ANKARA (ANKA) – CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genel Başkan Yardımcısı Algan Hacaloğlu'nun sekreterliğinde bulunan dinleme cihazı ile ilgili araştırma yapılması için emniyetten yardım istememesi ve polise yönelik sözlerine açıklık getirdi.
Baykal, TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, dinleme cihazının bulunmasının ardından "Polise güvenmiyorum" şeklindeki sözlerinin İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından "Devlet adamlığına yakışmıyor" şeklinde eleştirildiğini söyledi. Baykal, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün dinlendiğine ilişkin iddialarının Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Emniyet Genel Müdürü ve Ankara Emniyet Müdürü tarafından yalanlandığını, ancak 1,5 ay sonra olayı araştıran savcılık tarafından doğrulandığını söyledi. Baykal, "Devlet adamlığı bu mudur?" diye sordu.
Baykal, "İşinize gelmeyen konularda gerçek dışı açıklamalar yapmak devlet adamlığı mıdır? İlgili bakan bir savcının açıklamasıyla örtbas etmek istediği konu tekzip edilen bir bakan bir emniyet yetkilisi ne hisseder acaba? Bunları gören vatandaş ne hisseder? Güven duygusu mu doğar? Bizim emniyetimizde görevli fedakar olan binlerce insan vardır. En güç koşullarda hizmet yapmaktadırlar. Onları biliyorum. Ama onları yön veren insanların hangi zihniyette olduğunu görmeyecek miyiz?"
Baykal, "Bu tele kulak konusu Türkiye'de bizi çok meşgul edecek. Bunu herkesin çok iyi bilmesini istiyorum. Çünkü Türkiye'de öyle bir düzenleme yapıldı ki bu düzenleme iktidarı Türkiye'deki bütün iletişim kanallarını izleme denetleme kayda alma imkanına sahip kıldı." dedi.
Türkiye'nin tamamının bir mahkeme kararıyla dinlenme imkanına sahip olunduğunu dile getiren Baykal, "Ergenekon davasındaki delillerin tamamına yakını bu telefon dinlemeleri. Savcılık daha sonra özel hayata ilişkin tespit ettiği görüşmeleri iptal etmiyor, onlar el altında tutuluyor" dedi. Baykal, seçmen listelerinin oluşturulmasında kullanılan evrakların yakıldığını ancak Ergenekon Savcısı'nın özel konuşma kayıtlarının saklandığını belirterek uygulamaları sert bir dille eleştirdi.
-ECZACILARA DESTEK-
Baykal, Sağlık Bakanlığı ve eczaneler arasında yaşanan krize de dikkat çekerek, bu konuda eczacıların haklı olduğunu söyledi. Eczacıların sorunlarına değinen Baykal, "Eczacılar ödemelerini zamanında alamıyorlardı. Hükümetin tahsildarı gibi bir görev üstlendiler. Hükümet 'bedava muayene yapılıyor' diyordu, eczacıya da 'benim muayene paramı al' diyordu. Sonra da 'senin bu kadar gelirin var' diyerek bu paranın da vergisi alıyordu. Bu tablo aynen böyle işlemekteydi. Ama artık bıçak kemiğe dayanmıştır ve meydanlara dökülmek zorunda kalmışlardır. Bu haklı bir taleptir" diye konuştu. Sektörün 15-16 milyar dolarlık hacme ulaştığını, hükümetin eczaneleri "Market Eczaneye" dönüştürmeye çalıştığını öne süren Baykal, "Bu konuda biz eczalarımızı ta başından beri destekliyoruz ve onlara inanıyoruz" diye konuştu.
-DOĞALGAZ FACİASI-
Baykal, Ankara'da yılbaşı gecesi doğalgazdan hayatını kaybeden 7 üniversiteli gencin ölümünde ihmal olduğunu öne sürerek, "Hepimizin umudu olmayı hak eden gençlerimiz bir gece yılbaşı eğlencesi sırasında ölüme terk edildiler. Bu konuda milletvekili arkadaşlarımız konuyla ilgilendiler. Savcı gelmeden arkadaşımız oraya gitti bilgi aldı ve bu olayın nasıl geliştiğini en kapsamlı şekilde öğrendi" dedi
Baykal, bu olayda ihmal olduğunun bir kez daha altını çizerek şöyle dedi:
"O apartmanlardan birisinde doğalgaz zehirlenmesi durumu ortaya çıkınca gerekli ihbar üzerine saat 05.09'da doğalgaz yetkilileri geliyorlar. Birinci vaka bu. O ihbarı yapanlar kurtarılıyor. 3 daire daha var birisi boş. İki daire kalıyor geriye. Birisinde daha sonra doğalgaz tehlikesinin ortaya çıkmadığı anlaşılıyor. Ama diğerinde bir doğalgaz faciasının yaşanmakta olduğu o saatlerde, daha sonra anlaşılıyor. Ölüm saati 6 – 6.30 arası. Bir saatten fazla bir zaman var. Doğalgaz yetkilisi tek baca olduğunu görüyor. Herhalde o apartmanda diğer dairelerinde aynı şekilde yapılmış olduğu ortaya çıkıyor. Siyasi ifade ile konuşmuyorum. Görevi ihmal en azından var. Ölüme sebebiyet verme var. Acı bir tablo. Şimdi olayın bu yönü çok ızdırap verici."
Bu arada CHP'nin kadın milletvekilleri, İsrail'in Filistin'e düzenlediği saldırıyı ilginç bir protestoyla sergilediler. CHP Grup toplantısına CHP'nin kadın milletvekilleri ve partili bayanlar Filistin kefiyesi (poşu) takarak geldiler. (ANKA/SON)