı olacağının altını çizen Başkan Er, "Teşbihte hata olmaz ise bu kitap; un, şeker, yağ olarak malzememizi nitelik ve nicelikleriyle önümüze sermektedir. Yerel yönetim olarak bizlere düşen görev ise bu malzeme ile kaliteli bir helva yapmaktır" şeklinde yazdı.
EMİNÖNÜ'NDE GÖÇ TANZİMAT İLE BAŞLADI Gündüz nüfusu 3 milyon civarında olan Eminönü'nün gece nüfusunun 55 bine kadar düştüğüne dikkat çekilen araştırmada, Eminönü sınırları içerisinde 13 bin 853 hane olduğu belirtiliyor. Bu hanelerin 245'i ise bekar evi olarak kayıtlara geçmiş durumda. Eminönü Belediyesi Kent Bilgi Sistemi'nde yer alan bilgilerden de faydalanılan araştırmada, Eminönü'nün günümüzde ikamet edilen yer vasfını yitirdiği ve ticari-turistik bir yapıya dönüştüğü vurgulanıyor.
Eminönü'nde yaşayan insanların tarihi süreç içerisinde yaşadıkları değişime de yer verilen araştırmada kent içi göçün ilk olarak Tanzimat'la ortaya çıktığına dikkat çekiliyor. Tanzimat'la birlikte Eminönü'nün merkez mahallelerinde ikamet eden Osmanlı ailesinin ilk iş olarak Beyoğlu, Galata, Harbiye, Beşiktaş ve Boğaziçi gibi yeni semtlere göç etmeye başladığı hatırlatılıyor. Eminönü'nde yaşanan ikinci büyük göç olayı ise 6-7 Eylül olaylarının ardından gerçekleşiyor. Bu dönemde aileler Beşiktaş, Ortaköy, Bakırköy ve Yeşilköy gibi yeni gelişen semtlerle yurtdışına göçmeye başladılar. 1950'li yıllarda başlayan Anadolu'dan İstanbul'a göç dalgası ise, bu göçle çakışınca Eminönü bir anda Erzincanlı, Malatyalı, Kayserili, Adıyamanlı ve Konyalı yeni sakinlerle tanışıyor.
1980'LERDE DÜŞMEYE BAŞLAYAN NÜFUS BUGÜN 55 BİNE KADAR İNMİŞ 1980'li yıllarla birlikte Anadolu kökenli bu ilk dalga başka semtlere göç ederken Eminönü ve çevresine sosyo-ekonomik anlamda daha düşük aileler yerleşiyordu. Toplam yüzölçümü 4.5 kilometrekareden oluşan ve 33 mahallenin yer aldığı Eminönü'nde konutların yerini işyerleri aldıkça nüfus düşmüş. Kızıldağ'ın araştırmasında yer alan rakamlara göre, Sarıdemir Mahallesi'nde 47 kişi, Tahtakale'de ise 58 kişi yaşıyor. 1950'de 133 bin olan Eminönü nüfusu, 1975'e kadar varlığını korumuş ama 1980'le birlikte düşmeye başlayan nüfus bugün için 55 bine kadar inmiş. Gittikçe azalan nüfusa bir örnek de evlenme oranıdır. İstanbul'da gerçekleşen evlenmelerin sadece yüzde 0.01'i Eminönü'nde gerçekleşiyor. İlçede bulunan 17 bin 514 binada toplam 107 bin 607 bağımsız bölüm yer alıyor ve bu bölümlerin 11 bin 327'si konut olarak kullanılıyor.
BİNALAR BAKIMSIZ VE KONFORDAN UZAK Dersaadet'ten İstanbul'a Eminönü Ailesi kitabında yer alan rakamlara göre, Eminönü'nde ailelerin oturduğu konutların yüzde 59'unun dış cephesi tamir ve boya gerektiriyor. Yüzde 73 gibi yüksek bir oranda kiracıların yaşadığı Eminönü'nde evler, gecekondu semtlerini dahi aratır bir konforsuzluğa sahip, oldukça küçük olan evlerin önemli bir kısmı da metruk bina sınıfına giriyor. Evlerin yüzde 25'inde salona rastlanmazken, bağımsız bir tuvaleti bulunmayan evlerin oranı ise yüzde 11. Bağımsız bir banyoya sahip olmayan evlerin oranı ise daha da yüksek. Eminönü'nde yüzde 24 gibi hayli yüksek bir oranda evin bağımsız bir banyosu bulunmuyor. Bir diğer çarpıcı rakam ise, balkonla ilgili. Eminönü'nde ailelerin oturduğu binaların yüzde 82'sinde balkon bulunmuyor.
