ANKARA (İHA) - Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Ankara, İzmir ve Adapazarı santrallerinin Danıştay kararıyla faaliyetlerinin durdurulmasını önleyen yasanın Meclis'ten geçmesini eleştirerek, Oda görüşünün bu santrallerin üretimlerinin durdurulması yönünde olmadığını, Danıştay kararının santrallerin durdurulmasını şart koşmadığını, ancak hukuka ve kamu yararına uygun çözümler üretmenin her zaman mümkün olduğunu bildirdi.
EMO, Danıştay'ın denetiminden geçmediği için sözleşmeleri feshedilen Ankara, İzmir, Adapazarı santrallerinin kapanmasını önleyen yasanın TBMM'den geçmesiyle ilgili "AK Parti Hukuksuzluğu Yasalaştırıyor" başlığıyla bir basın açıklaması yaptı. Enerji alanında her fırsatta geçmiş dönem sözleşmelerinden yakınan AK Parti Hükümeti'nin, bu sözleşmeleri kalıcılaştırırken, enerji alanında yaratılan kaos ortamını derinleştirdiğinin iddia edildiği açıklamada, "Hukuk Devleti ilkesini yok sayan AK Parti Hükümeti, Yap-İşlet (Yİ) sözleşmeleriyle ilgili yargının verdiği yürütmeyi durdurma kararını uygulamadığı gibi bu kararı yok sayan bir prensip kararı almıştır. Aslında böyle bir prensip kararının kendisi yok hükmündedir. Bu prensip kararıyla Yİ santralleri için verilen yürütmeyi durdurma kararını uygulamayan yürütme erki, prensip kararının da Danıştay tarafından yürütmesinin durdurulmasının ardından alelacele yasa hazırlığına girmiştir" denildi.
TBMM'de görüşülen bir yasayla Danıştay'ın aldığı kararı yok saymak üzere geriye dönük olarak Yİ sözleşmelerinin özel hukuk hükümlerine tabi kılınmak istendiği ifade edilen açıklamada, böyle bir girişimin ne hukuki anlamda, ne ekonomik anlamda ne de teknik olarak kabul edilebil olmadığı savunuldu. Türkiye'nin elektriğinin yüzde 25'ini sağlayan bu santraller durursa elektriksiz kalınacağı iddiasıyla kamuoyuna hukuksuzluğun dayatıldığı belirtilen açıklamada, EMO'nun da bu santrallerin üretimlerinin durdurulması görüşünü savunmadığı kaydedildi. Açıklamada, yargı kararının da santrallerin durdurulmasını şart koşmadığı belirtilerek, hukuka ve kamu yararına uygun çözümler üretmenin her zaman mümkün olduğu vurgulandı.
Türkiye için bir enerji açığı tehlikesi söz konusu ise yapılan sözleşmelerin içeriği, koşulları her ne olursa olsun her zaman kamunun müdahalede bulunma hakkı olduğunun ifade edildiği açıklamada, böyle bir müdahale yapılmayacaksa bile söz konusu sözleşmelerin kamu zararına olan hükümlerinin değiştirilme olanağını bir kenara itip, geçmiş dönemin sürekli eleştirilen bu sözleşme hükümlerini kalıcılaştıracak bir yasa değişikliği yapma girişimini anlamanın mümkün olmadığı belirtildi. Açıklamada şunlar kaydedildi:
"Bugüne kadar AK Parti Hükümeti, enerji alanında ne geçmiş dönemin yarattığı kamu zararına olan yapıyı değiştirmeye yönelik bir adım atmış, ne de bütünlüklü bir politika ortaya koyabilmiştir. Doğalgaz anlaşmalarında Rusya'yla yeniden masaya oturmuş, görüşmeler Türkiye'nin geçmiş dönemden de daha pahalı doğalgaz almasıyla sonuçlanmıştır. Hükümet, yerli kaynaklara yönelineceğini vaad etmiş; oysa gelinen noktada elektrik üretiminde dışa bağımlılık (doğalgaz başta olmak üzere) artmıştır. Yap-İşlet-Devret (YİD) sözleşmeleriyle santral kuran şirketlerle masaya oturulmuş; sonuçta bu sözleşme sahiplerine ihalesiz, arsa bedeline, mülkiyeti kamuya ait tesislerin devredilmesi için yasa çıkarılmıştır. Yİ sözleşmelerinin yürütmesini Danıştay durdurmuş; AK Parti Hükümeti Danıştay kararını uygulamamak için prensip kararı çıkarmıştır. Prensip kararının da yürütmesi durdurulmuş, hükümet bu kez de yargı kararını tamamen yok sayan bir yasa tasarı taslağı hazırlamıştır. Siyasal iktidarın ve Enerji Bakanlığı'nın, temel kamu hizmeti olan elektrik üretim, iletim ve dağıtım hizmetlerini kamu yararına uygun bir plan ve program dahilinde, kesintisiz, ucuz ve kaliteli bir şekilde sunmak için her türlü kamusal tedbiri alması gerekmektedir. Gündeme getirilen yasa tasarıları derhal geri çekilerek, gerçekleşen kamu zararları sonlandırılmalı, arz güvenliğini garanti altına alacak düzenlemeler yapılmalıdır."