Tarihi yapı statüsünde olduğu için herhangi bir tasarrufta bulunulamayan pek çok bina da tehlike oluşturuyor. Buna rağmen kaçak olarak da olsa bu binalarda yaşamlarını sürdüren ailelerin varlığı da acı bir gerçek. Araştırmada dikkat çeken bir diğer konu da bekar odaları. Çoğunlukla iş merkezleri yakınlarında yer alan bu bekar odalarında Anadolu'dan gelen mevsimlik işçiler ile yurtdışından gelen kaçak işçiler yoğun olarak yaşamlarını sürdürüyor. 2000 yılı itibariyle tüm Türkiye'de okur-yazarlık oranı yüzde 86 olduğu halde bu oran Eminönü'nde yüzde 77'ye düşmektedir. Eminönü'nde erkek nüfusun yüzde 5'i okuma yazma bilmezken bu oran kadınlarda Türkiye ortalamasının çok üstünde yüzde 30'a çıkmaktadır. Bu oranın yıllara göre gittikçe yükselmesi, eğitimli kesimin Eminönü'nden ayrılırken yerlerine daha eğitimsiz bir kitlenin geldiğini göstermektedir.
AİLELERİN EKONOMİK DURUMU AÇLIK SINIRINDA Eminönü nüfusunun yüzde 5'ini temsil eden bir örnekleme metoduyla yapılan araştırmaya göre, bugün için ortalama aile geliri 500 milyon TL. Ailelerin yarısı 250 - 500 milyon TL arasında bir gelir ile yaşamlarını sürdürmeye çalışırlarken, nüfusun yüzde 13'ü 250 milyon TL'nin altında bir gelir ile yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Araştırmanın belki de en çarpıcı sonucu ise, tarihi yarımadanın bu en önemli bölgesinde yüzde 5 oranında ailenin hiçbir gelirinin bulunmaması. Bu aileler tamamen yardımlarla ayakta kalıyorlar. Eminönü halkının ekonomik durumuna dair bir çarpıcı rakam da sosyal güvenlikle ilgili. Kitapta yer alan rakamlara göre, ailelerin yüzde 69'unun herhangi bir kurum veya kuruluştan sosyal güvencesi bulunmuyor. Büyük çoğunluğu suriçinde bulunan bir işte çalışan Eminönü ailelerinin en az yüzde 5'inin sokakta çalışan bir çocuğu bulunmuyor. Ailelerin harcamalarındaki en büyük payın gıdaya ayrılması, ardından kira ve üçüncü sırada giyecek harcamalarının gelmesi de fakirliğin göstergesi olarak dikkat çekiyor. Yine yüzde 1 oranda aile hiç alışveriş yapmamakta ve aşevinden yararlanarak hayatta kalmaktadır.
DOĞU VE GÜNEY DOĞULULAR AĞIRLIKTA Aylarca süren bir araştırmanın sonucunda hazırlanan kitapta yer alan bilgilere göre, Eminönü'nde yaşayanların önemli bir kısmı Doğu ve Güney Doğu bölgelerindeki illerden göç etmişler. Aile reislerinden veya eşlerinden İstanbul doğumlu olanların oranı yüzde 12 olarak tespit edilirken, mahallenin yerlisi olanların oranı yüzde 6. İllere göre göç yüzdeleri ise şöyle: Mardinliler yüzde 8, Diyarbakırlılar yüzde 7, Malatyalılar yüzde 6, Batmanlılar yüzde 5, Siirtliler yüzde 4, Kastamonulular yüzde 3, Muşlular yüzde 3.
Eminönü'nde yaşayanlar arasında yüzde 52 oranında kasaba ve köy doğumlu yer alırken, ailelerin sadece yüzde 25'i modern doğum kontrol yöntemlerinden birini uyguluyor.
GELENEKSEL İNANÇ YAPISI GÜÇLÜ Araştırma geleneksel inanç yapısının Eminönü ailesinde çok güçlü olduğunu ortaya koyuyor. Yarıdan fazla insanın yemeğini yer sofrasında yediği Eminönü'nde, ailelerin yaklaşık yarısında bütün kadın ve kızlar türban-başörtüsü kullanıyor. Ebeveynlerin yüzde 70'i hem kendilerini, hem de çocuklarını dindar görüyor. Geleneksel aile yapısının yoğun bir şekilde yaşandığı Eminönü'nde aileler yine de kız çocuklarının okumasından yana tutum sergiliyorlar. Ailelerin yüzde 79'u kız çocuklarının okuyabildikleri kadar okumalarından yana tavır alıyorlar. Her dört aileden biri eşler arasındaki ilişkilerinin 'Çocuklar Duymasın' adlı dizideki Haluk-Meltem çiftine benzediğine düşündüğü halde, "Gönül-Selami" çiftine benzediğini düşünen aile yok denecek kadar az. Televole, Paparazzi gibi programların benimsenmediği Eminönü'nde ailelerin yüzde 71'i bu tür programları izlemiyor.
TARİHİN İÇİNDE TARİHTEN HABERSİZ Sadece İstanbul'un değil tüm Türkiye'nin en önemli tarihi ve turistik bölgesi durumundaki Eminönü'nde yaşayan insanların önemli bir kısmı bu değerin farkında bile değil. Yapılan araştırmanın ortaya koyduğu çarpıcı rakamlardan biri de, yüzde 22 oranında bir kesimin hemen yanı başlarında olan tarihi ve turistik mekanları hiç tanımamaları. Bu kesim, bu tarihi eserleri hiç gezmediklerini ifade ederlerken, yüzde 40 oranında bir kesim tarihi alanların bazılarını tanıdıklarını belirtmişler.